BIST 9.390
DOLAR 34,43
EURO 36,27
ALTIN 2.835,97
HABER /  GÜNCEL

Hasan Cemal ayıbı yazdı

Atatürk'ün cenaze namazının kılınıp kılınmadığı ile ilgili yazısı üzerine Albayrak 18 ay hapis cezasına çarptırılmıştı...

Abone ol

Milliyet Gazetesi Yazarı Hasan Cemal'in, Hakan Albayrak'ın hapse girmemesi gerektiğini iddia ettiği yazısı... Ayıp! Evet öyle, ayıp! Demokrasiye yakışmıyor. Çünkü bir meslektaşım, Gerçek Hayat dergisinin yazarı Hakan Albayrak hapse girdi. Altı ay yatacak içeride... Demokrasi ayıbı değil mi bu? Türkiye'de fikir suç olmaktan neredeyse çıkmış durumda. Farklı düşüncelerin hapisle cezalandırılması artık tarihe karışıyor. Avrupa Birliği'yle uyum yolunda atılan reformcu adımlarla ifade özgürlüğünün sınırları demokrasiye yaraşır biçimde genişledi. Ama yine de düşünce suçu! Niçin? Konu, Atatürk'le ilgili. Atatürk öldüğünde cenaze namazı kılındı mı, kılınmadı mı? Bu konudaki bir yazısından dolayı Hakan Albayrak hapis yatıyor şimdi. Milli Gazete'de dört yıl önceki bir yazısında, Atatürk'ün cenaze namazı kılınmadan toprağa verildiğini yazmış. Sonra bunun doğru olmadığını öğrenince, 28 Haziran 2000'de "Faka bastım!" başlıklı ikinci bir yazıyla ilkini düzeltmiş. Kendisi için meselenin kapandığını sanmış. Sonrasını şöyle anlatıyor: "Milli Gazete'de 'Faka bastım!' başlıklı yazım çıktıktan sonra Bakırköy İkinci Asliye Ceza Mahkemesi'ne çağrıldım. Basın Savcısı, Adalet Bakanlığı'nın emriyle hakkımda soruşturma açacaklarını, 'Mustafa Kemal Paşa cenaze namazı kılınmadan defnedildi' dediğim için, Atatürk'ün manevi şahsına neşren hakaretten yargılanabileceğimi söyledi. Atatürk'e karşı işlenen suçları konu alan 5816 sayılı kanundan ancak Adalet Bakanlığı'nın emri veya izniyle dava açılabiliyor. Gerçekten de dava açıldı. Hem bana, hem Milli Gazete'nin o günlerdeki Yazı İşleri Müdürü Mehmet Terzi'ye. İlk duruşmada şöyle bir konuşma yaptım: 'Ben, Mustafa Kemal Paşa için cenaze namazı kılınmadığı iddiasında değilim. Bir yazımda böyle bir ifade yer almışsa da, o ifadeyi, hakkımda hiçbir soruşturma açılmadan ikinci bir yazıyla düzelttim. Buna rağmen hakkımda dava açıldı. Aslında, cenaze namazı kılınmadığı iddiasında ısrar etseydim bile dava açılmamalıydı. Laik devlet, (Cenaze namazının kılınması esastır. Kılınmaması yanlıştır, kötüdür, ayıptır) diyemez; ama diyor işte. Hakkımda açılan dava böyle bir anlama geliyor. Bu bir yana; cenaze namazının kılınıp kılınmaması ölünün tasarrufunda değildir...' Üç duruşma yapıldı. Savcı, suç unsurunun oluşmadığını belirtti ve 'Toplumu ve bireyleri istediğimiz gibi biçimlendiririz tarzındaki toplumu kontrol felsefesinin taraftarlığını kabul edersek, açmazlarla boğuşacağımız önceden bilinmelidir.' diyerek beraatımızı istedi. Hakimin cevabı: 15 ay hapis! Yaklaşık üç yıldır temyizde olan dava, bir iki ay önce sonuçlandı; Yargıtay 11. Ceza Dairesi, Yazı İşleri Müdürü'ne verilen hapis cezasının para cezasına çevrilmesini isterken, bana verilen hapis cezasını onadı." Albayrak'ın öyküsü böyle. Şimdi hapis yatıyor. Kendisini tanımıyorum. Ama yazdığı dergi ve gazetelerden anladığım kadarıyla yaşama, dünyaya farklı pencerelerden bakıyoruz. Olabilir. Demokrasilerde olmaması gereken 'fikir suçu'dur. Düşünceye hapis cezasıyla karşılık verilmesidir. Atatürk yasayla korunur mu? Hayır. 1950'li yıllarda çıkarılan Atatürk'ü Koruma Kanunu'nun demokrasilerde kendine yer bulabileceğini sanmıyorum. Bu yasa bence Atatürk'ün tarihimizdeki yerine, büyüklüğüne de gölge düşürüyor.