A Takımı'nın kaptanı Savaş Ay, 'Haşema'yı masaya yatırdı. İnternethaber yazarı Dilek Yaraş'ın da katıldığı A Takımı'nda, mayo giymenin haram olup olmadığı tartışıldı.
Abone olA Takım'daki Haşema tartışması az önce başladı. Savaş Ay ilk sözü yazarımız Dilek Yaraş'a verdi ve İnternethaber'de yazdığı Haşema yazısını sordu.
Tartışmanın ayrıntıları gelecek tabii ki.. Yazarımız Dilek Yaraş, bu konudaki görüşlerini 15 Temmuz tarihli yazısında belirtmişti:
- Türbandan, başörtüsünden geçtik sıra tesettür mayosuna geldi... Basınımızın yeni gündem konusu bu. Ee her gün, her gün yazmak kolay mı? Konu lazım bize... Anlı şanlı köşe yazarları ciddi ciddi tartışıyorlar...Sahi, ciddi mi bunlar? Tartışmalara bakın hele...
Estetik midir, değil midir? Denize o mayolarla girsinler mi girmesinler mi?
Sanki denizler babalarının malı...
Hele bazıları da ''Halka açık plaja girmesinler!'' demez mi... Beyzadelerin göz zevki bozuluyormuş.
Allah Allaah... Sıra tesettür mayosuna gelene kadar benim göz zevkimi bozan öyle çok şey var ki plajlarda. Saysam sayfalar dolar.
Denize atılan pet şişelerden başlayabiliriz mesela...
Her neyse... Tesettür mayolu bir kadınla ilk kez geçen yaz Akbük’te karşılaştım... Torunu bikinili, kızı mayolu idi.
Eskiden beri, denizde keyifle yüzen kocasını kızgın güneşin altında bekleyen türbanlı kadınları görünce ifrit olurum. Zira, bu durum bana son derece adeletsiz gelir.
Dolayısıyla, tesettür mayosuna ilk tepkim, ‘’Ne güzel buluş. Artık türbanlı kadınlar da denize girip ferahlayabilir.’’ oldu.
Hâlen de öyle düşünüyorum. Olaya da bu kadar basit bakıyorum. Üstüne üstlük, geçen seneden beri bu mayoların modellerinin ve renklerinin biraz daha güzelleştiğini bile söyleyebilirim...
Gündemdeki tartışmaları anlamakta gerçekten zorlanıyorum.
Neden insanları rahat bırakmıyoruz? Neden onları oldukları gibi kabul etmiyoruz?
Hangi hakla giysisini beğenmedik diye, göz zevkimizi bozuyor diye en basit yaşamsal zevklerden birini, denize girmeyi onlara men ediyoruz?
Günah yahu! Ayıp da... Alenen terbiyesizlik bu yapılan.
Dogmaların, korkuların, şekilciliğin esiri olup insanlığımızdan uzaklaştığımız noktadır bu...
Ha, birisi de tutmuş, tesettür mayolu kadınların plajların laik görüntüsünü bozduğu veciz sözünü yumurtlamış ve ‘’İnsan olmayan yerde girsinler denize.’’ buyurmuş.
Hay hay efendim! Başka emriniz?
İsterseniz özel tesettür plajları açalım. Ama bu sefer de '’haremlik-selamlık’’ diye kıyamet kopmayacak mı? Herkesi de Kapris Otel'e gönderemeyiz ya...
Olan hep kadınlara oluyor. Her yerde, her zaman olduğu gibi... Kadın okumasın, kadın çalışmasın, kadın meclise girmesin, kadın denize girmesin...
Sözün kısası, her hâlükârda gücümüz hep kadınlara yetiyor.
Birileri din adına, birileri de laiklik adına bir yerlere tıkmaya çalışıyor kadınları.
Kadınlar, çıplakken de giyinikken de meta olmaktan kurtulamıyorlar.