BIST 9.233
DOLAR 34,46
EURO 36,56
ALTIN 2.923,95
HABER /  MAGAZİN

Hayatı kaymış starlar

Popstar yarışmalarına ağır eleştiri. Otoriterler "star" arayan yarışmalara tepkili. İşte popstar hikayeleri...

Abone ol

Türkiye ilk popstarını aramaya başladığında tarihler 2 Eylül 2003’ü gösteriyordu. Jürinin karşısına geçen yarışmacı adayları bir yandan seslerinin iyi olduğunu göstermeye uğraşırken diğer yandan da yaşam hikayeleri ile dikkatleri üzerlerine çekmeye çalıştı.

Türkiye, ‘hikayesi olan’ popstar adayları ile tanıştı. Birçoğu aile dramlarını ekranların önünde anlatmakta hiçbir sakınca görmedi. Fakat bu kadar hikayeden bir tane popstar çıkmadı.

Şimdilerde ekranlarda Star Avı ve Popstar adı ile bu yarışmaların devamı düzenleniyor. İnsanlar akın akın aday olabilmek için kuyruğa giriyor. Kimi zaman jürinin yoğun hakaretlerine maruz kalıyorlar, kimi zaman da hayatlarının en mahrem noktalarını milyonların önünde anlatıyorlar. Peki tüm bunlar gerçekten bir star bulabilmek için mi yapılıyor? Yoksa amaç bağcıyı mı dövmek? İçinden çıktığı kitlenin yeni yetmelerini gözü dönmüş bir kinle azarlayan Deniz Seki’ye bakacak olursak öyle...

Birçok insan bu yarışmalar ile kısa sürede isimlerini duyurup iyi paralar kazanıp, istedikleri hayata kavuşabileceklerine inanıyor. Bu yüzden de her yarışmanın ön elemelerine binlerce kişi müzik ile alakası olsun veya olmasın akın ediyor. Oysa sanılanın aksine ekranda görünmek, tanınmak onların hayatlarını daha da zora sokuyor. Müzik hayatında başarı elde edebilecek nitelikte olan bir isim bile sırf bu yarışmalardan geldiği için ciddiye alınmıyor. Bülent Forta’ya göre müzik dünyasında idealist olan insanların en son başvuracakları nokta bu yarışmalar olmalı. İlk Popstar yarışmacılarından olan ve bir albüm çıkaran Selçuk Yapar da yarışmaya katılmış olmanın kendisine çok büyük artılar getirmediğini dile getiriyor. Yapar, yarışmaya katılmanın üzerine Popstar kimliğini giydirdiğini ve bundan sıyrılmak için de oldukça çaba harcadığını söylüyor. Bu yarışmalar başarılı olabilecek isimlerin üzerine olumsuz bir etiket olarak yapıştığı gibi birçok insanın da hayatını söndürüyor. İlk yarışmacıların bazıları zihinlerde yer etse de birçoğunun adı dahi zihinlerden hemen silindi. Sesi Müslüm Gürses’e benzetilen Popstar Selçuk, yarışmadan sonra eşini ve iki çocuğunu terk etti. Yarışmada ikinci olan Firdevs’e hemen albüm yapıldı; fakat beklendiği gibi çıkış yapamadı. Şimdilerde Anadolu’da ikinci sınıf barlarda şarkı söylüyor. Bulaşıkçılık yaparken yarışmada ismini duyuran Bayhan’ın albümü de tutmadı, işin kötüsü Bayhan’ın yeniden bulaşıkçılığa dönmesi imkansız.

Amaç yarışma olsa amenna
Aslında yarışma programları ile müzik dünyasına yeni isimler kazandırma arzusu Popstar yarışmaları ile başlayan bir durum değil. Altın Mikrofon gibi nitelikli yarışmalardan Nilüfer, Moğollar gibi ünlü isimler çıktı. Bugün ekranlarda yapılan yarışmalardan müzik dünyasına yeni katılımlar sağlanamaması kimsenin ‘müzik’ gibi bir kaygısının olmamasından kaynaklanıyor. TV kanalları için olay reytingden ibaret. Müzik eleştirmeni Naim Dilmener’in ‘Kimse müziğin peşinde değil, oysa bu yarışmalarda yeteneksiz olan da çoktu; ama iyi isimler de vardı.’ sözü de bunu doğruluyor. Dilmener’e göre bu yarışmalar yapımcılar tarafından ciddiye alınsa ve adaylar yeni şarkılar ile insanlara sunulsa müzik dünyası yeni isimler kazanabilirdi. Firdevs ise bu isimlerden biri olurdu. İçinde ilginç hayat hikayelerini, kavgaları, TV numaralarını barındıran bu programlar, MÜYAP Başkanı Bülent Forta’ya göre tamamen şov amaçlı yapılıyor ve bu yarışmalardan asla bir star çıkmaz. İlk Popstar yarışmasında jüri üyeliği yapan Ahmet San ise bu yarışmalardan star değil; ama star namzedi çıkabileceğini düşünüyor. Şimdiye kadar hiçbir ismin başarılı olamamasını ise tamamen yarışma sonrası uygulanan yanlış stratejilere bağlıyor. San, “Yarışmaya katılanlar üç gün daha fazla ekranda görünebilmek için bir sürü hata yaptılar. Profesyonel bir sanatçının yaşaması gereken aşamaları yaşamadılar. Seda Sayan’ın programına çıkarak star olacaklarını sandılar. Oysa benim jüri olduğum yarışmada hiç değilse 4-5 tane star olabilecek arkadaş vardı. Firdevs, Barış, Abidin, Selçuk, Alpay ve Eser bu yarışmadan sonra profesyonel davransalardı çok farklı noktalarda olabilirlerdi.” diyor.

Jüri üyeleri yetersiz
Bu tür yarışmalarda en çok eleştirilen ise jürinin seçmeler esnasında başlayan ve yarışma boyunca devam eden aşağılamaya kadar giden tavırları oldu. Star Avı yarışmasının ön elemelerinde Deniz Seki’nin bir aday ile girdiği polemik, Ercan Saatçi’nin bir kişinin üzerine yürümesi günlerce ekranı meşgul etti. Bu durum bile aslında yapımcıların derdinin reyting olduğunu, yarışmadan gerçek anlamda bir sanatçı çıkarmanın kimsenin derdi olmadığını gözler önüne seriyor. Naim Dilmener, jüri üyelerinin bir şov programına göre belirlendiğini, İbrahim Tatlıses, Huysuz Virjin, Armağan Çağlayan gibi isimlerin yer aldığı bir jürinin gerçek manada bir sanatçı seçemeyeceğini söylüyor.

Bülent Forta da Türkiye’de çok iyi prodüktörlerin olduğunu; fakat bunların asla bu yarışmalarda görünmediğini dile getiriyor. Popstar yarışmalarının başladığı dönemden bu yana hiçbir isim bu programların içinde yer aldığı için başarı elde edemedi. Şimdilerde ekranlara gelecek aynı içerikli iki yarışma için gencinden yaşlısına müzikle ilgisi olandan olmayanına kadar yüzlerce kişi kuyrukta. Herkesin amacı kısa sürede şöhret olup para kazanmak. Fakat bu hiç de kolay değil, hayatlarını kurtarmak için bu yarışmalara bel bağlayanlar aslında hayatlarını biraz da kendi elleriyle yok ediyorlar ve hayatlarını başkalarının bakışlarına teslim ediyorlar.

Popstar yaftasından kurtulacağım
Selçuk Yapar (Popstar yarışmacısı) Ben kendi yolumda sessizce ilerlemeye çalışıyorum. Yarışma boyunca iyi bir müzik eğitiminden geçmedik. Popstar yaftası üzerime yapıştı kaldı. Ben şimdi onu çalışıp kendimi ispat edip silmeye uğraşıyorum. Popstar sahte bir takı imitasyon. Birçok arkadaşımız yarışma ile kendilerinin farklı bir noktaya geleceğine inanıyordu. Çok kuvvetli esen bir rüzgardı. Herkes çok çabuk kapıldı bu rüzgara. İsmini hatırlamadığım bir arkadaş vardı, akrabalarına dahi telefonda “ben büyük sanatçı olacağım” diye hava atıyordu. Hiçbir şey olamadı. Jürinin tavırları çok vahim, bizim olduğumuz dönemde de oldu. İnsanlar bunu kolay bir yol zannediyor; ama çok zor aslında. Standart hayatlarına devam etseler huzurları bozulmayacak. Oysa yarışma sonrası çok buhranlar bekliyor insanları.

Yarışmalar televizyon şovuna dönüştü
Ahmet San (organizatör): Bu yarışmalarda kuyruğa giren insanların amacı üç gün de olsa ekranda görünebilmek. Yeni yapılan yarışmaları takip etmiyorum. Artık TV şovuna dönüştü. Yapımcılar olayı geçici eğlence programı olarak görmeye başladı. Bu yarışmalara katılan kimse mutlu değil. Şimdi hepsi boşlukta. Özellikle Serkül ve Bayhan gibi olanlar şimdi ne eski işlerine dönebiliyor ne de tutunabiliyor.

Şov mantığı ile star aranmaz
Bülent Forta (MÜYAP Başkanı): Şov mantığı ile star aranmaz. İnsanlar bu yarışmalara katılarak hemen şöhret olmaya çalışıyor. Sonra da bunun yükünü kaldıramıyorlar. O şöhretin altında eriyorlar, kullanılıyorlar. İnsanların akın akın bu yarışmalara koşmaları da toplumsal ruh halimizin çok sağlıklı olmadığını gösteriyor. Reyting aldığı sürece bu yarışmalar devam eder.

Böyle saldırgan bir jüri görmedim
Naim Dilmener (Müzik eleştirmeni): Jüri bu yarışmalarda çok faşistçe saldırıyor. Deniz Seki, Star Avı’nın elemelerinde genç bir kıza saldırdı. Delice aşağılıyorlar insanları, yok böyle bir şeye hakları. O insanların hayatlarına ciddi bir darbe bu durum. Jüri rol yapıyor, onları gören adaylar da karşılarında rol yapıyor, seyirciler de rol yapıyor. TV şovunun bir parçası olarak yan hikayeler arıyorlar. Yok babası terk etsin, karmaşık bir hikayesi olsun. Toplumsal bir çılgınlığın tam da ortasındayız.

Zaman