Halk DTP'den razı değil
Doğu ve Güneydoğu geleneklerinin hakim olduğu bir nişan
törenindeydim geçen hafta.
Kürt kökenli vatandaşlarımızın sayısı fazla
olunca, konuşulan dil Kürtçe oldu.
Nişan törenine geçmeden önce "Memleketin hali" de
masaya yatırıldı. Herkes bir şeyler söyledi ama içlerinden biri
fenaydı, fena konuştu:
-Türkiye'yi germeyin!
"Saygın" ve "saygı gören" biriydi
konuşan.
Kızgındı!
Kime?
DTP'ye...
Ahmet Türk'e...
Ve ötekilere...
"Ben razı değilim!"
86'yı deviren
"saygın" ve "saygı gören" kişinin
razı olmadığı kişi Ahmet Türk ve arkadaşlarıydı:
-Geçmişten hiç ders almamışlar. Geriyorlar. Biz onları
ülkeyi gersinler diye Ankara'ya göndermedik. Adam gibi siyaset
yapsınlar.
Bu öfkenin nedeni de var tabii:
-Çok konuşuyorlar.
-Başka?
-Milletin sevdiği Abdullah Gül'e oy vermediler.
"Saygın" ve "saygı gören" kişinin
hedefinde bir tek DTP yoktu.
Erbakan'a da kızgındı:
-Yaşın geçti hoca, ibadet et artık siyaseti
bırak.
-...?
-"Bunlara oy veren cehennemlik" dedi yanlış! Bu sözler
Erbakan'a yakışmıyor. Ne demek bu? Allah
affetsin.
Kelimelerle anlatılamayacak kadar tatlı ve
samimi bir sohbet.. Daha da uzayacaktı belki ama sevgili yeğenim
Şükran'ın nişan vakti gelmişti artık.
Sözün özü şu:
Evet bir tek kişi konuştu. Ama o öfke bir toplumu temsil etti,
öyledir Doğu'da Güneydoğu'da.. Bu da Kürt asıllı
vatandaşlarımızın DTP'nin politikalarından razı olmadığını ortaya
koyuyor.
İlgililere duyurulur!
DP'deki lider arayışı!
"Ne olacak DP'nin hali" sorusuyla karşılaşıyorum
sık sık.
Hatırı sayılır bir politikacı dostum da arayarak, sitem etti:
-DP'yi neden yazmıyorsun?
Yazmasına yazayım da,
ne yazacağımı bilmiyorum ki...
Demirel fırsat buldukça sohbet ettiği partililere şu soruyu
sorardı:
-Ben sizin başanızı hiç yere eğdirdim mi?
"Adam gibi adam Mehmet" bugün DP'nin başındaki kişi
olarak, aynı soruyu sorabilir mi acaba? Ya da böyle bir soru
karşılığında nasıl bir cevap alır?
Kahin olmaya gerek yok!
Sokaktaki DP'linin boynu bükük, başı eğiktir.
Peki bunun sorumlusu kim?
Mehmet Ağar'dır...
O Mehmet Ağar ki, hiçbir şey olmamış gibi
koltuğunda oturuyor.
Hesap ne peki?
Birileri şeytanın avukatlığını yapsa da biz de yazsak!
Siyasetçiden dost olur mu?
Olur! Adamsa,
"adam gibi adam" ise olur.. Tıpkı Süleyman
Soylu gibi. Genç ama büyüklerinin yapmadığını, yapmak
istemediğini, çıkarsız, karşılıksız samimiyetle yapabilen bir
dost...
Şakir Süter'in dostuydu Süleyman
Soylu...
O istedi diye, Umre'ye dua
etmek için gitti.
Bir dakika olsun yalnız bırakmadı gazeteci dostunu.
Şakir Süter aramızda değil artık. Ama
Soylu, Barış'tan, Gülsüm
yengeden, Şakir Abi'nin prensesi, biricik gelini
Gözde'den ayrılmadı hala.
Ne mutlu bana ki, Süleyman Soylu benim de dostumdur!
İşsiz öğretmenler
Tek tip mail ve tam bir bombardıman. Ben bin tane diyeyim, siz 5
bine çıkarın bu rakamı.
İşsiz öğretmenler "İnternet ordusu" gibi...
Hayır, spam değil bu...
Örgütlü bir eylem...
Ya da sanal miting...
Hangi meslektaşımla karşılaşsam, herkes aynı şeyi söylüyor:
-Öğretmenlerin bombardımanı altındayım.
Ben
şahsen şikayet etmiyorum.
Öğretmenlerimizin teknoloji ile bu kadar barışık olması, hoşuma
gidiyor.
Darısı, tepemizdekilerin başına!