Halkımız Uğur Dündar'ı seviyor!
Habertürk yazarı Özay Şendir haklı bence; tartışmanın
tek galibi var o da Uğur Dündar. Gerisi laf!
Kusursuz bir maç yönetti bana göre...
Üslup konusunda önceden tarafları uyardı...
Yanlış yapanın gözünün yaşına bakmayacağını söyledi...
Ve ilk düdüğü çaldı!
Maç boyunca her şey Uğur Dündar'ın istediği gibi gitti. Bir ara Mir
Dengir Fırat "mün.." diyecek gibi oldu, Uğur Abi'den anında
müdahale...
Kılıçdaroğlu da öyle... Topu saha dışında sektirir gibi olunca
uyarı gecikmedi:
-Lütfen sahaya...
Ben size bir şey söyleyeyim mi; Yılmaz Özdil'in "bidon
kafa" diyerek aşağıladığı halkımız Uğur Abi'yi seviyor. Reyting
sonuçlarından da bu açık bir şekilde anlaşılıyor. Dikkat ederseniz
Uğur Abi, totalde rakiplerinin çok çok önünde... Eh,
halkın sevdiği, halkın güvendiği bir gazeteciye siyasetçi güven mez
mi?
Uğur Abi, bu halka bulgur, nohut ve kömür dağıtmış olabilir
mi acaba?!
Gelelim maçın oyuncularına... Mir Mehmet Dengir Fırat
ve Kemal Kılıçdaroğlu'na... Bu konuda da Sabah'tan Emre Aköz haklı
çıktı; her iki politikacı da konuştu konuştu konuştu. Sonuçta hiç
kimse yenik ayrılmadı sahadan. Her ikisi de "galip" geldi kendine
göre.. Trübündeki taraftarlar da takımını destekledi 1 saat 35
dakika boyunca...
"Sen onu bunu bırak da, kendi görüşünü söyle"
dediğinizi duyar gibiyim. Şöyle söyleyeyim; hayali irhacaat
konusunda Fırat'ı sıkıntılı buldum. Ama uyuşturucu
kaçakçılığı konusunda kendinden emin olan Fırat, rakibini sıkıntıya
soktu.
Bir de şunu söyleyebilirim, bu tür tartışmalar hep
olsa keşke. Kılıçdaroğlu gibi 5-10 politikacı daha olsa keşke... Ne
olur biliyor musunuz o zaman; kazanan Taraf hep Türkiye
olacak!
Kazım Kanat ve Ferdi Yücedağ
İki kayıp daha...
Kazım Kanat ve Ferdi Yücedağ... Meydan'daydık, hem Yücedağ hem de
Kanat'la aynı çatı altındaydık 1991 yılında.. Kazım Abi bildiğiniz
gibi, şen şakrak bir insandı.
Ferdi Yücedağ'la daha çok mesaimiz oldu. Nahçıvan'a savaşa
gidip gelmiştim. Yazı dizisi hazırlamıştım, sayfamı Ferdi Bey
yapıyordu. Magazuinciydi evet, ama önününe konulan her işi
en güzel şekilde yapan adam gibi bir gazeteciydi.
Koptuk sonra, görüşemez olduk! İki ay kadar önce Behiç
Kılıç aradı, Ferdi Yücedağ'ın sıkıntılı olduğunu
anlattı:
-İşi yok, paraya ihtiyacı da yok. Yazmak
istiyor.
Telefonunu aldım, aradım İnternethaber'de yazmasını
istedim. Dünyaları verdim kendisine sanki. Nasıl mutlu
oldu, nasıl teşekkür ediyor. Yaz tatilindeydi, dönüşünde yazmaya
başlayacaktı. O tatili hiç bitmedi Allah rahmet eylesin.
Hürriyet muhabiri Fatma Aksu aradı dün;
endişeliydi:
-Ferdi Bey, çok sayıda çocuk okutuyordu onlar ne
olacak?
Bu yönünü bilmiyordum doğrusu.
Hiçbir rahatsızlığı yoktu Ferdi Bey'in; gece sinirleniyor, üst
kattaki gürültüyle birlikte yukarıya çıkıyor ve dönemiyor. Kalp
krizi mi, yoksa farklı bir şey mi bugün belli olacak!
Bir yıl önce Şakir Süter'i kaybettik.
Kemal Çapraz'ı trafiğe verdik geçenlerde.
Kazım Abi klima kurbanı. Ferdi
Bey ise öfkesinin... Allah gani gani rahmet eylesin.
Yalçın Doğan geri zekalı mı?!
Değil! Usta bir
gazetecidir Yalçın Doğan! Aklından, zekasından en ufak bir şüphem
yok...
Peki nedir bu başlık?
Yalçın Doğan'ın 20 Eylül 2008 tarihli, "Eleştiri böyle olur, dudak
uçuklatır" yazısından esinlendim... Avusturya'da bir gazeteci, bir
parti başkanına "geri zekalı" demiş, önce mahkum olmuş, sonra da
AİHM'de aklanmış.
Yalçın Doğan, "geri zekalı" gazetecinin yaptığını eleştiri olarak
gözümüze gözümüze sokuyor!
Ne yani, şimdi biri Yalçın Doğan'a "geri zekalı" dese, yazısını
eleştirse bu eleştiri mi olacak?