HDP barajı geçerse...
7 Haziran seçimlerine 3 aydan kısa bir zaman kaldı. Kamouyo araştırma şirketleri ardı ardına anket sonuçları açıklıyor.
7 Haziran seçimlerine 3 aydan kısa bir zaman kaldı. Kamuoyu
araştırma şirketleri ardı ardına anket sonuçları açıklıyor.
CHP'li Hakan Bayrakçı'nın sahibi olduğu Sonar hariç, neredeyse tüm
anket şirketleri AK Parti'nin oy oranını yüzde 45'ün üzerinde
gösteriyor. Sadece Sonar, AK Parti'nin yüzde 40 veya altında oy
alacağını savunuyor. Diğer araştırma şirketlerinden bazıları yüzde
47, bazıları ise yüzde 48 rakamlarından bahsediyor.
Sonar'ın anket sonuçlarından daha önce bahsetmiştim. Seçime 4 ay
kala anketlerde AK Parti'yi ölmüş bitmiş göstererek muhteşem bir
algı operasyonu yapıyor. Yüzde 11'lik kararsız seçmenin AK Parti'ye
yönelmemesi için elinden gelen herşeyi yapıyor.
Ama seçime kısa bir süre kala birden bire AK Parti'nin oy oranını
neredeyse 5 puan artırıyor. Bunu yaparak bir bakıma şirketinin
itibarını kurtarıyor. Hakan Bayrakçı'nın seçim kapıya dayanınca
açıklayacağı anketleri hep beraber görüceğiz.
Gelelim asıl konumuza...
Dikkat ederseniz tüm anketlerde özellikle HDP'nin barajı aşıp
aşamayacağı maddesi ön planda tutuluyor. Şu ana kadar açıklanan
rakamlar, HDP'nin barajı aşamayacağını gösteriyor.
Anketler "HDP barajı aşamaz diyor" ama, seçime
henüz epey bir zaman var. Uzmanların yorumlarına bakacak olursak,
HDP seçimlere kadar bir iki puan daha toplar ve barajı kesin olarak
aşar!
Peki durum gerçekten böyle mi?
Doğrusunu isterseniz ben HDP'nin barajı aşma şansını yüzde 10
olarak bile görmüyorum. Neden bunu söylüyorum, izin verirseniz
anlatayım.
Yakın tarihte yaşadığımız Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Selahattin
Demirtaş'ın ulaştığı yüzde 9.9'luk önemli bir oy oranı var.
İzlediğimpek çok uzman, bu oy oranı üzerinden hesap yapıyor.
Ancak ben, arada gözden kaçırdığımız önemli bir ayrıntı olduğunu
düşünüyorum. Şahsi kanaatim odur ki, HDP bir daha asla bu rakamı
göremez.
Neden mi?
Birincisi, Cumhurbaşkanlığı seçiminde Recep Tayyip Erdoğan'ın güle
oynaya ikinci tura kalacağını hesap eden AK Partililerin çoğu
sandık başına gitmedi. "Yüzde 50'yi geçmezse gider ikinci
turda işi bitiririz" diyenlerin oranı bir hayli
fazlaydı.
İkincisi, bugüne kadar AK Parti ve Erdoğan'a oy veren Kürtlerden
önemli bir kesimi, büyük cesaret göstererek aday olan Selahattin
Demirtaş'a oy verdi. Seçimler ikinci tura kalsa, Erdoğan'ın oy
oranı yüzde 60'ın üzerinde çıkacaktı.
Üçüncüsü, Ekmeleddin İhsanoğlu'na tepki gösteren sol kesimin önemli
bir bölümü Demirtaş'a yönelerek CHP'ye tepkisini gösterdi.
Ama en önemlisi...
Türkiye'de şu an yaklaşık 56 milyona yaklaşan bir seçmen kitlesi
var. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde sandığa giden seçmen sayısı 41
milyona yakındı. Yani bir başka deyişle, yüzde 73.7 ile ile son
yılların en düşük katılımlı seçimini yaşadık.
Sandık başına gitmeyenlerin büyük oranı ise büyük şehirlerde
bulunan seçmenlerdi. Yani başta AK Parti olmak üzere kısmen CHP ve
MHP'ye yoğunluklu olarak oy veren seçmenlerdi.
2015 seçimleri bugüne kadar yapılan tüm seçimlerden önemli olduğu
için katılım oranında bir rekor yaşanması muhtemel.
Kırılma noktası işte tam da burası...
Selahattin Demirtaş'ın Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aldığı oy
oranı 3 milyon 958 bin civarındaydı. 3 milyon seçmenin sandık
başına gitmediğini hesap ettiğimizde, 53 milyon seçmenin oy
kullandığı bir seçimde HDP'nin toplamda 5 milyon 300 bin oy alması
gerekiyor. Yani Cumhurbaşkanlığı seçiminde aldığı oyların üzerine 1
milyon 300 binin üzerinde oy daha koyması gerekiyor. Bu oyların
tamamının batı illerinden gelmesi gerekiyor!
Bu rakama ulaşılması şu an mümkün görünmüyor.
Tahminimi soracak olursanız HDP bu seçimlerde yüzde 8 alırsa öpsün
başına koysun!
*****
Peki HDP barajı geçemezse ne olur?
Eğer sık sık dillendirildiği şekliyle HDP seçimlerde yüzde 9'un
üzerine çıkar da barajı aşamazsa iddia edildiği üzere bir kaos
falan yaşanmaz. HDP'nin yapacağı tek şey iktidarı erken seçime
zorlamak olur. Yüzde 7 veya 8 alırsa, bu ihtimal de ortadan
kalkar.
Kalkar çünkü, Abdullah Öcalan kaos oluşturulmaması ve silahların
bırakılması konusunda iradesini ortaya koymuş durumda. HDP ya
Abdullah Öcalan'ı ve onu önder olarak gören Kürt kesimini karşısına
alacak, ya da bu iradeye boyun eğecek.
Bugün Kürt siyasetinde de, PKK içinde de birinci ihtimali göze alıp
Öcalan'ı yok sayabilecek bir irade olmadığı için ikinci ihtimal çok
ama çok daha güçlü.
Bakmayın siz HDP'lilerin ve PKK'lıların yüksek perdeden
konuşmalarına.
Kapalı kapılar ardında yaptıkları sohbetlerde barajı aşma
ihtimallerinin yüzde 10 olduğunu kendileri de söylüyor.
Yaptıkları uçuk kaçık açıklamalar, toplumun gazını almak almaktan
ibaret!