HDP Hakkari milletvekili Adil Zozani internethaber'in sorularını yanıtladı.
Abone olNESRİN YILMAZ
İNTERNETHABER-ANKARA
Nazlı Ilıcak'ın HDP'ye oy vereceğini açıklamasını değerlendiren Zozani, "HDP'ye oy vereceğini ifade ederken körü körüne bir tercih yapmadığını göstermiştir o nedenle onun bu tercihi benim açımdan önemlidir" diye konuştu.
HDP'nin barajı aşması durumunda Türkiye'de özgürlük ve eşitlik konusunda çok şey değişeceğini söyleyen Zozani, HDP'nin barajı aşamaması durumunda ise çözüm masasının Oslo'dakine benzer bir masa olacağını ama bu masanın yerli olmaması sebebiyle daha çabuk yıkılacağını söyledi.
Zozani'nin internethaber.com'dan Nesrin Yılmaz'la yaptığı röportaj şöyle:
-Nazlı ılıcak HDP'ye oy vereceğini açıkladı, ne düşünüyorsunuz?
NAZLI ILICAK'IN TERCİHİ ÖNEMLİDİR
HDP, ismen yeni bir siyasi partidir ama siyasal gelenek itibariyle Cumhuriyet'in kuruluşuna tekabül eden bir siyasi görüştür. Türkiye'nin sürekli dışlanan, yok sayılan ve siyaset platformunda arzu edilmeyen bir siyasal görüşü temsil ediyor. HDP, milliyetçi muhafazakar eksen ile ulusalcı eksen arasında Türkiye kamuoyuna özgürlükçü demokratik, üçüncü, alternatifi sunan değişim hareketidir. Bu değişim hareketi etkisini gösteriyor. HDP, Türkiye'de daha önce bize sürekli mesafeli duran ve karşı balkonlardan bakan pek çok insanı etkileyen bir parti olduğunu kanıtladı. Bu nedenle son dönemlerde HDP'ye yönelik destek açıklamalarının olması biraz bunun ürünüdür diye düşünüyorum. Sayın Ilıcak bence gözlerini açarak dedestek açıklamasında bulunduğuna göre çok isabetli bir tercihte bulunmuştur, HDP'ye oy vereceğini ifade ederken körü körüne bir tercih yapmadığını göstermiştir o nedenle onun bu tercihi benim açımdan önemlidir.
-HDP barajı aşabilir mi, nasıl aşar?
HDP TÜRKİYE'NİN YENİ İKTİDAR HAREKETİ OLDUĞUNU İFADE ETMELİ
HDP şu anda Türkiye'deki 55-56 milyon seçmenin birincil gündemi pozisyonundadır. Sadece HDP'ye oy veren seçmenin gündeminde olan bir siyasi görüş değil, AKP'ye, MHP'ye, CHP'ye oy veren seçmenin de birinci gündemidir. Çünkü, Türkiyede aklıselim düşünen herkes HDP'nin Türkiye'nin tek değişim dinamiği olduğunu kabul ediyor. HDP'den haz etmeyenler bile HDP'nin değişim etkisini hesaba katmak durumunda kalıyor. Dolayısıyla HDP bugün için herkesin ana gündemidir ve herkes hesaplarını HDP üzerinden yapmak durumunda kalıyor. Hal böyle iken HDP'nin artık Türkiye vizyonunu seçmenle paylaşmasının zamanı gelmiştir. HDP bugüne kadar lokal sorunlarla ilgileniyormuş gibi bir algıyla Türkiye kamuoyunun gündemine geldi. Bence HDP artık bu aşamadan sonra bu lokal algıyı da aşarak Türkiye'nin temel sorunlarına perspektif sunan, çözüm önerileri geliştiren, Türkiye'nin yeni iktidar hareketi olduğunu ifade etmeli. Baraj aşılır, aşılmaz bu ayrı bir konu, baraj aşılmaz ise 7 Haziran seçimlerinde HDP'nin bu idealleri ortadan kalkar mı, kalkmaz. HDP, bugün itibariyle Türkiye'nin değişim gücü, Türkiye'nin rotasını belirleyen bir siyasi aktör durumuna geldi. HDP yakaladığı bu tarihi fırsatı Türkiye'de yaşayan tüm halklar açısından olumlu kullanıp bu değişim rüzgarını arkalayarak Türkiye'de bugüne kadar muzmin muhalefet rolüyle yaşamını idame eden sol siyaseti iktidar odaklı bir perspektife yönlendirmek durumundadır.
-HDP barajı aşarsa Türkiye'de ne değişir?
HDP HOŞGÖRÜ ORTAMINI YENİDEN GETİRECEK
Türkiye'de bölgeler arası gelişmişlik farkı ortadan kalkar. Marmara bölgesinde yaşayan bir insanın Gayrı Safi Milli Hasıla'dan (GSMH) ortalama aldığı hizmet payı 19 bin dolar civarındadır. Doğu Karadeniz ya da Doğu Anadolu'da yaşayan bir vatandaşın GSMH'dan aldığı hizmet payı ortalama 3 bin 500 dolardır. Bu büyük bir uçurumdur. HDP bu uçurumu ortadan kaldıracak. HDP, Türkiye'nin belirli bölgelerini, belirli bir bölge için sömürü alanı olarak kullanmayacak.
HDP, toplumsal yaşamda özgürlükleri sonuna kadar kullandıracak bir siyasal ve toplumsal altyapı sunacak, insanlar inançlarından dolayı ötelenmeyecekler. İnsanlar tercihlerinden dolayı ötelenmeyecekler. İnsanlar, birbirleri üzerinde tahakküm kurma fırsatını bulamayacaklar. Çoğunluk, azınlığa tahakküm etmeyecektir.
Bu nedenle HDP 3 parametreli bir yaklaşım gösteriyor;
1- Özgürlükçü
2- Demokratik
3-Farklılıkların gönüllü bir aradalığı.
HDP, Anadolu'nun, Mezopotamya'nın geçmişindeki hoşgörüyü tazeleyecek. Geçmişte Anadolu'nun pek çok kentinde farklı inançlara mensup ibadethanelerin çatıları birbirine dayanak olurdu, pek çok ilde böyle örnek vardır. Şimdi farklı inançlara mensup ibadethanelerin birbirlerine yakınlıkları, uzaklıkları metreyle ölçülür hale geldi. Bu hoşgörü ortamı ortadan kaldırıldı. HDP, bu hoşgörü zeminini Anadolu ve Mezopotamya coğrafyasında yeniden güçlendirecek.
HDP SİYASETİNİN MERKEZİNDE KADIN VAR
HDP herkes açısından fırsat eşitliği yaratacaktır. HDP siyasetinin merkezinde kadın vardır ve kadının toplumsal yaşamdaki etkisinin güçlenmesini sağlayıcı politikalar geliştirecektir. Kadını eve hapseden değil, kadını istihdama katan, kadının istihdam içerisindeki oranını artıran, kadının yönetim mekanizması içerisindeki gücünü artıran politikalar geliştirecektir.
HDP'Yİ DİĞER PARTİLERLE KIYASLAMAK DOĞRU DEĞİL
Türkiye'nin üst düzey bürokrasisinin yüzde 99'u erkeklerin egemenliğindedir, biz bu egemenliği ortadan kaldıracağız. HDP iktidarıyla birlikte Türkiye'yi yönetenler oranı itibariyle hem bürokrasi hem de siyaset yaşamı içerisinde eşit temsiliyete dayalı bir yönetim anlayışı getirecektir. HDP ayrıca siyasete bir özgürlük vasfı getirecektir, siyasete tahakkümü ortadan kaldıracaktır, liderlerin belirlediği aktörlerle siyaset değil, halkın belirlediği aktörlerle siyaset yapmanın devrini açacaktır. Antidemokratik hiçbir uygulamayı kendi yararına görüp diğer antidemokratik uygulamalarda ısrarcı olmayacaktır. HDP demek Ermenek'teki Recep Amca demektir, Soma'da maden faciasında yaşamını yitiren işçi demektir, o işçilerin geride kalan aileleri demektir. HDP, Türkiye'nin emek gücü demektir, halkın kendisi demektir. Bu nedele HDP'yi mevcuttaki siyasi partilerin hiçbiriyle kıyaslamak mümkün değil.
-Cumhurbaşkanı Erdoğan "HDP barajı aşamazsa masada olmayı beklemesin" dedi, barajı aşamazsanız ne olur, çözüm masası ortadan mı kalkar?
KÜRT SİYASETİ DEMEK HDP DEMEK DEĞİLDİR
Kürt siyaseti demek HDP demek değildir. Böyle bir algı varsa bunun düzeltilmesi gerekir. HDP, Kürt sorununun demokratik ve barışçıl yöntemlerle çözümünde kolaylaştırıcı rol oynayan bir siyasi aktördür. Bir taraftır ama sorunu çözen aktörün kendisi de değildir. HDP, tüm mazlumlardan yana taraf olduğu gibi Kürt halkından yana da taraftır. Çünkü hakları gasp edilen, dili, tarihi, kültürü yok sayılan halk Kürt halkıdır ve HDP bu noktada bir taraftır, bu merkezden baktığınız zaman da sorunun çözümünden yana taraftır.
Kürt sorununun çözüm dinamiği HDP ile özdeşleştirildiği zaman bizi bir başka yanlışa götürür. Kürt sorununun çözüm dinamiği Kürt siyasetinin kendisidir. Kürt siyasetinin asli aktörleri, bu sorunun çözümünde doğrudan taraftırlar. Bunun böyle bilinmesi herkesçe yararlı olur.
-HDP burada nasıl bir rol oynuyor, HDP'nin çözüm mekanizması içerisindeki yerine nasıl bakmak gerekir?
OSLO TİPİ BİR SİSTEME DÖNÜŞ GERÇEKLEŞEBİLİR
Türkiye'nin HDP öncesi çözüm sürecine çözüm yönelişleri de farklı deneyimle söz konusudur. Örneğin; Oslo bir deneyimdir, Oslo'daki masada HDP yoktu, legal Kürt demokratik siyaseti de yoktu. Ama Oslo'da bir masa vardı, devlet bir masa kurmuştu, asli aktörle birlikte bir görüşme yapılıyordu. Ancak buradaki kolaylaştırıcı rol, bugün HDP'nin müzakere masasında oynadığı kolaylaştırıcı rolü, o gün farklı aktörler yapıyordu. HDP'nin bu kolaylaştırıcı rolü oynuyor olmasının hem Türkiye'ye hem Kürt siyasetine şöyle bir avantajı vardır; Biz bu masayı kendi yerelimizde kuruyoruz, dolayısıyla yüzde yüz yerli ve yerel bir müzakere sisteminden söz ediyoruz.
HDP bu denklemin dışına çıkar ise, eğer taraflar yine demokratik çözüm ve müzakere yönteminde ısrar ederler ise pekala Oslo tipi bir sisteme dönüş gerçekleşebilir. Bu müzakere masası yeniden bu şekilde kurulabilir ama HDP'nin olması, yerli siyaset aktörünün bu kolaylaştırıcı rolü oynuyor olmasının müzakere süreci açsısından sıkıntılı eşiklerde tarafların masayı yıkmaları önünde bir emniyet sübabıdır, masadan kalkış daha zor gerçekleşiyor. Dolayısıyla HDP'nin masada olması böyle bir avantaj sağlıyor. Bu devlet açısından da Kürt siyaseti açsısından da böyledir diye düşünüyorum.
BU DURUMDA MASA DAHA KOLAY YIKILABİLİR
Dolayısıyla HDP'nin olması müzakere masasında tarafların köklü paradaigmal değişikliklere yönelmelerini engelliyor ve kontrol altında tutabiliyor, HDP'nin olmaması durumunda böyle bir avantajı yitirebiliriz. Öbür türlü Kürt siyaseti kendi mecrasında bildiklerini zaten söylüyor, görüşlerini ifade ediyor. Ben, müzakere masası yıkılacaktır kanaatinde değilim, daha doğrusu böyle bir kanaati dillendirmek arzusu içerisinde değilim ama nihayetinde bizim bugün konuştuğumuz Türkiye'nin geleceğidir. Kürt siyaseti de ortak gelecekten yana bir paradigmal tercihte bulunmuştur. HDP de bu tercihi Türkiye halklarına güçlü bir şekilde taşıyan bir adres olmuştur. Dolayısıyla biz HDP'nin etkili bir aktör olarak legal demokratik siyasetin içerisinde hem Kürt sorununun demokratik ve barışçıl yöntemlerle çözümüne katkı sunan hem Türkiye halklarına yeni bir iktidar ufku açan bir siyasi görüş olarak bulunmasında yarar görüyoruz, Türkiye kamuoyunun da böyle okuduğunu düşünüyoruz.