Hani 8 Haziran tarihine kadar içmeyecektiniz?
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu dün partisinin grup toplantısında iktidar olunca her yıl Ramazan ve Kurban Bayramları'nda emekliye birer maaş ikramiye vereceğini, sözünü tutmazsa istifa edeceğini söyledi.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu dün partisinin grup toplantısında
iktidar olunca her yıl Ramazan ve Kurban Bayramları'nda emekliye
birer maaş ikramiye vereceğini, sözünü tutmazsa istifa edeceğini
söyledi.
Sonra eline bir belge aldı, "Her yıl Ramazan ve Kurbanda
birer maaş ikramiye vereceğim. Ödeyemez dediler, inanmadılar. Bir
taahhütname hazırladım. Noterden" diyerek maddeleri
sıralamaya başladı:
1 - Tüm emeklilere dini bayramlarda birer maaş
verilmesi için gerekli yasal düzenlemelerin yapılmasını, 1 ay
içinde sağlanmasına,
2 - Emekliye her yıl Ramazan ve Kurban bayramında birer maaş ikramiye verilmesine,
3 - Başbakanlık görevinde bulunduğum her yıl, emeklilere yıllık 2 maaş ikramiye verilmesine,
4 - Emekliye verilen ikramiye müjdesine karşı
kara propaganda yapmak isteyenlere karşı şimdiden ilan ediyorum ki
bu sözümü tutmazsan başbakanlıktan ve genel başkanlıktan istifa
ederek siyaseti bırakacağım.
Kemal Kılıçdaroğlu'nu son zamanlarda, "Yahu Allah rızası
için bi 4 sene verin ya! Yahu sadece 4 sene verin" derken
görüyorum ekranlarda...
Ne zaman bu sözleri duysam çocukluğuma giderim.
Bizim mahallede bisikleti olan bir çocuk vardı. Bisikleti olmayan
çocuklar peşinden koşar, "N'ooolur, bi tur binip geri
vericem" diye yalvarırdı. CHP liderinin hali bana o
günleri hatırlatıyor.
Seçime sayılı günler kala level atladı!
Bu kez de mahalle aralarındaki pazarlarda mal satan esnafın don ve
sütyenle yaptığı, "Gel ablam, gel" şirinlikleriyle
meşgul... "CHP'ye gelen emekliye yılda iki maaş ikramiye.
Gel emekli gel" diye bağırıyor.
Noterden onaylattığı dört maddelik metnin ilk üç maddesine bakar
mısınız.
1- Dini bayramlarda birer maaş.
2- Kurban ve Ramazan bayramında birer maaş.
3 - Yıllık iki maaş extra!
Hepi topu vereceği iki maaş, onu da ancak 3 ayrı madde halinde
anlatabiliyor!
Daha önce çözüm sürecine yönelik 19 madde açıklamış, sonra birinci
maddeyi sayıp, "Gerisini unuttum" demişti. Bu kez
unutmamak için bir maddeyi 3 farklı cümle ile anlatarak kendisini
sağlama almış demek ki...
Bir muhalefet lideri düşünün ki ekranda bir saat boyunca ekonominin
battığından dem vuruyor. Ama hemen ardından, iktidara geldikten bir
ay sonra emekliye yılda iki maaş vereceğini söylüyor!
Bu satırlarda AK Parti'nin ekonomide başarılı olduğunun itirafı
var!
İktidara geldiğinde bu vaadini gerçekleştirmesinin tek ama tek yolu
şuan sağlam olan Merkez Bankası ve Hazine'dir. Her iki kurum da
batık durumda olsa bu sözü verebilir mi?
Hadi gerçekten iktidara geldi ve sözünü tuttu diyelim. 10 milyon
400 bin emekliye her dini bayramda ortalama 1000 TL verdi. İki
bayram üzerinden hesaplarsak eder 20 milyonun üzerinde para
ediyor.. Her yıl bütçeden çıkacak olan para 20 milyar TL'yi
geçiyor. Eski parayla 20 katrilyondan bahsediyoruz!
4 yıl iktidarda kalsa 85 katrilyon parayı emeklilere ikramiye
olarak verecek ama bu parayı nereden bulacak onu anlatmıyor. Adam
açık açık, "Merkez Bankası'nda 12 yılda biriken parayı 4
yılda dağıtır, beşinci yılda IMF'ye muhtaç ederim"
diyor.
Salondaki CHP'liler de "Yaşşaa... Bravoo... Başbakan
Kemal... Kemal gelecek dertler bitecek" diye slogan
atıyor.
Bir bütçe planlaması yapmadan böyle bir söz vermesi, başbakan
olduğunda ülkeyi nasıl yöneteceğini gösteriyor. Vakti zamanında
Çiller de aynı şekilde para bastırıp dağıtmıştı millete. Sonuçta
develüe olan para sayasinde başımıza neler geldiğini hepimiz
biliyoruz.
Kılıçdaroğlu konuşmasının bir başka yerinde, "2002 yılında
vatandaşın bankalara borcu 6.5 milyardı. Şimdi 12 yılda vatandaşın
bankalara borcu 52 kat artarak 345 milyar liraya çıktı"
diyor.
Bunu söylüyor ama bankalara borcu olanların edindikleri mallardan
bahsetmiyor! Türkiye'nin son 10 yılında halkın büyük bölümü
TOKİ'den kira öder gibi ev alabilmek için, altına son model yabancı
marka araba çekebilmek için bankalar önünde kuyruğa girdi.
Borçlanma bundan dolayı oldu demek işine gelmiyor!
Bu millet noter belgesi getirene değil, sözü senet olan lidere
inanalı yıllar oldu. Türkiye'nin artık noterlere ihtiyaç duymadan
güvenebileceği liderleri var. Bunun hala farkında değil CHP'nin
lideri. Onayı noterden değil, milletten alması gerektiğini bu kadar
hezimete rağmen öğrenememiş.
İnsanlar, "Senin istifanı izleme keyfini yaşamak için bile
bu riske girilmez. Sen geldikten sonraki ilk bayramı görmez bu
ülke. Sen dini bayramları iptal eder ikramiyeyi yine
vermezsin" diyor ama duyan kim!
"Biz iki maaş uğruna davasını, dava arkadaşını ve inancını
satacaklardan değiliz" diyen milletin 7 Haziran günü
vuracağı tokadı yemeden aklı başına gelmeyecek belli ki...
İzleyenler hatırlayacaktır.
Vizyona girdiği dönemde fırtınalar koparan "6.
His" diye bir film vardı. Filmin başrol oyuncusu,
öldüğünün farkında olmayıp, karısıyla barışmaya, toplumla iletişim
kurmaya çalışan bir psikiyatrın
hikayesini anlatıyordu. Filmin sonunda bir çocuk, "Ölü
insanlar görüyorum, öldüklerini bilmiyorlar" diyerek ona
öldüğünü anlatmaya çalışıyordu.
CHP liderinin o başrol oyuncusundan hiç bir farkı yok!
Bir genel başkan, kendi sözünün güvenirliğini ispat için noteri
şahit tutuyorsa, halk ona değil noter kağıdına itibar edecekse, o
genel başkan çoktaaan ölmüş demektir. Biri çıkıp Kemal
Kılıçdaroğlu'na siyaseten öldüğünü söylesin artık Allah aşkına!
Son sözüm Kılıçdaroğlu'nun ilkokul çocuklarına masallar tadındaki
hayali vaatlerini alkışlayan partilere... Ne bu haliniz
arkadaşlar?
Hani 8 Haziran tarihine kadar içmeyecektiniz!