Hazine Müsteşarlığı, sivil toplum örgütleri ve vatandaşlardan gelen kaynak önerilerini değerlendiriyor.
Abone olSavaş veya barış tahvili konusunda Hazine’nin halihazırda kullandığı enstrümanlar dışında bir formül aranırken, bağışlar konusunda da hukuki araştırma yapılıyor. Merkez Bankası’nın Hazine’nin talimat vermesi halinde Hazine hesabına bağış kabul edilebileceği bildirildi. Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, bağış karşılığı gelir senedi üzerinde çalıştıklarını kaydetti. Hazine, halihazırda kullanılmakta olan borçlanma türleri dışında uzun vadeli ve faizleri düşürecek alternatifler üzerinde çalışıyor. Hazine uzmanları, bu çerçevede çıkartılacak yeni tahvillerin mevcut borç senetleri ile farklılaşacağı noktalar üzerinde duruyor. Kullanılabilecek alternatif enstrümanların mevcut borçlanma enstrümanlarını zedelemeden uygulamaya konulması planlanıyor. Ele alınan enstrümanların başında Başbakan Tayyip Erdoğna’ın da açıkladığı ‘gelir ortaklığı senet sistemi’ geliyor. Burada gelir ortaklığı, köprü, otoyol ve baraj senetleri üzerinde durulurken, özelleştirme, orman vasfını yitirmiş araziler, Hazine arazilerinin satışı gibi alternatifler de gündemde. Son günlerde vatandaşlarca gündeme getirilen devlete bağış ve hibe konusu üzerinde duruluyor. Bunun için bir “hibe havuzu” kurulması konusunda çalışmalar başlatıldı. Bağışların özellikle hukuki bir zemine oturtulması ve yasal bir prosedür belirlenmesi konusu ele alınıyor. Hazine’nin yürüttüğü bu çalışmaları önümüzdeki iki hafta içinde bitirmesi bekleniyor. Şu anda Merkez Bankası’nda bulunan Hazine hesabına hibe ya da bağış kabul edilebilmesi için Hazine Müsteşarlığı’nın Merkez Bankası’na talimat vermesi gerekiyor. Hükümet’in vereceği karar çerçevesinde Hazine’nin talimat vermesi durumunda Merkez Bankası’nın Hazine hesabına para yatırılabilecek. Toplanacak paraların borçların tasfiyesinde kullanılmasını isteyen sivil toplum örgütleri ve vatandaşlar, yardımların Körfez Depreminde toplanan yardımlar gibi bütçe açıklarını kapatmada kullanılmamasını istiyor. Sağlık–İş Genel Başkanı Mustafa Başoğlu, kampaya için toplanacak paraların yasayla koruma altına alınarak sadece dış borç ödemelerinde kullanılması ve Irak savaşında ABD’ye destek verilmemesi şartının konulmasını istedi. Başoğlu, şartların yerine getirilmesi durumunda böyle bir kampanyaya sendika olarak verecekleri 300 bin dolarlık çeklerinin hazır olduğunu söyledi. Dokuz Eylül Üniversitesi İktisat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Fevzi Devrim, kamu maliyesinin gelirlerinin sadece kanunen çizilmiş gelir kalemlerinden oluşmadığını, bağışların da bu çerçevede değerlendirilebileceğini söyledi. Kamuoyunda tartışılan “devlete bağışta bulunma” veya “gönüllü borç verme” gibi kampanyaların başlatılmasının kamu maliyesi açısından bir sakıncası bulunmadığını belirten Devrim, 1960 İhtilali sonrasında benzer bir dayanışmanın yaşandığını da hatırlattı. Prof Gülerman’dan faizsiz borç önerisi Yeminli Malî Müşavir Prof. Dr. Adnan Gülerman ise, devlete faizsiz borç verilmesini önerdi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a, millî dayanışma ile ilgili önerilerini içeren bir sayfalık mektup gönderen Prof. Dr. Gülerman, devletin borç yükünden kurtulabilmesi için reel bir politika izlenmesi gerektiğini söyledi. Bazı kişiler tarafından ortaya atılan önerilerin birtakım sıkıntılar doğurabileceğini belirten Gülerman, “Herkesin gönlünden koptuğunca devlete borç vermesi bu işi çözer ama borcun faizsiz olması gerekir. Vatandaştan alınan borç para için üç yıl sonrasına yönelik peşin ya da taksitli ödeme planı oluşturulabilir. Alınan paranın, sadece ve sadece iç ve dış borç ödenmesine harcanması gerekir. Eğer borç kapanırsa enflasyon da düşer. Enflasyon düşerse, vatandaşın borç olarak verdiği para da değerini korur. Böylece devlet, vatandaştan aldığı borcun faiz yükü altına girmez; vatandaş da parası değerini koruyacağı için mağdur olmaz.” dedi. Öte yandan, İzmir Ticaret Odası (İZTO) Başkanı Ekrem Demirtaş, ‘’Servetin bir kısmının devlete verilmesi’’ yolundaki önerileri saçma bulduğunu söyledi. Demirtaş, ‘’Biz ekonomik alanda bir kurtuluş savaşı verme yönündeki kampanyaları her zaman destekleriz. Ancak bu, servetten pay vermekle olmaz. Servetinin bir kısmını devlete vermek bu devirde saçma bir öneri. Bu öneri, bir evi bir arabası olan kişiden arabasını istemek anlamına gelir.’’ diye konuştu. “Herkes servetinin yüzde 20’sini versin.” diyerek bir anda Türkiye’nin gündemine oturan Gaziantep Sanayi Odası Meclis ve Sanko Holding Yönetim Kurulu Başkanı Abdülkadir Konukoğlu da, ülkenin ekonomik anlamda ciddi bir savaş verdiğini hatırlatarak, “Başka çare yok.” dedi. Konukoğlu, Türkiye’nin bu sıkıntılı dönemde kapı kapı gezerek para dilenmesini hazmedemediğini söyledi. (Zaman)