BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46

Hala “Aman Petrol Canım Petrol” mü?

Bu yılın ekonomik başrol oyuncusu ‘petrol fiyatları’ oldu.

Bu yılın ekonomik başrol oyuncusu ‘petrol fiyatları’ oldu.

Yükseklerden aşağıya sert ve hızlı düşüş dünya dengelerini yerle bir etti.

Enflasyon üzerindeki düşürücü etkisi parasal genişleme hamlelerini zorunlu kıldı.

Dünya genelinde faizlerin düşüşünü hızlandırdı.

Petrol gelirine dayalı bütçeye sahip ülkelerde şok etkisi yarattı.

S&P öncü davrandı, Rusya tahvilleri ‘çöp’ oldu…

Türkiye içinse petrol fiyatlarındaki düşüş, bir bakıma, ülkenin 2015 yılındaki kaderini değiştirdi!

Yıldızımız parladı!

Petrol fiyatlarındaki düşüşten milyarlarca Dolarlık tasarruf sağlamış görünüyoruz.

Kısacası zenginleşiyoruz, büyüyoruz ve düşük enflasyon sayesinde reel ekonominin çarklarını çalıştırma imkanına kavuşuyoruz!

Değerli okurlar, Türkiye enerji bağımlısı bir ülke…

Rakamlarla sizleri yormadan, ‘bu ne anlama geliyor?’ kısaca ifade etmeye çalışalım.

Enerji bağımlılığı, hedeflenen büyüme için ihtiyaç duyduğunuz enerjiye sahip olmadığınız anlamına gelir.

Dolayısıyla mevcut enerji kaynaklarınızın varlığı ayrı bir konu, büyümeye dayalı ihtiyaç duyduğunuz enerji ayrı bir konudur. Yıllarca Türkiye’ye nükleer santral yaptırmayan, ülkenin uzun vadeli yatırımlara dayalı verimsiz enerji elde etmesine neden olan zihniyetin de tek arzusu ülkenin büyümemesi olmuştur.

Halbuki, en basit şekliyle, yeni üretim tesisleri açmak, kısaca büyümek için enerji gerekmektedir. Çin geçmiş yıllarda ortalama haftada bir tane termik santral inşa etmiştir. Almanya, Fransa, ABD ve Japonya üretim ve büyüme amaçlı ihtiyaç duydukları enerjiye ulaşmak için ardı arkasına nükleer santral kurmaktan çekinmemiştir. Bir parantez açarsak, ne yazık ki çevrecilik duyarlılığı, her nedense, oralarda değil; Türkiye’de mesken tutmuştur.

Büyüyen Türkiye muhakkak ucuz ve verimli enerjiye ulaşmak durumundadır.

İşte petrol fiyatlarındaki düşüş, enerji bağımlısı durumundaki Türkiye’nin enerji maliyetlerini doğrudan düşürmektedir. Bu durum ekonomik büyüme hedefinin yakalanmasına hatta geçilmesine olanak tanıyacaktır. Düşen enflasyon ve buna bağlı olarak azalan faiz, fonların reel sektöre aktarılmasında öncü rol oynayacaktır. Sonuç olarak bu durum bizlerin zenginleşmesini sağlayacaktır.

Kısaca petrol fiyatları doğrudan cebimizi ilgilendirmektedir.

Sadece pompa fiyatları şeklinde değil, makro çerçevede üretim, tasarruf, istihdam, enflasyon ve büyüme vasıtasıyla cebimize yansıyan bir etki göstermektedir.

Türkiye durumundaki ülkeler için, yani enerji bağımlısı ülkeler için petrol fiyatlarındaki düşme iyi, yükselme kötüdür…

Peki, petrol fiyatlarını neler etkiler?

Gelin bir göz atmaya çalışalım…

Petrol fiyatı uluslararası piyasalarda, arz ve talebe dayalı olarak anlık oluşur.

Bu nedenle üretici firmalar, petrol kuyudan çıktığı anda satış kaydı yaparlar.

Basitçe, arz artarsa fiyat düşer, talep artarsa fiyat artar.

Son dönemde ortaya çıkan düşüşün nedeni, kısaca ve basitçe arz fazlalığıdır.

Özellikle dünyanın en büyük petrol tüketicisi konumundaki ABD’nin üretim hamlesi, küresel stok seviyesinin artmasında büyük rol oynamıştır.

EIA’nın son açıkladığı veriler itibariyle ABD’nin petrol stokları 406.7 milyon varile yükselmiştir. Bu düzey ham petrol stoku açısından tüm zamanların en yüksek seviyesini göstermektedir. Bu bağlamda ortaya çıkan arz fazlası, petrol fiyatlarının düşmesindeki temel etken olmaya devam etmektedir.

OPEC Genel Sekreteri El Bedri, petrol fiyatlarındaki düşüşün sürmesi halinde, petrol fiyatlarında 200$ seviyesinin kısa bir zaman içerisinde görülebileceğini ifade etmiştir.

Bana göre dünyayı yönetenlere ‘ateşle oynuyorsunuz’ mesajı vermektedir.

Niye mi?

Çünkü El Bedri petrol fiyatlarının sadece reel arz ve talebe göre oluşmadığını iyi biliyor.

Ayrıca El Bedri bütçesi petrol gelirine bağımlı olan, enerji ihracatçısı ülkeleri temsil ediyor.

Hem refahını düşünüyor, hem kariyerini hem de petrol ihraç eden ülkeler birliğini…

El Bedri bu yaklaşımında kısmen haklı olabilir!

Yani petrol fiyatı hızlı bir düşüşten sonra geldiği noktadan daha yukarısını test edebilir…

Bunun temel dayanağı, petrol şirketlerinin ‘arama-üretim harcamalarını’ azaltmasıdır.

Barclays öncülüğünde gerçekleştirilen anket çalışması, petrol fiyatlarındaki düşüş nedeniyle 2015 yılında, 225 petrol şirketinin arama-üretim harcamalarını yaklaşık %25 seviyesinde azaltacağını öngörmektedir.

Bu öngörü kısaca yeni rezervlerin bulunmayacağı anlamına gelmektedir.

Sektörde, petrol üretimi yapan firmalar, yerine koyma potansiyellerine göre değerlendirilirler. Yani petrol şirketlerinin mevcut rezervleri o şirketin iyi veya kötü durumda olduğunu değerlendirmek için yeterli bir veri değildir. Şayet petrol şirketi mevcutta bulunan ve bitecek rezervlerinin yerine yenilerini hatta daha fazlasını koyabiliyorsa, o şirket başarılı kabul edilmektedir. Aksi durumda şirketin gidişatı kötü kabul edilir. Arama-üretim harcamalarının kısılması, petrol üretim şirketlerinin yerine koyma oranlarında gerileme olacağı anlamına gelmektedir. Diğer bir ifadeyle yeni rezervlerin bulunması için yapılacak yatırım tutarı azalacaktır. Bu durum beraberinde mühendislik, arama ve üretim şirketlerinin kapasite olarak zayıflamalarına neden olacaktır.

Hal böyle olunca, El Bedri’nin öngörüsü çerçevesinde, bugünkü yüksek stok düzeyi azalınca, yani arz mevcut talebin altına düşünce, fiyatlarda hızla artış yaşanacaktır. Çünkü petrol fiyatı bu denli düşük seyrederse, azalan arama harcamaları yeni rezervlerin bulunmasına engel olacak, bu bağlamda arzın istenildiği an yükseltilebilme şansı ortadan kalkacaktır.

Tabi bu durumun oluşabilmesi için El Bedri’nin varsayımından da bahsedelim: “Talep sabit kalacak veya artacaktır!”. Bu varsayımın tutması bu sefer o kadar da net değil. Diğer bir deyişle 1970-80’ler gibi değil vaziyet…

Alternatif enerji kaynakları hızla gelişiyor…

Elektrik, otomotiv sektörü başta olmak üzere birçok sektörde petrolün yerini alıyor…

Temiz enerji perspektifi ve algısı gelişiyor…

Depolama teknolojileri üzerindeki AR-GE faaliyetleri durmaksızın devam ediyor…

Ve tüm bunlar petrolün geleceğini etkiliyor...

En azında El Bedri’nin öngörüsünü belirsiz hale getiriyor.

Kesin olan bir şey var ki; El Bedri dünyayı yönetenlere, petrol fiyatlarını belirleyenlere rica ediyor: Bizi de düşünün diyor!

Ve kesin olan diğer bir şey var ki: Türkiye petrol fiyatlarındaki düşüşten kazanıyor!

Bu günlerde hala söyleyebiliriz: “Aman petrol Canım petrol…”

Ama görünen o ki, gelecek, geçmişte olduğundan daha fazla “elektrik” ve bağlı teknolojiler olacaktır! Dolayısıyla ülke olarak ihtiyacımız olan ve olacak elektriğe en verimli şekilde ulaşacak yolları bulmalıyız.

Planlarımız yapmalı ve yapılanları başarıyla uygulamalıyız…

Nükleer santraller ve alternatif enerji üretim tesisleri tamamlanıncaya kadar petrolde yaşanan bu düşüş, Türkiye’nin isteyip de bulamadığı ortamı sağlamıştır…

Bunun değerini bilmeli, bu büyük projeleri nihayete erdirmeliyiz.

 

Twitter: @SonerGokten