Ekmekte devrim. İstanbul Halk Ekmek kaliteli zeytin ve üzümle zenginleştirilmiş ekmek üretti.
Abone olDünyada beslenme eksikliği nedeniyle oluşan rahatsızlıkla hızla artmakta ve toplumda en fazla tüketilen temel ürünler sağlık açısından fonksiyonel hale gelmektedir. Ülkemizde de ekmek en fazla tüketilen gıdalardan biridir. Bu sebeple İHE, insan sağlığına en üst düzeyde fayda sağlayacak ve damak tadımıza uygun ürünleri, doğal ürünlerle zenginleştirme hedefi taşıdığı için kaliteli zeytin ve üzümle zenginleştirilmiş ekmek üretti.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından, İstanbul halkına daha iyi hizmet vermek, ekmek fiyatlarında aşırı ve haksız uygulamaları önlemede etkin olmak amacıyla kurulan İstanbul Halk Ekmek A.Ş. üretim ve hizmet kalitesini arttırmak amacıyla yatırımlarını çoğaltarak devam ediyor. Ekmek satış büfelerinin yanı sıra Edirnekapı- Eyüp ve Cebeci- G.O.Paşa’daki Fabrika Satış Mağazaları’nı yenileyen İHE, 2007 yılı sonuna kadar üç fabrikasında modernizasyon çalışmalarını da tamamlayacak.
Bilinçli tüketim yapan bir toplum oluşturmanın gayreti içerisinde olan İstanbul Halk Ekmek, ürettiği mamullerin kalite, temizlik ve görüntü bakımından mükemmel olması için tüm imkânları seferber etmekte ve halkımıza en iyi hizmeti sunma hedefiyle üretim yapmaktadır. Bu amaçla da, sürekli olarak üretim kapasitesini ve ürün çeşitlerini artırmaktadır. Misyonu gereği, değişen koşulların etkin yönetimi ve sürekli gelişme anlayışı ile katma değer sağlamak, toplumsal sorumluluk bilinci ile üretilen kaliteli, hijyenik ve ekonomik ürün ve hizmetler yoluyla müşterilerin sürekli bağlılığını sağlam temellere oturtan İHE; İstanbul genelinde 450 ekmek satış noktasını yenileyerek, büfe sayısını 700’e çıkarmayı hedefliyor. Mevcut büfelerin yerlerinde değişiklik yapılması yanı sıra büfesi olmayan semtlerde de yeni büfeler açılacak. Aynı proje kapsamında Taksim, 4. Levent, Aksaray, Atatürk Hava Limanı metro istasyonları ve Deniz Otobüsleri iskelelerinde kurulacak kiokslarla, satış noktalarının sayısı ile bin(1000)e ulaşacak.
Temel değerleri ve entelektüel sermayesiyle İHE; müşteri beklentilerini en üstte tutarak, yeni iki ekmek çeşidini “Muhteşem İkili” olarak piyasaya sürdü.
Zeytinli Ekmek ve Üzümlü Ekmek
Zeytinli Ekmek
Dünyada beslenme eksikliği nedeniyle oluşan rahatsızlıkların hızla çeşitlendiği görüldüğünden, toplumda en fazla tüketilen temel ürünler sağlık açısından fonksiyonel hale getirilmeye çalışılmaktadır. Ülkemizde de ekmek en fazla tüketilen gıdalardan biri olması nedeniyle İHE, insan sağlığına en üst düzeyde fayda sağlayacak ve damak tadımıza uygun olacak şekilde ürünlerini doğal ürünlerle zenginleştirme hedefi taşıdığı için kaliteli zeytinle zenginleştirilmiş ekmek üretti. Ayrıca zeytinli ekmek, müşteri anketlerinde ve büfelerde çeşit ekmek olarak istek aldığından bu yılki yeni ekmek olarak raflardaki yerini aldı.
Zeytin, fonksiyonel ekmeklerimizde kullandığımız önemli bir besin kaynağıdır. Zeytinli ekmeğimiz zeytinin besin ögelerinden azami faydalanabilmek amacıyla, en iyi zeytin varyetesi ve lezzetinin tamamı ekmeğe geçecek formda kullanılmaktadır. Sabah öğünü için çok uygun olan bu ekmeğimiz kahvaltı ekmeği olarak vazgeçilemeyecek bir ürünümüz olacaktır.
İşte ‘Zeytinli Ekmek’ ve faydaları:
• Zeytin ve zeytinyağı içindeki yağ asitlerinin çoğu tekli doymamış yağ asitleridir(Oleik asit). Tekli doymamış yağlar kolesterol içermezler. Bundan dolayı zeytinyağı kandaki kolesterol oranını yükseltmemekte, tam tersine kontrol altında tutmaktadır. Zeytinyağı ayrıca vücut için zaruri olan (EFA: essential fatty asit) omega-6 yağ asidi (linoleik asit) içermektedir. Bu özelliğiyle sağlık örgütleri (Dünya Sağlık Örgütü/WHO), damar sertliği, şeker hastalığı oranlarının yüksek olduğu toplumlarda kullanılan yağların içindeki yağ asidinin en az %30'unun omega-6 yağ asidi (linoleik asit) olmasını önermektedirler ki, bu da zeytinin değerini büyük ölçüde artırmaktadır.
• Chicago’da, Northwestern University Feinberg Tıp fakültesinden Dr. Javier Menendez, oleik asidin, meme kanseri hastalarının % 30’unda görülen kansere neden olan onkojen türünü blokladığı tesbit edilmiştir (Menendez et al. 2005). Yüksek konsantrasyonlardaki oleik asit alım kandaki kolesterol düzeyini düşürdüğü ve kalp hastalıkları riskini azalttığı görülmüştür (Rickman 2004).
• Bunun yanı sıra zeytinyağı, vücutta bulunan omega-6 yağ asidinin omega-3 yağ asidine oranını da bozmamaktadır. Omega-3 ve omega-6 yağ asitlerinin vücuda belli bir oranda alınması çok önemlidir. Çünkü bu oranlardaki dengesizlik durumunda kalple, bağışıklık sistemi ile ilgili hastalıklar ve kanser de dahil olmak üzere birçok hastalığın ilerlemesi söz konusu olmaktadır.
• Oxford Üniversitesi'ndeki doktorlar tarafından yürütülen son araştırmada da, zeytinyağının bağırsak kanserine karşı koruyucu özelliğe sahip olduğu bulunmuştur. Doktorlar zeytinyağının, bağırsak kanserlerinin başlamasını engellemek için midedeki asitle tepkimeye girdiğini keşfetmişlerdir. Oxford araştırmacıları aynı zamanda zeytinyağının safra asiti miktarını azaltarak ve DAO (diamin oksidaz adlı enzim) seviyesini yükselterek, anormal hücre artışına ve kansere karşı koruyucu olduğunu keşfetmişlerdir.
• Zeytinyağının içerdiği E, A, D, ve K vitaminleri, çocukların ve erişkinlerin kemik gelişimine yardımcı olması, kalsiyumu sabitleyerek kemikleri güçlendirmesi bakımından oldukça önemlidir. Aynı zamanda yaşlılara da özellikle tavsiye edilmektedir, çünkü sindirimi kolaydır ve minerallerle vitaminlerin vücutta kullanılmasına yardımcı olur. Ayrıca kemik mineralizasyonunu (minerallerin kemiklerde çökmesi) harekete geçirerek kalsiyum kaybını engeller.
• Doğum öncesi ve sonrasında bebek beyninin ve sinir sisteminin doğal gelişimine katkıda bulunmasından dolayı uzmanlarca, annelere önerilen tek yağ, yine zeytinyağıdır. Anne sütüne yakın miktarda linoleik asit içermekle beraber yağsız inek sütüne zeytinyağı katıldığında anne sütü kadar doğal bir besin kaynağı özelliği kazanır.
• Zeytinyağı insülin direncini engeller ve kandaki glikozun daha iyi kontrolünü sağlar.
Üzümlü Ekmek
İHE, insan sağlığına en üst düzeyde fayda sağlayan ve damak tadımıza uygun olan ürünleri çeşitlendirme ve bu çeşitlendirmeyi doğal ürünlerle zenginleştirme hedeflerinden biri olarak üzümlü ekmeği, piyasaya sundu. Türk toplumunun en fazla tükettiği gıda olan ekmek, kişilerin öğünlerinde daha iyi ve dengeli beslenebilmesine katkı sağlaması yanında her yaştan kişilerin sevebilecekleri çeşitlendirilmeye gidilmektedir. Üzümlü ekmek, çeşit ekmek ürünleri içerisinde tatlı kategorisinde olan ilk ekmeğimizdir.
Üzüm hem beslenme hem tat hem tatlı ekmek türüne uyum sağlayacak ender meyvelerden biri olup, zenginleştirme açısından da aşağıda belirteceğimiz nedenlerden ötürü en iyi kaynaklardan biridir:
• Kolesterol & yağ içermeyen, sodyum içeriği oldukça düşük olan dünyanın en önemli kuru besin kaynaklarından biridir.
• Demir, potasyum, bazı B vitaminleri ve kalsiyum açısından iyi bir kaynaktır.
• İçerdiği % 70 fruktoz (doğal şeker formu) nedeniyle çok kolay ve hızlıca enerjiye dönüşebilir.
• Son yılların en popüler prebiyotiklerinden olan inulin (besin lifi) içermektedir. Prebiyotikler, faydalı bakterilerin üremesi için uygun ortam yaratırlar
• Antioksidan etkiye sahip fenol bileşiklerini içermektedir. Antioksidanlar, hücre içindeki oksijen bazlı tahribatın engellenmesine yardımcı olur.
• Kemik sağlığı için önemli olan eser elementlerden biri olan bor, kuru üzüm bileşenleri arasındadır. Araştırmaların gösterdiğine göre, bor osteoporoza karşı koruma sağladığı gibi menapoz sonrası östrojen tedavisinde de pek çok olumlu etkiye sahip olduğu görülmüştür.
• Kuru üzüm, tatlı ve yapışkan bir gıda olmasına rağmen, diş çürümeleri ve diş eti hastalıklarından korumakla kalmayıp ağız sağlığında koruyucu etkiye sahip olduğu 2005 yılında yayınlanan çalışmalarda bulunmuştur. Kuru üzümdeki fitonutrientlerden biri olan oleoanolic asid ağız çürüklerine neden olan Streptococcus mutans ve periodontal diş hastalığına neden olan Porphyromonas gingivalis bakterilerine karşı öldürücü etkisi olduğu bulunmuştur.
• Macular (Gözde görmeyi daha net hale getiren bölge) dejenerasyona karşı koruyucu etkiye sahiptir. The Archives of Ophthalmology dergisinde yayınlanan araştırmalarına göre, yaşa bağlı macular dejenerasyon riski günde 3 öğün meyve yenerek engellenmekte, kuru üzümün çok düşük miktarı ile görme bozukluğu hastalıklarında düşme görülmüştür.