Avcı, 40 yıl daha çok sol örgütlere karşı mücadele verdi şimdi yine bir sol örgüte yataklık suçundan cezaevine konuldu!
Abone ol
"Devrimci Karargah Örgütü" soruşturması kapsamında hakkında yakalama kararı çıkarılan "Haliç'te Yaşayan Simonlar" kitabının yazarı ve eski Eskişehir Emniyet Müdürü Hanefi Avcı tutuklandı.Avcı önce memur mahkumların bulunduğu Paşakapısı'na ardından da Metris Cezaevi'ne nakledildi!
Devrimci Karargah Örgütü'ne yardım ettiği gerekçesiyle Ankara'da gözaltına alınan Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, dün saat 14.00 sıralarında uçakla, İstanbul'a getirildi.
Avcı, polisler eşliğinde uçaktan indirilerek apronda bekleyen ekip aracıyla Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesi'ne götürüldü.
Adliyedeki savcılık sorgusunda susma hakkını kullanan Avcı, saat 18.30 sıralarında nöbetçi mahkemeye sevk edildi.
Savcılıkta susma hakkını kullanan Hanefi Avcı, İstanbul Nöbetçi 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde hakim karşısında ifade verdi.
Avcı, çıkarıldığı mahkemece "terör örgütüne yardım" suçlamasıyla tutuklandı.
AVCI METRİS CEZAEVİ'NDE!
Mahkemenin verdiği tutuklama kararının ardından, Çevik Kuvvet ekipleri
TUTUKLAMA KARARINI MESAJLA DUYURDU |
CNN TÜRK Televizyonu'nda canlı yayına bağlanan Gazeteci Nedim Şener, Avcı'nın tutuklama kararının açıklanmasının ardından kendisine Hanefi Avcı'dan SMS mesajları geldiğini iddia etti. Şener Avcı'nın bir mesajında "Tutuklama kararı çıktı, haklılığımız anlaşıldı." dediğini belirtti. Avcı’nın mesajlarda şu sözlere yer verdiği iddia edildi. "Evimde bulunan silah ruhsatlıdır. Hakime avukat nezaretinde ifade verdim. Tutuklama kararı çıktı, haklılığımız anlaşıldı." |
eşliğinde yoğun güvenlik önlemleri altında Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesinden sivil plakalı bir araçla çıkarılan Avcı, Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü görevlilerince Paşakapısı Cezaevi'ne götürüldü.
Hanefi Avcı'yı görüntülemek isteyen çok sayıda basın mensubu dolayısıyla adliye çıkışında yoğunluk yaşandı.
Hanefi Avcı'nın ayrıca tutuklama kararı çıktıktan sonra bazı kişilere "Haklılığımız anlaşıldı, tutuklama çıktı" şeklinde mesaj attığı öğrenildi.
KARARI GAZETECİLERE AVCI VERDİ
Gözaltına alınmadan önce konuşan Avcı, " Ben örgüt üyesi değilim. Bana bunu yapanlar örgüt üyesidir. Yasadışı telefon dinlemelerinde suçüstü yakalandılar. Kanunsuz dinlemeleri teşhir oldu. Kılıf bulmaz için bunu yapıyorlar" dedi.
ESKİŞEHİR'DEKİ EVİNDE ARAMA
Bu arada, Hanefi Avcı'nın İl Emniyet Müdürü olduğu dönemde kaldığı Eskişehir Polisevi'nin içindeki konutta ve Eskişehir Emniyet Müdürlüğü'nde henüz boşaltmadığı makam odasında da arama yapıldı. Arama yaklaşık 4 saat sürdü.
Eskişehir Cumhuriyet Başsavcısı Ekrem Aydıner de arama yapılan yerlerde incelemelerde bulundu.
EVİNDEN KALAŞNİKOF SİLAH ÇIKTI
Aramalar sırasında Avcı'nın bir yıldır ikamet ettiği Polisevi'nin bahçesindeki tek katlı konutta bir adet kalaşnikof silah ile bu silaha ait mermi bulundu.
Bulunan kalaşnikof silah ile bu silaha ait mermi ve diğer belgeler, özel oluşturulan polis ekiplerince bir koliye konarak İstanbul'a gönderildi.
-İŞTE AVCI'YI CEZAEVİNE GÖTÜREN SÜREÇ
- PAŞAKAPISI CEZAEVİ NASIL BİR YER?
DİĞER TÜM GELİŞMELER HABERİN
DEVAMINDA...
[PAGE]
Hanefi Avcı'yı gözaltı sürecine götüren iddialar, Haliç'te Yaşayan Simonlar adlı kitabı piyasaya çıktıktan sonra gündeme geldi.
Avcı'nın, bugün Devrimci Karargah örgütü yöneticisi olarak adı geçen Necdet Kılıç’ı yıllar önce sorguladığı bilinirken, bugün de Kılıç ile iletişim içinde olduğu iddia edildi.
BOSTANCI BASKINI
Türkiye, Devrimci Karargah adını ilk kez 27 Nisan 2009'da Bostancı baskınıyla duydu. Daha önce 1. Ordu Komutanlığı bahçesine havan topu saldırısı düzenleyen örgüt, Bostancı’da lideri Orhan Yılmazkaya'yı kaybetti.
Saatler süren çatışmada bir komiser şehit olurken, olay yerinden geçen 16 yaşındaki bir genç de seken kurşunlar nedeniyle öldü.
OPERASYON DERİNLEŞTİ
Basın sonrasında soruşturma derinleştirildi. Devrimci Karargah’ın birçok farklı terör örgütünden ayrılanları tek çatı altında toplamaya çalıştığı belirlendi. İddialara göre polis örgütün bazı yöneticileri ile Sosyalist Demokrasi Partisi yöntecileri arasında bağlantı tesbit etti. Ve örgütün üst düzey yöneticisi olduğu savunulan Necdet Kılıç ismine ulaşıldı.
ÖRGÜT – EMNİYET İLİŞKİSİ
Mahkeme kararıyla Kılıç teknik takibe alınırken, aynı tarihlerde polise
ÖNCE PAŞAKAPI ARDINDAN METRİS |
Osmanlı padişahı 3. Selim tarafından 1799 yılında av köşkü olarak yaptırılan, 1918-1923 yılları arasında rahibe okulu, 1928’den bu yana ‘Paşakapısı’ adıyla cezaevi olarak kullanılıyordu. 2003 yılında buradaki 600 erkek mahkum başka yerlere nakledildi ve tadilata alınan Bakırköy Cezaevi’ndeki kadın mahkumlar buraya getirildi. Paşakapısı'nda tutulacağı düşünülen Avcı, gece geç saatlerinde Metris Cezaevi'ne nakledildi. |
gönderilen bir ihbar mektubunda da örgütün emniyet içine bağlantıları olduğuna dikkat cekildi.
Necdet Kılıç adına kayıtlı telefonlardan birini kullanan K.K adlı kadının, bu telefondan sık sık Hanefi Avcı ile görüştüğü de bu dönemde ortaya çıktı. Avcı ile K.K'nın yasak aşk yaşadığı da iddialar arasındaydı.
Devrimci Karargah örgütünün şantaj için bu ilişkiyi kullanabileceği ihtimali gözleri Avcı'ya çevirdi. Hanefi Avcı’nın örgütün polis içindeki bağlantısı olduğu iddiası gündeme geldi.
NECDET KILIÇ-HANEFİ AVCI
İki ismin yolları, Hanefi Avcı’nın Mersin'de Necdet Kılıç'ı işkenceyle sorgulamasıyla kesişti. Avcı daha sonra Kılıç’tan özür dilerken, ikili bir dergi için birlikte fotoğraf çektirdi.
Bu ilişki 2010 yılına kadar taşındı ve Kılıç, Eskişehir'de Avcı’yı sziyaret etti hatta polisevinde konakladı.
Bu gelişmeleri, savcılığın Hanefi Avcı’yı ifade vermeye çağırmasıyla devam eerken, ‘örgütle bağım yok diyen’ Avcı iddiaları reddetti.
Avcı hakkında bugün yakalama kararı çıktı, savcıya ifade vermeyi reddeti, çıkarıldığı mahkemece 'terör örgütüne yardım'dan tutuklandı.
AVCI: "HERŞEYİ 30 EYLÜL'DE AÇIKLAYACAĞIM"
Öte yandan, Hanefi Avcı 25 Eylül'de imza günü için gittiği İzmir'de ilginç açıklamalarda bulunmuştu.
Avcı, hem askeri hem de sivil savcıya ifade vereceğini, tüm gerçekleri, 30 Eylü'de basın açıklamasıyla anlatacağını dile getirmiş ve ikinci bir kitap yazacağını da okuyucularına müjdelemişti.
Hanefi Avcı, Edirne'de görev yaparken ilişki yaşadığı ileri sürülen öğretmen K.K.'yle ilgili açıklama yapmak istememiş ve Devrimci Karargah Örgütü'ne yardım ettiği gibi iddialarıyla ilgili de konuşmamıştı.
Avcı, "Şu an izindeyim. Pazartesi günü Ankara'da olacağım. 29'unda savcıya ifade vereceğim. Genelkurmay Askeri Savcılığı ilgili de tebligat yapılmış. Askeri savcıya da ifade vereceğim. Daha sonra tüm bildiklerimi, gerçekleri, herşeyi 30 Eylül'de basın açıklamasıyla anlatacağım" demişti.
"BU BİR CEMAAT OPERASYONUDUR!"...
HANEFİ AVCI'NIN GÖZALTINA ALINMADAN ÖNCE BASINA VERDİĞİ YAZILI AÇIKLAMANIN AYRINTILARI DİĞER SAYFADA...
[PAGE]
Hanefi Avcı, gözaltına alınmadan önce basına yazılı bir açıklama geçti ve kendini bu satırlarla savundu:
KİTAPTAN SONRA NE OLDU?
Kitap ile ilgili olarak hakkımda 8 ayrı soruşturma yapılıyor ( 6 sı kitap içeriğini suç kabul eden, ikisi izinsiz basına açıklama yapma soruşturması.) Yapılan soruşturma içerikleri ile ilgili olarak şahsıma yöneltilen sorular...
1- ‘Adli yargı mercilerine ve görevli bazı yargı mensuplarına haksız olarak suç isnadında bulunduğunuz, adil yargılamayı ve yargı görevi yapanları etkilemeye çalıştığınız, kamuoyu nezdinde Yargı Mensuplarını küçük düşürdüğünüz ‘
2- ‘Başbakanı, İçişleri Bakanını, Emniyet Genel Müdürünü, Emniyet Teşkilatının bazı birimlerini ve mensuplarını, Türk Silahlı Kuvvetlerini, Jandarma Teşkilatını suç işlemek ve görevlerini kötüye kullanmak/ihmal etmekle itham ettiğiniz, polislik mesleğinin onur ve saygınlığını zedelediğiniz, amir yada üstlerinizin eylem ve işlemlerini haksız ve mesnetsiz olarak eleştirdiğiniz, meslektaşlarınız hakkında eleştiri sınırlarını aşarak onurlarını kırdığınız ve devletin askeri ve emniyet teşkilatını alenen aşağıladığınız’
3- ‘Bu suretle, (Çok Gizli) gizlilik dereceli yönetmelikle belirlenen Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı’nın idari işleyiş ve teamülleri ifşa ettiğiniz, mevzuata aykırı olarak muhbirlerle temasınızı devam ettirdiğiniz, istihbarat faaliyetleri ile ilgili örtülü ödenek harcamalarını ve gizli kalması gereken bilgileri ifşa ettiğiniz, göreviniz gereği muttali olduğunuz ve gizli kalması gereken isim, bilgi, ve belgeleri deşifre ettiğiniz, mesai arkadaşlarınızın kimlik bilgilerini açıklayarak can güvenliklerini riske attığınız, devletin güvenliği veya iç dış siyasal yararları bakımından gizli kalması gereken bilgileri açıkladığınız,
4- ‘ Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Hükümetini, devletin kurum ve organlarını aşağıladığınız, insanlarımızı küçümsediğiniz, üstlerinizi ve devletin yöneticilerinin eylem ve işlemlerini çarpıtarak eleştirdiğiniz, buna karşılık terör örgütü ve mensuplarını övdüğünüz,’
5- ‘ bu suretle, adli yargı mercilerine ve görevli bazı yargı mensuplarına haksız olarak suç isnadında bulunduğunuz, adli yargılama ve yargı görevi yapanları etkilemeye çalıştığınız, kamuoyu nezdinde yargı Mensuplarını küçük düşürdüğünüz.
6- ‘ Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı ile İstanbul Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürlüğü personelinin telkominikasyon yolu ile iletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması konularında mevzuata aykırı hareket ederek keyfi davrandıkları,
7- ‘ İzin almaksızın 26 Agustos 2010 günü saat 11.15’te NTV televizyon kanalında Mirgün CABAS ve Ruşen ÇAKIR’ın sunduğu ‘’ Yazı İşleri – özel’’ programına katıldığınız, yetkiniz olmadığı halde görevinizle ilgili konularda açıklamalarda bulunduğunuz, bilgi ve demeç verdiğiniz’
8- ‘Taraf Gazetesi Muhabiri Mehmet Baransu’ya 30 Ağustos 2010 günü saat 09.30 da ilgili yetkili olmadığım halde görevimle ilgili konuda açıklama yaparak demeç verdiğim ve bu demecimde Emniyet Teşkilatını aşağıladığım, mesleğin onur ve saygınlığını zedelediğim iddiası ile savunmam istenmektedir.’ Görüldüğü üzere benim şikayetlerim, iddialarım değil hala ben soruşturulmaktayım.
Bazı basın organlarının kitapla ilgili yapılan haberleri görmezden geldiği hatta hazırlanmış haberleri geri çektiği, bazı yazarlarına rica ederek yazmamalarını istedikleri, bazı programların planlanmasına rağmen yayından kaldırdıklarının sebeplerini soruşturulduğunda tahmin edildiği gibi öyle idarenin baskısı, vergi cezası vs değil patronlarının her an bazı davaların numaralı sanığı yapılıp hukuk adına hukuksuzluğa muhatap olma kaygusu olduğu, insanlara numarayı da cemaatin adliye ve polis içerisindeki unusurlarının verdiğini bilmelerinden kaynaklandığını öğrendim.
BASIN, CEMAATİN GÜCÜNÜN FARKINA VARDI! AYRINTILAR DİĞER SAYFADA...
[PAGE]
Bazı basın organları bu ülkede üç kuvvet var diye yazdılarher halde cemaatin bu gücünün farkına vardılar kanaatindeyim.
Kanunsuz dinlememeler konusunda yazılı müracaatlarıma rağmen denetim yapılmadı, soruşturma açılmadı ancak kitabım yayınlanınca adalet müfettişlerinin yaptığı kısa araştırmada 9 ay sonunda da olsa iddialarıma uygun olarak hukuka aykırı olarak İMEİ numarası üzerinde yapılan dinleme ile ilgili olarak İstanbul İstihbarat Şubesince İstanbul özel yetkili mahkeme hakiminden alınma 2009/1860 sayılı kararla dinleme yaptıkları tesbit edilmiştir.
Benim iddiam yalnız benim veya bir iki değil binlerce telefon bu veya benzeri şekilde kanunsuz şekilde dinlendiğidir. Kitabımda bu şekilde dinlenen örnek numara ve isimleri de verdim.
Bu şekilde suçları sabitlenen cemaat yapısı suçlarını öretmek yapılan dinlemeleri sanki hukuka uygun yapılıyormuş gibi göstermek için arayışa girmiş ve Son yapılan tahkikatta devrimci karargah örgütü ile olayla irtibatlandırmaya çalışmaktadırlar.
Bu suretle hukuksuz yaptıkları dinlemeleri sanki kanuni bir sebep varmış gibi göstererek gizlemeye çalışmaktadırlar, hukuk adına hukuksuzluk, adalet adına adaletsizlik, polis ve savcı tarafından suçluları saklamaya davacı ve tanıkları mahkum etmeye yönelik bir davranıştır.
Bu mantıkla herkes, her davayla ilişkilendirilebilir, bu mantık davacıyı sanık, beyazı siyah, minareyi kuyu yapmaktan daha garip, daha anormaldir.
Kanunsuzlukları gizlemek, sanıkları saklamak adına yapılan bu işlemden dolayı olayın c. Savcısı Kadir ALTINIŞIK’ı ve yaptığı işlemleri yazılı olarak adalet bakanlığına, HSYK'na, İstanbul Baş savcılığına şikayet ettim, şimdide sözlü olarak şikayetimi tekrarlıyorum, benim bu davayla hiçbir alakam yoktur, benimle ilgili hiçbir delil emare yoktur, sadece kitap dan dolayı ve asıl sanıkları gizlemek için bu davayla ilişkilendirilmek isteniyorum, tarafsız her kim incelerse incelesin bu davayla alakamın olmadığı alenen görülecektir.
Bu örgütle alakalı olarak yakalanan Necdet Kılıç 12 Eylül öncesi örgüt mensubu olup mersinde görev yaparken tanıdığım hatta yakaladığım ama şimdi demokrat hiçbir illegal faaliyeti olmadığını bildiğim arkadaşımdır. Yakalanmasından birkaç gün önce takip edildiğini söyledi git savcılığa dilekçe ver dedim.
Benin hiçbir kimse ile suç içerecek, davranışım, konuşmam, ilişkim olamaz, Kitabı yazarken söyledim, bana her şeyi yapmayı deneyeceklerdir … ama bu kadarını da beklemiyordum hiç olmaz ise alakam, olan bir konu ile ilişkilendirilmem lazımdı, bu kadar alakasız tam zıddı olduğum bir olayla ilişkilendirilmek istenmem işin ne kadar çığrından çıktığını, cemaatin neler yapabildiğini göstermektedir.
20 Eylül günü Adliye içerisindeki cemaate yakın savcı hakimlerle ilgili araştırma için görevlendirilen bir adalet bakanlığı yetkilisi hakim ile görüştüm ifade verdim, ona yakında karargah evleri veya devrimci karargah … diye tahkikata başlayacaklar hatta Necdet Kılıç’ıda gözaltına alacaklar dedim .. söylediklerimi emin misiz diyerek masasının üzerine kayıt etti şuan orada kayıtlıdır Nerden biliyorum; emniyetteki cemaatçi yapı kendilerine yakın bazı basın mensuplarını çağırıp operasyonu ne yapacaklarını, içeriğini vs her şeyi anlatıp … onları yönlendirdiler istedikleri doğrultuda yazmaları konusunda bilgiler verdiler …. Gerçeği saklamak için taraftarı ve etkiledikleri tüm basını yalan ve yanlış bilgilerle yönlendirerek kamuoyunu yanlış yönlendirmek ve suçlarının gizlenmesini sağlamaya çalışıyorlar.
Cemaat nedir her taşın altında cemaat arama .. diyorlar taşın altında değil artık her taşın üstündeler … İnternet siteleri, basın organları, polisleri, savcıları ile iki günde kırk yıldır devlet güvenliği diye sol gruplara karşı görev yapmış, sol örgütlere karşı yaptığım görevler nedeniyle eleştirilen beni bir günde solcu devrimci karargah örgütü ile ilişkili yaptılar, bu gruptan haklarında işlem yapılan Necdet Kılıç haricinde kimseyi tanımam o da benden dolayı bu örgüte dahil edilmiştir.
Kanunsuz dinleme yapanlar bunu insanlara şantaj malzemesi olarak kullananlar …. Denetlenmeyip, hesap sorulmayınca bu defa o kadar cesaret buldular ki hukuksuz dinlemelerini haklı göstermek adına Necdet kılıç ı bu örgüte monte ettiler onun üzerinde banan saldırmaya başladılar.
Tüm haberler cemaat siteleri ve onların paralelindeki basın organlarından … söyleniyor, … deniyor diye uydurma iddialarla yalan sahte bilgilerle kamu oyunu yönlendirmeye başladılar. Elerlinde olan hiçbir delil hiçbir suç değil normal kabul edilmeyecek bir konuşmam yoktur zaten kelime olsa hepsini basına servis ederler. Hiçbir kişi ile bir tek suç içerecek değil etik olarak makul gözükmeyecek bir davranışım yoktur olamaz, bir tek kelimelik dahi görevimi suistimal ettiğime dair konuşmamı bulamazlar … benim alnım açık .. veremeyeceğim hiçbir hesabım yoktur tabii adalete. Adalet gibi gözüken cemaatte değil.
Ellerinde kullanabilecekleri bir şey olsa her şeyi servis edeceklerdir, Benim kullandığım telefonlarımı bilerek dinlemeye kalktılar ben şikayet edince yanlış olmuş aşk konuşması imiş deyip çıkmışlar bunun hepsi yalan, dinleme kararı 07.11.2009 da aldılar, ben dinlemeyi tahmini 14 kasım 2009 tarihinde öğrendim, bu günden sonra bir iki ay belki bir araştırma yapılır suçüstü yakalarmıyız diyerek kasıtlı olarak onların umdukları doğrultuda telefonu kullanmaya devam ettim, baktım ki hiç kimse bir şey yapmıyor o zaman kapattım, onların baktık gönül ilişkisi 15 gün sonra kapattık dedikleri kocaman yalan benim şikayetlerimden haber alınca kapattılar, zaten o zaman kadar da gördükleri mesaj vs benim … bilerek kurguladığım şeylerdi.
BU KUYRUKLU YALANDIR! AYRINTILAR DİĞER SAYFADA...
[PAGE]
Belli cemaat medyasının verdiği bilgilere göre Benim telefonum Necdet Kılıçın evinin orda sinyal verdiği için dinlemişler diyorlar … bu kuyruklu yalandır.
1-Necdet’in evi istiklal caddesinde Galatasaray lisesi yanındadır orada binlerce insan gelip geçer görüşür, … on binlerce telefon burada görülür, böyle bir şeyi ayıklayamazlar.
2-Ben o telefonu Edirne de yine cemaate yakın o telefonu ve arkadaşım Necdet’i bilen personelden aldıklarına eminim … ayrıca dinleme kararı aldıkları tarihlerde gazetecilere Hanefi AVCI’nın toplum içerisinde prestijini sarsacağız diye anlatmaları niye …
3- Telefon bir evde sinyal veriyor diye tesbit yapmak mümkün değildir, bu yalandır, sadece baz istasyonun bulunduğu yere göre en azında 100 veya 200 metre yarı çapında bir bölgede olduğu tahmin edilebilir.
Madem öyle iki telefon Necdetin evinin orda sinyal veriyor da diğer telefonu da niye dinlemeye almadılar.
1. Madem öyle sadece aynı yerde sinyal verdi diye telefon dinliyorlarsa o bölge en yoğun buluşma hareketin olduğu yer olduğundan veya benzeri yerlerde milyonlarca tel dinlemeleri lazım ..
2. Neden bu telefonun numarası üzerinde dinleme kararı almadılar, normali bu telefon numarasını yazmaları gerekirdi, IMEI numarasından dinlemeye aldılar,
3. Ayrıca bir bölgede sinyal verdi diye telefon dinlenebilirmi, bir araya gelen telefonlar var şüphelendin bir araya geldi demek dinleme için yeterlimi.
4. Öyle sahibini araştırmadan her sinyal veren telefon dinleniyor mu, Niye telefonun sahibini araştırmadılar.
Ne söylerlerse söylesinler bunlar inandırıcı değildir. Peki diğer binlerce telefonu niye hukuksuz dinlemişlerdir. Kanunda denetleneceği belirtilmesine rağmen neden hala bu sistemler denetlenmemektedir.
Tabii ki onlar haklılar resmi şikayete rağmen 10 aydır denetlenmez, incelenmez her şeyi yapmalarını fırsat verilirse, herkesi kanunsuz dinlemelerine meydan verilirse neden kendilerin açığını bulan onların ipliğini pazara çıkara birini boş bıraksınlar ki bu ülkede hukuk kanun vs uygulanmıyorsa haklı şahsıda haksızca içeri almaya çalışmasınlar ki..
Şimdi devrimci karargah davası ile ilgili olarak beni mevcutlu olarak İstanbul özel yetkili mahkemenin savcısı .. Kadir Altınışık’ın istediği bilgisini hem de Pazar günü aldım, o anda İzmir de idim ve uçağım kalkmak üzere idi, pazartesi ancak gelebilirim dedim. Daha önce Emniyet Genel Müdürlüğüne yapılan resmi tebligat üzerine Dün kitabımda ve basına intikal eden konular dolayısı ile genelkurmay askeri savcılığına tanık olarak ifade verdim. Yarında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığında ifade vereceğim.
Benim İstanbul da yürütülen soruşturma ile hiçbir alakam yoktur, bu konuda hiçbir delil, hiçbir vaka, bağ olmamasına rağmen, yazdığım kitap dan dolayı bu olayla ilişkilendirilmeye çalışılıyorum.
Ben cemaatin internet sitesi, basını, polisi savcısı … onların etkilediği çevrelerle üzerime geldiğini biliyorum bile bile buna da boyun eğmem ben bu ülkenin kanunlarına uyarım, daha önce Ankara Özel yetkili Savcılarına, sonra Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına ifade verdim yarında yine Akara cumhuriyet Başsavcılığına daha önceden yapılan tebligat gereği gidip ifade vereceğim ama cemaatin istekleri doğrultusunda yapılan işlemlere de boyun eğmem … bunu hukuki işlem … adli işlem vs gösterilmesi yalanına da uymam.
Bundan dolayı bu karar boyun eğemeyeceğim. Hem bu işlemeleri cemaat bana yapıyor bileceğim hem de aman bana bir şey yapmasınlar diye boyun eğeceğim bunu yapmam bedeli ne olursa olsun.
Cemaatin yaptığını bile bile devleti ve hukuk koruma makamında olmasına, yapılanlara muhalefet edip ses çıkarma makamında olmasına rağmen ses çıkarmayanları … sorumluluklarına sahip çıkmaya davet ediyorum. Ben cemaatin hukuku kullanmasına uymayacağım …… Zorla götürürüler ama asla kendi gönlümle gitmeyeceğim, cemaatin plan ve programı doğrultusun da hareket eden hiçbir kimse ve makamın önünde eğilmem, bu devletin yasalarına göre davrandığına inanmadığım adalet makamının hiçbir sorusuna da cevap vermem. Hiç kimseye onurumu çiğnetmem.
Başında şikayetçi olduğum, kanunsuz dinleme ve izlememelerin sorumlusu kişilerin olduğu İstanbul istihbarat şubesinin hazırladığı ve zorla benimle ilişkilendirilmek istenen tahkikat senaryodur, cemaatle alakası olmayan kim incelerse incelesin böyle bir olayla şahsımı ilişkilendirmek mümkün değildir. Bu bir cemaat operasyonudur.
Arz ederim