Hatt-ı müdafaa yoktur sath-ı müdafaa vardır
Birbirimizle uğraşmayı, sığ tartışmaları ve kavgaları bir kenara bırakmalıyız. Bireyselliğin ve bencilliğin olduğu bir yerde mücadele edilemez, hedefe varılamaz...
Elbette tartışıp farklılıklarımızı ortaya koyacağız... Bu farklılıklar gerçek bir temele dayandığı müddetçe hiç bir sorun yaşanmaz... Gerçek bilgiden beslenip, gerçeği yalandan ayırabildiğimiz sürece, yaşadığımız sonsuz karmaşaya bir son verebiliriz... Önemli olan gerçeği anlatabilmek, gerçeği görebilmektir... Unutmayalım ki gerçekler hiçbir zaman hapsedilemez... Üzerinden 100 sene de geçse, gerçeklerin ortaya çıkma gibi bir özelliği var... Yaşadığımız şu günlerde en büyük sıkıntısını çektiğimiz olayların başında, yaşanan kavram karmaşıklıkları... Her kesim üzerinde baskısını hisseder nitelikte.
Birbirimizle uğraşmayı, sığ tartışmaları ve kavgaları bir kenara bırakmalıyız. Bireyselliğin ve bencilliğin olduğu bir yerde mücadele edilemez, hedefe varılamaz... Ülke içinde birbirimize karşı verdiğimiz bir mücadelenin kazananı olamaz. Aksine, bu tarz bir mücadelede hep birlikte yok olur gideriz. Artık birbirimize zarar vermeyi, boşa enerji tüketmeyi, birbirimizi üzmeyi bırakıp, ülke ve millet menfaatleri üzerinde yoğunlaşarak, milli ve yerli bir pozisyon almamız elzemdir... Bulunduğumuz coğrafya her türlü kullanıma açık. Her türden örgüt ve etki ajanlarının cirit attığı topraklar üzerindeyiz... Sağ ve sol olayları türünden fitnelerle üzerimizde yıllar yılı oyunlar kuruldu... Ve başarılı da oldular... Eğer bir benzetme gerekirse, devletler bir bilgisayar ağı misali... Bir bilgisayar ağının güvenlik duvarı ve yahut virüs tarayıcısı gibi en önemli unsurları belleğinde bulundurmuyorsa, o bilgisayar ağı her türlü atağa ve virüslere karşı, her türlü kötü amaçlara hizmet edecek olasılıklara açıktır... Kanun yapıcılar, ülke güvenliği adı altında gerekli kanun ve düzenlemeleri ve bunun dahlinde gerekli mercilere tam donanımlı yetki vermeleri önemli... Türkiye’nin lokomotif ili olan istanbul ve benzeri şehirleri daha donanımlı ve korunaklı hale getirmeli...Maalesef bu büyük sorumluluk çok az sayıda ve başarılı da bulduğum emniyet güçlerinin sırtında... Örneğin, neredeyse 18 milyon nüfusluk bir il olan İstanbul’un asayişine bakan emniyet mensubu sayısı parmaklarımızın sayısını geçmezken, bu sayı New York’da katbekat daha fazla...
Devam.
Bir ülke düşünün. Bu ülkenin büyük çoğunluğu 40 sene boyunca küresel terör örgütüne karşı mücadele verildiğini, toptan mücadele halinde olduğuna inandırıldı... Ordunun içine sızmış, daha düne kadar sözde vatansever olduğu sanılan FETÖ ve benzeri yapıların başını çektiği şahısların, “misli ile karşılık verdik” yalanlarını yıllarca bu millete yutturdular. Bugün anlaşılan şu ki, çok az vatansever bu mücadelenin içindeymiş...
Gerçek anlamda 40 senenin son bir kaç senesi terör örgütü ve benzeri yapılara karşı topyekün mücadele veriliyor. Özellikle küresel terör örgütü PKK’nın dağ ve şehir yapılanmasına karşı verilen zayiata bakarak bunu söyleyebiliriz...
Hatırlayın, Almanya, leopar tanklarını Güney Doğu’da kullanmama şartıyla ülkemize veriyordu. Bir düşünün, Tankları sadece ve sadece ulusal güveliği tehdit edecek unsurlara karşı kullanılması amacı güdülürken tehdit unsurlarına karşı kullanma diyorlardı... Aklımızla dalga geçiyorlardı... PKK yine Almanya’nın içinde bulunduğu küresel ülkelerin ülkemize karşı silahlandırdığı küresel terör örgütüdür. Ne kadar acı değil mi? Yıllar yıllı NATO ve benzeri yapılarda ortak olduğumuz ülkeler, hem bize silah satarak kendi ekonomilerini genişletti, hem de PKK ve benzeri yapıları besleyerek ülkeyi sürekli terörize etmeleri sağlandı... Küresel ülkeler için her türlü kazan kazan durumu...
Bu durumlara karşın üllkemiz, milli şuurla başlatılan milli silahlanma ile kendi silahlarını edinme konusunda büyük yol aldı... İHA’dan SİHA’lara, tanktan helikoptere, lazer güdümlü silahtan obüslere kadar bir çok silahı yine milli teknolojilerle donatıp ordunun envanterine kattı. Hatta ve hatta ülkemiz artık bu silahların ihracatını yapar hale geldi... Bir bakıma kötü komşu bizi ev sahibi yaptı. Bu kaçınılmaz bir durumdu. Bugün katedilen mesafe ile bu milletin yapabilme kabiliyetini de ortaya koydu. Güçlü bir irada ile gerekli ortamlar oluştu... İşte bu ortamın oluşmaması ve bu hamlelerin yapılmaması için başta içerdeki dış destekli etki ajanları, bu tür hamlelerin yapılmaması için yine içimizdekiler vasıtasıyla bizim lehimize yarıyacak oluşumlara karşı çıktılar... İstanbul ve benzeri şehirlerde konumlanan Alman Vakıfları gibi yapıların ne türlü faaliyetler içerisinde olduğu devlet yetkilileri ve bizler tarafından bilinmekte... Gerekli adımları çok kısa bir zamanda devlet yetkililerimiz atacaktır...
Sonuç.
Ülkemiz son yıllarda küresel terör örgütlerine karşı verilen mücadele de büyük bir başarı yakaladı. İçerde ve dışarda ki operasyonlar tüm terör örgütleri bitene kadar devam edecektir....