Hattuşa kalıntılarında Roma izleri
Alman Arkeoloji Enstitüsü adına kazı çalışmalarını yürüten Doç. Dr. Andreas Schachner açıklamalarda bulundu.
Abone olHitit medeniyetinin başkenti Hattuşa'da yapılan kazı çalışmaları sırasında Roma dönemine ait olduğu belirlenen 20 metre genişliğinde, 40 metre uzunluğunda anıtsal yapı bulundu.
Bölgede Alman Arkeoloji Enstitüsü adına kazı çalışmalarını yürüten kazı başkanı Doç. Dr. Andreas Schachner, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 1906 yılında İstanbul Arkeoloji Müzesi adına başlatılan kazı çalışmalarının, 108 yıldır sürdürüldüğünü söyledi.
Hititlerin başkenti Hattuşa'daki kazı çalışmalarına bu yıl da devam ettiklerini belirten Schachner, temmuz ayında başlatılan çalışmalar kapsamında 3 aylık yoğun bir sezonu geride bıraktıklarını anlattı.
Bu yıl Hattuşa'nın en kuzey kenarında bulunan ve "Aşağı Kent" olarak adlandırılan bölgede Roma dönemine ait anıtsal bir yapı bulunduğunu ve kazıların bu alanda yoğunlaştırıldığını ifade eden Schachner, şöyle devam etti:
"Bu senenin en ilginç sonucu, Hattuşa'da daha önce sistematik şekilde görülmemiş Roma döneminin kısmen açığa çıkarılmasıydı. Böylece hem bilimsel alanda hem de turistik açıdan boşluk dolduran bir yapı bulunmuştur. Hitit kentin en kuzey kenarında, Aşağı Kent olarak adlandırılan bölgenin bazı kısımlarda daha önce antik döneme ait yani Roma dönemine ait mezarlık alanının olduğunu biliyorduk. Daha önceki kazılarda bunu açığa çıkarmıştık ancak yerleşim alanının nerede olduğunu bilmiyorduk. Bu şansa bu sene eriştik."
Gerçekleştirilen jeofizik çalışmalarla, üzerinde niş (duvar içinde bırakılan oyuk) olan bir kaya parçasının bulunduğu alanda çalışmalara yoğunluk verdiklerini vurgulayan Schachner, şöyle konuştu:
"Anadolu'nun batısında bu tarz kaya üzerindeki nişler, kilise anlamı taşımaktadır ancak yaptığımız çalışmalarda bu nişe bağlı duvarlar bulduk. Kazı yapmaya karar verdik. Küçük ama önemli açmalar yaptık. 20 metre genişlikte 40 metre uzunlukta o nişe bağlanan büyük bir anıtsal yapı söz konusu. Bu yapı milattan sonra 2. yüzyılda inşa edilmiş olmalı. Bunu kullanılan yapı tekniğinden öğreniyoruz. Kullanılan harçlar Horasan harcı. Daha sonra bu alanın 4. yüzyılda farklı bir işlev için kullanıldığı anlaşılıyor. Bu bilgiyi de elde ettiğimiz iki sikkeden çıkartıyoruz. Bu alanda yoğun bir iskan, yoğun bir kullanım olduğunu kabul edebiliriz."
KİLİSE DEĞİLSE NE
Doç. Dr. Schachner, çalışmalarda söz konusu alanın "bir kilise değil ise ne olabileceği" sorusu üzerine yoğunlaştıklarını vurgulayarak, şunları kaydetti:
Bu kadar geniş bir meydan türü olan alanın bir toplanma yeri olduğunu kabul ediyoruz. İnsanların bir araya geldiği, belki ticaret yaptıkları belki de dini gereksinimlerini yerine getirdiği, karma fonksiyonlu bir yer olduğunu tahmin ediyoruz. 19. yüzyıldan beri bu nişin bir kiliseye ait olduğu düşünülüyordu fakat niş, çok güneye doğru çevrili olduğu için bizde bir kiliseye uygun olmadığı düşüncesi hakim oldu. Buradaki jeofizik çalışmalarının ardından bu nişe ait bir yapı olduğu görüldü. Bu nişin mimari plan itibarıyla kiliseye uygun olmadığını gördük. Kazılar da bunu doğruluyor. Kilise değilse nedir sorusunu cevaplandırmaya çalışıyoruz. Belki burası bir tapınma yeri, bir dua etme yeri olabilir."
Hattuşa'ya Hititleri araştırmak için geldiklerini ancak görevlerinin kazı yaptıkları bölgede sadece bir döneme odaklı çalışma yapmak olmadığının altını çizen Schachner, bulunan anıtsal yapının bölgenin kültürel silsilesinde bir boşluğu dolduracağına inandıklarını belirtti.
Anıtsal yapıdaki çalışmaların birkaç yıl daha sürebileceğini bildiren Schachner, yapının bölgeye olan merakı daha da artıracağını sözlerine ekledi.