BIST 9.891
DOLAR 35,35
EURO 36,47
ALTIN 3.034,53
HABER /  GÜNCEL

'Hayır demenin faturası bize çıkar'

Karluk, ''Ada'da her iki taraf da referanduma 'hayır' derse kaybeden taraf Türkiye olur" dedi.

Abone ol

Anadolu Üniversitesi (AÜ) İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Rıdvan Karluk, ''Ada'da her iki taraf da referanduma 'hayır' derse kaybeden taraf Türkiye olur. Türkiye, 1 Mayıs'tan sonra tanımadığı bir ülke ile masaya oturmak zorunda kalır'' dedi. Devlet Planlama Teşkilatı'na (DPT) bağlı olarak 1982 yılında kurulan Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) Dairesi'nin 3 yıl başkanlığını yapan Karluk, AA muhabirine, Annan Planı'nın kabulü konusunda çıkan tartışmalarda, geçmiş hükümetlerin kabahatleri olduğunu öne sürerek, Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül'ün Meclis'te yaptığı konuşmanın içeriğinin doğru olduğunu söyledi. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) ile AB arasında 26-27 Haziran 1995'te Fransa'da gerçekleştirilen AB Zirvesi'nde Malta ile birlikte tam üyelik görüşmelerinin başlatılmasına karar verildiğini hatırlatan Karluk, şöyle konuştu: ''15-16 Aralık 1995 Madrid Zirvesi'nde ise 1996 yılında yapılan hükümetlerarası konferansın bitiminden 6 ay sonra görüşmelerin başlatılması kararlaştırılmıştır. 13 Aralık 1995 tarihinde Avrupa Parlamentosu'nun, Türkiye-AB arasındaki Gümrük Birliği'ni onaylamış olmasına rağmen, Türkiye aday ülke olarak Madrid Zirvesi'ne çağrılmamıştır. Sadece Başbakan Tansu Çiller Troyka Modeli çerçevesinde İspanya, Fransa ve İtalya liderleriyle zirve dışında 16 Aralık 1995 tarihinde bir toplantı yapmıştır.'' GÜMRÜK BİRLİĞİ'NİN ENGELLENME KORKUSU... Karluk, 6 Mart 1995'te Ortaklık Konseyi kararıyla Türkiye'nin AB ile Gümrük Birliği'ni 1 Ocak 1996'da gerçekleştirmeyi AB'ye taahhüt ettiğini anlatarak, 50 ve 52. koalisyon hükümetlerinin Başbakanı Tansu Çiller'in, Gümrük Birliği'ni gerçekleştirerek AB'den tarih alacağını ümit ettiğini söyledi. Çiller'in Mayıs 1995'te Gazetelere ''En geç 1998'de AB'ye tam üyeyiz'' şeklinde demeçler verdiğini anlatan Karluk, şöyle devam etti: ''AB ile Gümrük Birliği'ni gerçekleştirme pahasına Türkiye, GKRY'nin AB ile üyelik görüşmeleri başlatılma kararı alındığı Fransa'daki Cannes Zirvesi'nde sesini çıkarıp itiraz etmemiştir. Yine Türkiye Aralık 1995 Madrid Zirvesi'nde de görüşmelerin başlatılması için alınan tarihe itiraz etmemiştir. Bunda temel faktör, Türkiye'nin AB ile Gümrük Birliği'nin Yunanistan tarafından engelleneceği korkusudur. Oysa Katma Protokol gereğince Yunanistan'ın böyle engelleme hakkı yoktu.'' ''BAKAN GÜL KONUŞMASINDA HAKLIDIR'' Karluk, CHP'nin Aralık 1995'te DYP ile iktidarda olmasına rağmen o dönemde GKRY ile AB'nin üyelik görüşmelerinin başlatılmasına karşı çıkmadığını vurgulayarak, ''Bu nedenle Gül, Meclis'te yaptığı konuşmasında haklıdır'' dedi. Annan Planı'nın, tam olarak KKTC'nin lehine olmadığını belirten Karluk, şöyle konuştu: ''Zaten olması da mümkün değil. Bir anlaşma, uzlaşmalar sonucunda olur. Uzlaşma demek, her iki tarafın da taviz vermesi demektir. Bir oyunda taraflardan biri hep kazanırsa, oyun sonunda bozulur. Annan Planı KKTC'de kabul edilip GKRY'de reddedilirse en uygun çözüme Türkiye kavuşmuş olur ve elindeki kozlar artar. Her iki taraf da 'hayır' derse Türkiye kaybeden taraf olur ve GKRY 1 Mayıs'ta AB üyesi olur. Türkiye tanımadığı bir ülke ile masaya oturmak zorunda kalır. KKTC 'evet' GKRY 'hayır' derse ikinci halk oylaması yapılabilir. Çünkü, AB tarihinde bu tür uygulamalar geçmişte Danimarka ve İrlanda'da görülmüştür.''