Halkı isyana çağırmak ihanettir!
CHP’liler bu tür kötü manevralarla çuvallayacaklarına,darbelerden, halk isyanlarından medet umacaklarına, 4 ay sonra sandıktan çıkmanın yollarını arasalar daha iyi olacak…
Seçimler yaklaştıkça CHP’lilerin hem kendi içinde hem de dışarıda tutarsız politik söz ve eylem içine girdiklerini hayretle değil, ibretle izliyoruz…
Şöyle bir bakacak olursak;
CHP’liler AK Parti’nin halktan aldığı desteği yok etmek için
önce “laiklik elden gidiyor” dediler.
Ülkede sözde rejim bunalımı görüntüsü vermek için
Cumhuriyet Mitingleri düzenlediler.
Baktılar bu işe yaramıyor, Ergenekon adı verilen ve gizli olduğu iddia edilen yapının avukatlığına soyundular. Avukat beceriksiz çıkınca yerine daha halka yakın birini getirme gereği duydular.Eskiyi azledip yerine yenisini koymaları zor olmadı,öyle basit ve öyle ince entrika ile yaptılar ki kendileri bile şaşıp kaldılar.
Yeni avukat kurnaz çıktı. Eski avukatın ekibiyle çalışmak istemedi. İdari değişikliğe gidildi. DP’nin başına getirilmek istenen isimler başta olmak üzere sağdan ve soldan hatta hatırı sayılır hocalara kadar siyasi düşüncelerine bakılmaksızın içeriye alındı.
Kırk yıllık laiklik söyleminin yerini bildik fakir fukara edebiyatı aldı. CHP’ye büyük bir hareketlilik geldi. Eski genel başkan Ankara dışına çıkmazken yenisi neredeyse Ankara’ya uğramaz oldu.
Baktılar bu görüntü değişikliği de AK Parti’nin halktan aldığı desteği kesemiyor,ne yapalım ne yapalım dediler kırsal kesimdeki seçmeni avlamak için tarikatlara şirin gözükme sevdası içine girdiler. Siyasete bulaşmamak kaydıyla tarikatların faaliyetlerinin masum olduğunu söylediler.
Ki bu söylem ve tavrı iktidar partisi yapmış olsa idi anında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kapatma davası için harekete geçeceğini söylemek için sanırım kahin olmaya gerek yoktu!
Baktılar ki bu yeni söylem partinin ulusalcılarını fena kızdırdı hemen şöyle bir “U” değişikliği ile Silivri’ye bir selam çaktılar. CHP’nin elit kesimin gönlünü almak ve büyükşehirlerdeki oyunu daha da arttırmak, sağlamlaştırmak içinSilivri’dekileri Meclise taşıma fikrini ortaya attılar.
Bu da tutmadı. Partinin değişimci kanadı tepki gösterdi. Daha ortada aday belirleme takviminin olmadığı söylendi.
Yetmedi. Kılıçdaroğlu Erzurum’da halen devam eden 25. Dünya Üniversiteler Kış Olimpiyatları Açılış Töreni’nden birkaç gün önce buraya yapılan 600 milyon dolarlık yatırımları görmezden gelip, “ iktidarın bereketsizliğinden kar bile yağmıyor” diyecek kadar insafsız eleştiride bulundu. Bu sözler de tam açılış töreninde lapa lapa karın yağmasıysa “yukarıdan” döndü!..
Yetmedi. İstanbul’dabir grup öğrencinin yaptığı protesto gösterilerini Avrupa’da İngiltere, İspanya, Fransa, İtalya ve Yunanistan’da ekonomik kriz ve işsizlik gibi nedenlerden dolayı patlak veren öğrenci olayları ile benzer tuttu. Bir anda sanki Türkiye’deki tüm üniversitelerde bu tür öğrenci protestolarının yaşandığı havası vermek istedi.
Ama bu taktik de tutmadı.
Son manevraları ise maalesef Tunus ve Mısır’daki halk isyanını baz alan sokağa dökme çağrıları oldu.
Maalesef diyorum, çünkü bu son taktikleri hiç de öyle basit ve yenir yutulur cinsten değil…
Hele hele siyaset etme varlıklarını borçlu oldukları demokratik sisteme tam anlamıyla bir ihanet!
Onlara göre güya Türkiye’de Arap ülkelerindeki gibi otokratik bir yönetim var. Onlar gibi olmak istemiyorsan tepkini dile getir, sokağa çık deniliyor.
Sokağa çık. Yani Tunus ve Mısır’daki gibi…
Bu iki ülke haftalardır kaynıyor. Can ve mal güvenliği yok. Bu iki ülkeyi Türkiye ile kıyaslamak bırakın CHP’de siyaset yapan aydınları, liseye giden öğrenciler tarafından bile yapılamaz.
Çünkü onlarda iyi bilirler ki, bu iki ülkedeki yönetimle Türkiye’deki yönetim şekli aynı değil. Evet 3’ü de Cumhuriyet ile yönetiliyor.Ama Türkiye’de demokrasi var, diğer ülkelerde diktatörlük.Üstelik bu ülkeler Türkiye’nin son yıllardaki gelişimini, değişimini, demokrasisini örnek alıyor.
Tunus 23 yıldır, Mısır 30 yıldır kendilerini ölünceye kadar devlet başkanı ilan etmiş kişilerce yönetiliyor.
Türkiye gibi ileri demokrasiyi hedeflemiş ve bunun için derin devlet adı verilen görülmez güçle yoğun mücadele içine girmiş bir ülkeyi kıyaslamak ne derece doğru?
Bunun adı siyaset değil, insafsızlık.
Ayrıca bu fikri ortaya atanların ben yurtseverliklerinden de şüphe ederim. Çünkü hiçbir “yurttaş”, ülkesinde iktidarda bulunan bir partinin halk isyanı ile devrilmesini isteyecek kadar gözü dönmüş olamaz…
Demokrasilerde hesap sorma, iktidar değiştirme mercii sandıklar olduğuna göre;
CHP’liler bu tür kötü manevralarla çuvallayacaklarına,darbelerden, halk isyanlarından medet umacaklarına, mevcut politikalarını halkın çıkarları doğrultusunda yeniden ele alıp 4 ay sonra sandıktan çıkarak iktidara gelmenin yollarını arasalar daha iyi olacak…