BIST 8.885
DOLAR 34,31
EURO 37,19
ALTIN 3.018,55
HABER /  POLİTİKA  /  HDP

HDP barajı aşamazsa ne olur?

7 Haziran'daki genel seçimleri için kritik soru: HDP barajı aşamazsa ne olacak? Bu sorunun yanıtını Cumhuriyet yazarı Orhan Bursalı bugünkü köşesinden yazdı.

Abone ol

7 Haziran'daki genel seçimler için geri sayım başladı. HDP ise seçimlere parti olarak girme kararı aldı. Peki, genel seçim sonuçlarını doğrudan etkileyecek olan HDP için işler istediği gibi gitmezse ne olacak?

2 gündür HDP'nin aldığı kararı köşesinden analiz eden Cumhuriyet gazetesi yazarı Orhan Bursalı tartışma yaratacak bir dizi iddia ortaya attı. 

"HDP’nin seçime girmesini öneren, devlet-hükümetle görüşmeleri sürdüren ve bu doğrultuda da örgütlerine (HDP-PKK) telkinde bulunan başaktör Öcalan.

Peki, Meclis’e giremezlerse?

Neden bunu göze alıyorlar?

Meclis’te olsak da olmasak da artık bizim için fark etmez mi diyorlar?"

diye soran Bursalı, İmralı ile anlaşma yapıldığını ileri sürdü. 

Bursalı, "Yoksa Kürt hareketi, İmralı-RTE arasında yapılan ve bizim henüz bilmediğimiz bir anlaşma gereği, AKP’ye böylece 30 kadar milletvekillik bir bonus mu sunuyor? Bu anlaşma ne olabilir?" diye yazdı. 

Orhan Bursalı'nın bugünkü yazısından öne çıkan bölümler şöyle: 

"...

Dün, barajı yıkacağız diye yola çıkmanın cesur bir siyasi söylem olduğunu yazmıştık.. Getirisi yüksek olur! Bunu geçelim. Peki, Meclis’e giremezlerse?

PKK ve HDP’nin açıklamalarından yola çıkalım:

Karşı seçenekleri, Kürt bölgelerinde kentlerde, yerel-özerk yönetim biçimlerini, mahalle mahalle, ilçe ilçe, kent kent kurmak... Yani Kürt örgütlerinin “çözüm süreci”nde ileri sürdükleri kendi isteklerini- çözümlerini gerçekleştirmeye koyulması... Kürt kimliğini, kültürünü, yapısını, eğitimini, dilini, yönetimini... hemen hemen “kimlik” ile ne varsa hayata geçirme çalışması.. Biliyoruz ki, Kürtler “eşit haklar” diyor. TC’yi bir “Türk tarafı, hakkı” olarak görüyor ve buna eşit bir “Kürt tarafı, hakkı”nı koyuyor.

Dahası, yine bir Kürt politikacı bölgelerinde “kendi parlamentolarını-meclislerini” kurmayı da dile getirdi. Özetle, “Ankara”da parlamentoda kaybedecekleri “boş -gereksiz zamanı” değerlendirmek için buna odaklanacak bir Kürt siyaseti ortaya çıkacak.

Apo ile RTE arasında bir anlaşma var mı?

Bilmiyoruz. Ama şu var:

2013’te patlayan ve Öcalan’ın açıklamalarını içeren İmralı Tutanakları’nda çok temel bir “yapısal düşünce” var:

Öcalan diyordu ki: RTE başkan olabilir, başkanlık sistemini destekleriz... Bunun ötesinde Öcalan’ın çözümü, Irak’ı da kapsayacak, Türk-Kürt Federasyonu temelinde Ortadoğu’ya doğru büyüyen bir Türkiye’yi öngörüyordu..
Eski hikâye; ama canlıdır hâlâ.. Ve RTE
-Davutoğlu ikilisinin görüş ve politikasına uygundur! Bu Kürt çözümüne destek veren Türk kesimlerin de kafasına yatmış, Kürt meselesinin çözümünde başka yol mu var, demelerine yol açmıştı.
Bu tür “federatif yapılar” bölünmek ve ayrılmak için var olurlar. “Bölünemiyorsak ve bölünme çok zor ve kanlı bir gelecek vaat ediyorsa, daha genişçe birleşelim öyleyse”.. Kürt ulusçuluğunun kendi hedefine doğru gelişmesi, güncel gelişmelere uygundur.Önce büyüme gibi gözüken, bölünmeyi bağrında taşır. Zaten tabanda “Kürt Devleti” düşüncesi egemendir. Tartışılan, bu hedefe nasıl gidileceğidir. Bin bir çeşit yolu var denenmekte olan.. Ama tarihi, coğrafi, bölgesel, küresel fırsatların da kaçırılmaması gerekir. Şüphesiz bu dediğim mutlak bir şey değil, Türk-Kürt’ün tüm Türkiye’de karmaşık yapısı, olayın “ayrılma” ile çözümünü güçleştiren temel etkendir.

RTE için ya herro ya merro durumu var

Soru: İmralı-RTE arasında hâlâ bu “federatif-büyük ülke” görüşmeleri hayatta mı? Bilmiyoruz.
Çözüm Süreci’nde, Kürt tarafı geçen ay şunu dillendirdi: AKP’ye, RTE’ye verilmiş bir sözümüz var.. Bu, bir anlaşma olduğunun kanıtı mı? Veya AKP, Kürt tarafını oyalamak için ciddi söz vermiş olabilir mi? Hele başkan olayım, bak nasıl ikimiz çözüyoruz bu konuyu.. sözü var mı?
Bu varsayımın bazı işaretleri yok değil. Bu seçimler, RTE için gerçekten değişik ve hayati öneme sahip gözüküyor. Ya herro ya merro durumu var. Yani bu seçim sonuçlarında başkanlığı aldı aldı, anayasayı değiştirdi değiştirdi. Yoksa, düz bir cumhurbaşkanı, dahası yakın geçmiş ve yaşanmakta olanlarla başı derde girecek, dahası belki de Cumhurbaşkanlığı dönemini bile tamamlayamama olasılığı tartışılacak bir otoriter lider var ortada..