Haluk Bayraktar'a 'çavuş esas duruşa geç' şoku canlı yayında ilk kez anlattı tutuklamak istediler
Baykar Teknoloji Genel Müdürü Haluk Bayraktar, TB2 İHA'nın ilk test uçuşunda tutuklanmak istendiğini açıkladı. Bayraktar, 2009 yılında yaşanan olayı Habertürk canlı yayınında anlattı, ekran başındakiler şaşkınlığını gizleyemedi.
Baykar Teknoloji Genel Müdürü Haluk Bayraktar, hiçbir devlet desteği almadıkları gibi türlü engellemeler ve ince oyunlarla karşılaştıklarını anlattı.
Baykar Teknoloji Genel Müdürü Haluk Bayraktar, Habertürk TV'de Açık ve Net programında Kübra Par ve Güntay Şimşek'in sorularını yanıtladı.
Bayraktar TB2'nin nasıl doğduğunu anlatan Bayraktar, sözlerine şöyle devam etti:
"Bayraktar TB2 ilk uçuşunu kaçak yaptı"
"2009 yılında bu uçağı geliştirdiğimizde uçuracağız. Pist bulamıyoruz. Kastamonu'ya gidiyoruz pist bozuk, Çorlu öyle. Keşan'ı bulduk. Projeye engel olmak isteyen bürokrasi uçuşa izin vermiyor. Kendi imkanlarla uçak yaptın uçuramıyorsun. 6 ay bekledik. Ankara'da izin verilmedi. 1. Ordu Komutanımız Ergun Saygun bizzat emir verdi 'uçurun' dedi. Bugün dünyanın en meşhur hava aracı Keşan'da ilk uçuşunu yaptı.
2009 yılının Haziran'ında kaçak şekilde Keşan'da uçurduk. Babam ilk uçururken jandarma gelmişti Garipçe'ye. Aynı yıl hiçbir banka teminat mektubu vermiyor. Kale Grubu'yla ortak olduk. Kale Grubu tecrübesi olan değerli grup. Kale-Baykar olduk o zaman. 2009 yılının Ekim ayında girdik. Babamın aortu patladı. Sıkıntılardan dolayı. Ağustos'tan 2 ay sonra Sinop'a davet ettiler. Ben o zaman Haluk Bayraktar olarak kısa dönem İzmir'de askerlik yapıyordum.
Selçuk Bayraktar ekiple birlikte Sinop'a gitti. Uçağı uçururken, uçaklardan bir tanesi bürokratik baskının devamı gereği, baskı yapıyor. Kriterlere göre 55'inci dakikada 17 bin fitte. 'Daha da çık' deniyor. Uçak kaza kırım geçiriyor. Ekibin moralleri çok bozuk. Gözlemci heyeti var. Askerlikten izin alıp Sinop'a gittim. İkinci uçakta bir uçuş yaptık. Belli süre var, iki uçak hakkı veriyor size. Belli sürede o kriterleri göstereceksiniz. Bir uçuş yaptık 19 bin fite çıktık. Cuma günü 10 saat uçmamız gerekiyor.
"'Çavuş esas duruşa geç' dedi bana"
3 Ekim Cuma günü. 3 gün boyunca firmanın genel müdürü vasfıyla oradayım. Son uçuş yapılıyor. Öğlen 2'de kalktı uçak. Bütün herşeyi gösterdik. Uçak gece 10'da geldi indi. Tutanak tutulacak. O heyette gözlemci, üyesi olmayın dışarıdan gelen asker üniformalı bir kişi 'Ben bu uçağın otomatik indiğine inanmıyorum' dedi. Tutanağı yazılmayacak dedi. O noktada ben bunları açıklamaya çalışırken, bir anda 'çavuş' diye seslendi bana. 3 gündür firmanın genel müdürü vasfıyla oradayım. 'Çavuş esas duruşa geç' dedi bana.
"İhaleyi kaybedenle 1 yıl önceden sözleşme imzalandı"
O asker kılıklı maalesef kişi benim esas duruşa geçmemi istedi. Peşimden 'şerefsiz' diye bağırdı. Ben de cevabını verdim. Beni tutuklatmak için Ankara'yı savcılığı aradılar. Karşılaştığınız duruma bakın. Ortalık karıştı. Savcılık arandı, tutuklanmam için. Allah'tan savcı 'Herkesin ifadesini alın ve tutuklamayın' dedi. Bunu bize yapan kişi heyette değil. Buraya maalesef eklenmiş.
Biz onlara maşa kılıklı paşa derdik. Bu kişi bu olaydan 3 ay sonra askeriyeden istifa edip, o rakip firmaya girdi.
Biz o demoda başarılı olmuşuz ve tutanağa yazmadılar, Bir uçak gece vakti gelip, iniyor, otomatik indiği yazılmadı o tutanağa. Sonra diğer firma kriterleri sağlayamadı. Ocak 2010 tarihinde Savunma Sanayi Başkanlığı İcra Kurulu toplandı, 12 adet uçak üretmemiz istendi. İhaleyi kaybeden firmaya proje açıyoruz, onların da 6 tane uçak yapmasını istiyoruz. Bir gecede yeni projeyi kaybeden firmaya verdiler. Normalde rekabete açık ihalenin bir kazananı olur. Bize o işin yarısı verildi. İhaleyi kaybedenle sözleşme bizden 1 yıl önce imzalandı.
Hiç kimse yüzünüze gülerek sizi engelliyorum demiyor, ben bu işin destekçisiyim diye engelliyor.