Usame bin Ladin'in saklandığı kent olarak aniden dikkatleri üzerine çeken Pakistan'ın Abbutabad kenti, BBC muhabiri Mişel Hüseyin için aynı zamanda çok özel bir yere sahip.
Abone olUsame bin Ladin'in öldürüldüğü ev, toz içinde dar bir yoldan geçtikten sonra karşıma çıktı. Çoğu yeni yapılmış zengince konutların bulunduğu bir mahallenin kıvrılan sokaklarında yol almıştık.
Vardığımız yerden, sürülmüş bir tarla ve çevresinde yükselen birkaç ev görünüyordu.
Amerikalı komandoların operasyon düzenlediği yerin burası olduğuna şüphe yoktu. Televizyon ekiplerinin uydu antenli arabaları yanyana sıra olmuş, bin Ladin'in evinin duvarları ve heybetli yeşil kapısı önünde koca bir kalabalık birikmişti.
Evin önünde durup baktım. Acaba Usame bin Ladin'in yaşadığı yer olarak bilinmeseydi, bu evi özel kılan, diğerlerinden ayırt eden bir yanı var mıydı acaba?
Duvarlar, komşu evlerin duvarlarından biraz daha yüksekti. En üstünde, hiç davetkar durmayan iki üç çizgi tel örgü geriliydi.
Evin bahçe kısmı da çevredeki konutlara nazaran daha büyüktü. Sahibi belli ki, oturduğu arazinin hallice bir kısmını bahçeye çevirecek kadar varlıklı olmalıydı.
Kalabalığın arasında, her akşam yürüyüşe çıktıklarında bu evin önünden geçtiklerini söyleyen bir grup kadınla konuştum.
Amerika'nın en çok arananlar listesinde baş sırada yer alan adamın bu evde oturduğunu öğrenince tepkileri ne olmuştu?
''İnanamıyorum.'' dedi kadınlardan biri. ''Usame bin Ladin gibi önemli birinin, Abbutabad'da yaşayacağı hiç aklıma gelmezdi.''
Yüksek duvarlar
Peki, kale gibi duvarları olan bu evde hiç bir gariplik sezmemişler miydi?
Kalabalıktan bir adam, ''Hayır'' dedi; ''Pakistan gibi sürekli bombaların patladığı bir ülkede, birçok kişi böyle yüksek duvarların arkasında yaşıyor.''
Amerikalıların operasyonu sırasında helikopter seslerinin kilometrelerce uzaktan duyulduğunu anlattılar.
Birçoğu önce, Pakistan ordusunun gece tatbikatı diye düşünmüş. Ama etraf silah sesleriyle inlemeye başlayınca, işin ciddiyetini anlamışlar...
Vadide akşam güneşi batarken, biz de otelimize geri döndük. Yol üzerinde, çok daha farklı bir Abbutabad kurumu önünden geçtim. Çocukluğumdan beri ismini bildiğim bir okuldu burası: Burn Hall.
Babam, 1950'li yılların başında, o zamanlar Hristiyan misyonerlerin öğretmenlik yaptığı bu okula gitmişti.
Burn Hall, halen bir eğitim kurumu olarak varlığını sürdürüyor. Fakat artık Pakistan ordusu tarafından işletilen, hem erkek hem de kız öğrencilerin yetiştirildiği bir okul.
Her yıl babamla Pakistan'ın kuzeyindeki nehirlerde balık avlamaya çıktığımız gezilerde, istisnasız erzak almak için biraz mola verdiğimiz Abbutabad'dan geçer, ve bu arada babamın Burn Hall anılarını, hocalık yapan Katolik rahiplerle ilgili hikayelerini tekrar tekrar dinlerdik.
Abbutabad, ses olarak bana çocukken hep Pakistan'a yabancı bir sözcük gibi gelmiştir. Ki büyüdüğümde, bu kentin İngiliz general James Abbott'a atfen adlandırıldığını öğrenince şüphelerim doğru çıkmıştı.
General Abbott
1840'lı-50'li yıllarda bu bölgede görev yapmış olan İngiliz İmparatorluğu'nun generali James Abbott, efsanevi bir şöhrete kavuşmuş; daha sonra kendisine İngiltere'de lord ünvanı verilmişti.
Pakistan'da bağımsızlık öncesinden kalma İngilizce kökenli yer isimlerinin hemen hemen hepsinin değiştirilmiş olmasına karşın, sömürge yıllarını çağrıştıran Abbutabad olduğu gibi kalmıştı.
Günümüzde Abbutabad'da yaşayanların çok azı General Abbott hakkında fikir sahibi.
Artık bu kenti dünya haritasında sivrilten bir şahıs varsa, adı Usame bin Ladin...
Abbutabad, Pakistan'ın en itibarlı askeri akademisine ev sahipliği yapıyor. Akademiye giden yolun kenarında duran tank, ya da ülkenin nükleer gücünü gururla simgeleyen füze şeklindeki heykel, Pakistan ordusunun bu kentteki güçlü varlığının göstergelerinden bazıları.
Silah şeklindeki dev heykelin yanında, kentte olan biteni akıllarının almadığını söyleyen iki adamla karşılaşıyorum.
Bakkal dükkanı olan adamlardan biri, ''Amerikalılar bin Ladin'in gerçekten burada yaşamış olduğunu kanıtlamalı.'' diyor. Yanındaki arkadaşı, ''Cesedi gösterebilirlerdi, ama göstermiyorlar.'' diye ekliyor.
Bedel
Ama Amerika'ya duyulan bu derin şüphe, yöre halkının Usame bin Ladin'e sempatiyle baktığı anlamına gelmemeli.
Pakistan halkına genelde hakim olan görüş, 11 Eylül'den bu yana geçen yıllarda Amerika Birleşik Devletleri'yle müttefik olmanın kendilerine hem güvenlikleri hem de ekonomileri açısından çok pahalıya patladığı yönünde.
Ben bugün artık, babamın bize yaptığı gibi, çocuklarımı arabaya doldurup kuzey Pakistan'ın dağlarına ve nehirlerine doğru yola koyulamıyorum.
Umudum, bir gün benim de bunu korkmadan gerçekleştirebilmem.
O zaman Abbutabad'dan geçerken, ben de çocuklarıma hikayeler anlatacağım. Bu kentin hem dedeleri, hem de dünya tarihi açısından taşıdığı önemi dinleyecekler.