BIST 9.662
DOLAR 35,22
EURO 36,74
ALTIN 2.963,71
HABER /  GÜNCEL

Halıcıların rakibi Çin değil

Tekstil sektörü gibi halıcılık ta Türkiye'nin yükselen değerlerinden. Onların asıl sorunu Çin değil. Koyunlu halılarının üreticisi Erdoğan Mumcu önlerindeki engelleri sıraladı.

Abone ol

BİRKO Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Erdoğan Mumcu, "3 Ekim" sürecinin halıcılık sektörünün önünü açacağını söyledi. Mumcu, Türkiye'nin halıcılık sektöründe büyük mesafeler kat ettiğini; ancak dünya pazarlarında, ülke pazar payının büyütülmesinin daha önemli olduğuna işaret etti. Sektörün İran ile yarıştığını dile getiren Erdoğan Mumcu, halıcılığın şu anda iyi yerlerde olduğundan söz edilebileceğini ifade etti. Koyunlu markasıyla bilinen yünlü halının üreticisi Birleşik Koyunlular Şirketler Grubu'nun (BİRKO) Yönetim Kurulu Başkanı Erdoğan Mumcu, İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine Türkiye'de halıcılık sektörünün problemlerini ve çözüm önerilerini anlattı. Halı sektörünü ikiye ayırmak gerektiğini ifade eden Mumcu, "Birincisi el halıcılığı, ikincisi makine halıcılığı. Şu anda İran ile yarış edebilir düzeydeyiz; hatta makine halıcılığında bir adım önde olduğumuzu da söyleyebilirim. Belki bunun kaynağı gereğinden fazla halıcılık konusunda yatırımlar yapılıyor. Biz de bu makine halıcılığının içerisindeyiz. Makine halıcılığı bizim Birko Şirketler Grubu'nun bir koludur. Burada 500'e yakın personelle yıllık 1.5 milyon metrekare halı üretiyoruz. Çok büyük bir kapasite yok gibi görünebilir. Ancak gerek iç gerekse dış piyasada Birko halısı, Koyunlu halısı kalite olarak hemen hemen en önlerde yarışmaktadır" dedi. "HALIYA TÜRK DAMGASI" Erdoğan Mumcu, kapasite yetersizliği nedeniyle yeni yatırımlar yaptıklarını ifade ederek, "Önümüzdeki günlerde önemli bir potansiyel oluşturacak yeni fabrikamızın temelini atmak istiyoruz. Türkiye'de halıcılık iyi gelişti ve gelişiyor; ancak bu plansız ve programsız bir gelişme var. Gerek iç gerekse dış piyasada satışlar çok rekabetli bir ortama dönüştü. Bu rekabet maldaki kaliteyi düşürerek fiyatları aşağı çekti. Kalitesiz mal üretmemek gerekir. Benim görüşüm Türkiye'de tekstil ve halıcılığın çok önemli yeri var. 'Piyasayı ben yönlendireyim, diğer firmaları saf dışı edeyim' gibi düşüncelerden uzak durmak gerekir. Bu bakımdan Koyunlu halı kurulduğu 1980 yılından bu yana piyasaya çıktığı günden beri hep bu sistemi muhafaza etmiştir" diye konuştu. Koyunlu Halı, Birko Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Erdoğan Mumcu, şu anda 17 tezgahları bulunduğunu, bu tezgahlardaki günlük üretimin 5 bin metrekare olduğunu ifade ederek, "Amacımız hem Türk halısının kalitesini vurgulamak hem de piyasada bunun gereğini yapmaktır. Bizim ağırlık verdiğimiz üretim iplik, günlük olarak 70 ton iplik üretme kapasitemiz var. İtalya, İngiltere ve Portekiz başta olmak üzere pek çok ülkede iplik pazarında söz sahibi olduk. İç pazarda da öyle. Son günlerde yapılan yatırımlar makine halıcılığından yana kullanılıyor. Halen Anadolu bölgesinde el halıcılığı yapılmaktadır. Bizim el halıcılığına destek vermemiz gerekir. Gerek kök boyalarla gerekse kimyasal olarak hazırlanan çıkmayan boyalarla hazırlanan iplerle örülmüş halılara öncelik vermemiz gerekir" dedi. SEKTÖRE ÇİN ETKİSİ İstihdamı artırmak gerektiğini vurgulayan Mumcu, Türkiye'de yapağı bulunduğunu; ancak üretime destek verilmediği için dışarıdan yapağı getirttiklerini söyledi. Mumcu, "Halıcılık sektörü Çin mallarından etkilendi mi?" sorusuna, "Çin tekstile çok önemli yatırımlar yapmış. Biz bundan bir süre önce giderek gördük. İşçilik ve enerji orada çok ucuz. Dünya üzerinde pamuk üretiminde ilk sırada geliyorlar. İşçi çok ucuz olduğu için hem makine hem de el halısında çok üretim yapıyorlar. Türkiye tekstil sektöründe iş yapan kuruluşlar. "Çin'in karşısında nasıl duracağız?" diye düşünülüyor. Mesela Teşvik Yasası'nda yapılan değişiklikle enerjinin yarısını devletin ödeyecek olması bir önlem olarak alınmıştır. İşçilik orada aylık 50 dolarken bizim ülkemizde malum asgari ücret bir hayli yüksektir" cevabını verdi. Çin mallarının kalitesinin genelde düşük olduğunu kaydeden Mumcu, "Bizim mallarımızın yanında onların ki tercih bile edilemez. Onların mallarını bizim üretimimizin yanına bile yaklaşamaz. Üretimi Avrupa ülkelerine daha hızlı bir şekilde yollayabiliyoruz. Bizim 1 haftada yolladığımız malı onlar en az 1 ile 2 ayda teslim edebiliyor. Onlarda teknik eleman sıkıntısı var. Bizden teknik elemanlar istiyorlar. Markalaşma yok. Hazıra mal üretiyorlar. Halk türü diye tabir edilen mallar üretiliyor. Bizim en büyük avantajımız Avrupalılar, onlardan mal istediğinde karşılarında muhatap olacak kimseleri yok. Malın kalitesini anlatacak elemanları yok. Bunlar belki zaman içerisinde değişecek; ama bu konuda çok iyi atılımlar yapmamız gerekmektedir. Neticede şunu söyleyeyim. Çin bizi tabii ki etkiledi" dedi. "AB STANDARTLARINDA SIKINTIMIZ YOK" İsteğinin, dışarıdan üretim malzemesi almamak olduğunun altını çizen Mumcu, "Ülkemizde bize lazım olan tüm şeyleri üretebiliriz. Gümrüklerin tam olarak kontrol altına alması gerekiyor. Yurt dışından gelen iplikleri kontrol altına almaları gerekir. Örnek olarak iç üretimdeki iplikle Çin ipliğinin arasında 25 ila 50 sent arasında fiyat farkı var. Bir de kaçak yollarla; yani kontrolsüz olarak gelen ipliklerle piyasaya çok miktarda mal girişi yapılıyor. 100 bin ton iplik geliyorsa bunun 10 bin tonu kontrollü, gerisi kontrolsüz girerse fiyatı da 50 sent aşağı verirlerse ülkemizdeki üreticileri zor duruma sokar, bunun için kontrollerin tam olarak artırılması gerekir" diye konuştu. Erdoğan Mumcu, "AB üyeliği halıcılık sektörünü nasıl etkiler?" sorusu üzerine ise şunları söyledi: "Avrupa Birliği, gerek iplik ve konfeksiyon olsun gerekse halı sektöründe olsun Avrupa iyi bir pazar. Avrupa içinde Türkiye makine satışları için çok iyi bir pazar. Benim görüşüm Avrupa Birliği bizim için çok iyi. Üretimleri Avrupa standartlarında yapıp kaliteyi onlardan daha iyi hale getirdiğimiz takdirde bu pazarda hiçbir zorluk çekmeyeceğiz. Tabii ki bu standartları elde edemezsek sanayileşmiş bir ülke olmayacağız. Bu konuda hükümet çok büyük adımlar atıyor. Özellikle başbakan bu konuların üzerine çok gidiyor. 3 Ekim sürecini iyi yönde geçebilirsek Türk tekstilinin önünün açılacağına inanıyorum. Gümrük Birliği'ne girilmekle eskiden çok acele edildi. Bilinçsizce girildiği için dış ticaret açığımız arttı. Bugün Avrupa standartlarına ulaşabilir, bir de kabul görürsek Türkiye sanayi açısından çok iyi yerlere gelecektir." Son olarak, tekstil üzerinde aşırı yatırımlar bulunduğuna işaret eden Mumcu, "Halı sektöründeki üretici sürekli çoğalıyor. Mobilya sektöründeki yatırımcılar mobilyanın yanı sıra halıya da giriyor. Önemli olan sektöre girmek değil, malın kalitesini düşürmemektir. 'Malın kalitesini düşürmek suretiyle ihracat yaparız, kar marjı düşük de olsa biz bu sektöre girelim' düşünceleri bence yanlış. Kar etmeden sadece hamallık yapmak bana doğru gelmiyor. Dünya sektöründe bir pasta payı vardır, önemli olan bizim bu pastadaki payı büyütmemizdir. Kar marjı olmadan kaydedilen büyüme; hacimsiz büyümedir. Bu konuda kalitemizi artırarak yolumuza devam etmeliyiz" değerlendirmelerini yaptı.