Anayasa Mahkemesi eski Başkanı Haşim Kılıç, Yargıtay'ın "Anayasa Mahkemesi kararın uymuyorum" kararı için "Yargıtay Ceza Dairesi bu kararıyla hem TBMM’nin hem de AYM’nin görev ve yetki alanına müdahale ederek haddini aştı" dedi AYM üyeleri için yapılan suç duyurusu için de “Akıl tutulması” diyen Haşim Kılıç, bunun uygulanma imkanı olmadığını ve Yargıtay'ın abesle iştigal ettiğini söyledi.
Abone olYargıtay 3. Ceza Dairesi'nin Can Atalay'ın tahliyesi konusunda Anayasa Mahkemesi'nin 'hak ihlali' kararına uymayacağını açıklayıp, AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunmasına tepkiler sürüyor. Turgut Özal tarafından AYM üyeliğine seçilen, 17 yıl AYM üyeliği 7 yıl AYM başkanlığı yapan Haşim Kılıç, yaşanan yargı krizi hakkında Karar'dan Elif Çakır'a konuştu...
Yargıtay Ceza Dairesi bu kararıyla hem TBMM’nin hem de AYM’nin görev ve yetki alanına müdahale ederek haddini aştığını ifade eden Anayasa Mahkemesi eski Başkanı Kılıç, "Anayasa Mahkemeleri üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunma kararını 'Akıl tutulması' olarak niteliyorum. Mahkemenin çoğunluğunu hedef alan suç duyurularının yasal olarak uygulama kabiliyeti yoktur. Abesle iştigaldir." dedi. İşte Kılıç'ın açıklamaları...
Anayasa'nın 153. maddesinin yok sayılması
- AYM’nin kararı Yargıtay ceza dairesince temyizen incelenerek etkisiz hale getirilmiştir. Anayasanın 153/1 ve son fıkraları AYM kararlarının kesinliğini ve bağlayıcılığını açıkça ifade eder. Yani AYM kararlarına karşı itiraz, temyiz veya karar düzeltmesi gibi yollar öngörülmemiştir. Ceza Dairesinin durumdan vazife çıkararak adeta temyiz görevi niteliğinde karar vermesi Anayasanın 153. maddesinin yok sayılması anlamını taşır.
- Bir an için, AYM ile Yargıtay ceza dairesinin kararları görev ve yetki uyuşmazlığı kapsamında düşünülse bile, Anayasanın 158. maddesinin son fıkrası “Diğer mahkemelerle Anayasa mahkemesinin görev uyuşmazlıklarında AYM kararları esas alınır” hükmüne yer verdiği için AYM’nin kararının 153. ve 158. maddeler kapsamında kesinliği tartışılamaz.
Suç duyurusu akıl tutulmasıdır
- Anayasa Mahkemeleri üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunma kararını “Akıl tutulması” olarak niteliyorum. Mahkemenin çoğunluğunu hedef alan suç duyurularının yasal olarak uygulama kabiliyeti yoktur. Abesle iştigaldir. Umarım Yargıtay Başsavcılığı böyle bir duyuruyu hayata geçirmez.
- Yargıtay Ceza Dairesinin kararının altında “birikmiş bir öfkenin” varlığı kendini açıkça hissettiriyor. Dünyanın her yerinde AYM’ler ile diğer mahkemeler arasında bireysel başvuru davalarında bu tür anlaşmazlıklar ve çatışmalar olagelmektedir. Bu kurumlar konuşarak diyalog kurarak sorunlarını çözmektedir. Sükûnetle olayları tartışarak çözüm bulmak zor değildir.
En yıkıcı etkisi ekonomik alanda olacak
- Hukukun üstünlüğü, hukuk devleti ve hukuk güvenliği 3. Ceza Dairesi’nin bu kararıyla ciddi yara almıştır. Yargı kurumları arasında çatışma görüntüsü ve kararların uygulanmaması en yıkıcı etkisini şüphesiz ki ekonomik alanda hissettirecektir. Hukuk güvenliğinin yok olduğu bir ortamda yaşanan ekonomik olumsuzlukların çözülme şansı oldukça zayıftır.
q Yargı kararlarının uygulanmasının kamu vicdanını sakinleştirmek gibi bir sonucu vardır. Adaletin ve hukukun üstünlüğünün sorunları çözme gücünden faydalanmalıyız. Sonuçta hukuk vicdandır, adalettir ve ahlaktır.