Sivil irade ve asker ile birbirine girdi, bölgedeki boşluğu terör örgütü PKK doldurdu
Abone olOktay Sağlam
İNTERNETHABER.COM- Terör örgütü PKK'nın Hakkari'yi "kendi bahçesine" çevirmesinde, siyasi iktidar ile Genelkurmay'ın iktidar savaşına tutuşmasının büyük rolü var. İç çekişmeler ve düşmanın hafife alınmasıyla gelen 1912 Balkan savaşları bozgununu hatırlatıyor.
Hakkari ne yazık ki Türkiye'den koparılmış durumda. Bu acı gerçek çözüme yönelik atılacak adımlar kadar önemli. Yöre halkını ülkesine olan aidiyet bağı "pamuk ipliği" kadar zayıf. Tabiat boşluk kabul etmiyor çünkü. Tıpkı Hakkari örneğinde olduğu gibi...
Silahlı gücün verdiği avantajı iyi kullanan örgüt, Güneydoğu'yu demir yumrukla yönetiyor. Aykırı ses çıkaran anında susturuluyor; adı konulmamış bir devlet yapısı fiilayata geçirilmiş. Özellikle de Hakkari'de.. Peki bu duruma nasıl gelindi?
SON ÜÇ YILDA YAPILANMA TAMAMLANDI
Öncelikle PKK'nın bu süre içinde nasıl bir "devlet" yapılanmasına gittiğine bakalım. Terör örgütü son dönemde 3 kez silah bıraktı ama bu süreyi siyasi yapılanmayla geçirdi. Silahlar konuşmadı ama daha tehlikeli olanlar yaşadı bu dönemde. 2005'ten itibaren Güneydoğu'da sağlanan demokratik haklar ve "özgürlük" havası farklı işledi.
Güvenlik boyutu halka zarar vereceği endişesiyle arka plana itildi. Her ikisinin bir arada yürütülebileceği denge sağlanamadı. İşte bu duruma gelinmesinde Ankara'daki tarihi "iktidar savaşlarını" payı olduğu bir gerçek.
KÜRDİSTAN'DA DOĞUP YAŞAYAN HERKES KCK VATANDAŞI
27 Mayıs 2007'de Kongra-Gel'in ilan ettiği "KCK sözleşmesi" bir nevi hazırlığı yapılan devletin anayasası niteliğindeydi. Metnin 5. maddesinde "Kürdistan'da doğup yaşayan veya KCK sistemine bağlı olan herkes KCK vatandaşıdır" deniliyor. Karşı çıkanların 27.-30. maddelerinde "halk mahkemelerinde" cezalandırılacağı yazılıyor.
KCK MAHKEMELERİ
Osman Baydemir'in sorgulanması ve KCK mahkemelerinin kurduğu davaların sonuçları son aylarda medyada yer aldı. Cumhuriyet Savcılığı’nda görev yapan KCK tutuklusu Yazı İşleri Müdürü E.A. söz konusu kamu görevlisinin şikâyet için gelen vatandaşları "Örgüte gidin, örgüt işlerinizi halleder" şeklinde yönlendirdiği kayıtlara geçmişti.
2007 SONRASI KAVGA HIZLANDI
Görüldüğü üzere bölge PKK'nın elinde. Bu sürece gelinmesinin en başlıca sebebi Ankara'daki iktidar savaşları.. Daha doğrusu sivil iradenin "gücü" eline almak istemesi. 2007 seçimlerinden sonra "iktidar" olmak isteyen hükümetin askerin yetkilerini kısmak üzere düğmeye bastı.
SUBAYLAR HÜKÜMETE KÜSTÜ
Sayısız operasyonlar ve davalar sonucu TSK medyanın bir bölümünün hedefi haline geldi. Ergenekon, Balyoz, İnternet andıcı ve Amirallere suikast davasında toplam 200 dolayında muvazzaf asker tutuklu bulunuyor. Tutuklu general sayısı toplam içindeki payı yüzde 15'e çıktı.
SANIKLAR TARTIŞILAN BASKINLARIN KOMUTANI
Işık Koşaner istifa gerekçesinde TSK'nın "suç örgütü" gibi gösterilmesine isyan ediyordu. YAŞ toplantılarında son iki yılda yaşananlar bu kapışmanın finali niteliğindeydi. Çok tartışılan PKK baskınlarında görev alan komutunların bir kısmının Balyoz davasının sanık subayları olması bu ayrılık iddialarını daha da körükledi. Aktütün, Gediktepe ve Hantepe'deki saldırılarda yine o isimler sahadaydı.
"BİRLİKLERİMİZ KIPIRDAMIYOR"
Işık Koşaner'in internete düşen ses kaydındaki itiraflar da bölgedeki boşluğun açık deliliydi. Kayıtta istihbarat zaafiyeti ve personelin lojman dışına çıkmaması eleştiriliyordu. Koşaner, "Bazı yerlerde birliklerimiz kıpırdamıyor niye?" diye soruyordu. Konuşmasının devamında emekli Paşa, "Ne oldu bitti mi bu adamlar? Öyle değil. Öyle mi? Bunlara rahat vermememiz lazım" sözleri çarpıcıydı.
"KİMSEDEN TALİMAT ALMAYA İHTİYACIMIZ YOK"
Koşaner, "Emir komuta birliğini sağlayamıyoruz. Çatışma anında tim komutanlarımız mevziye silahını bırakıp kaçıyor" diyerek itiraflarda bulunuyordu. Yine Koşaner'in "Terörle mücadelede hiç kimsenin talimatına ihtiyacımız yok" açıklaması da dikkat çekiciydi.
"MÜCADELE EDECEK MORAL BIRAKMADINIZ"
Yine benzer şikayetleri Kılıçdarğlu 13 askerin şehit olduğu Silvan baskınından sonra günreme getirmişti. CHP lideri işte bunları söylüyordu: "Karşıdaki kişi eline silah almış , siz de eline silah verdiğiniz kişinin moralini altüst etmişsiniz. Mücadele edecek moral bırakmamışsınız. Herkes tutuklu , herkes hapiste , bu moralle terörle mücadele ediyorsunuz."
HÜKÜMET GEÇ UYANDI
Seçim derdine düşen ve enerjisini sandığa çeviren hükümet, "eylemsizlik" döneminde PKK'yı bir kenara bıraktı. Demokratik boyutun paralelinde işlemesi gereken güvenlik boyutunu yeterince işlemedi. KCK tutuklamaları 2009 Nisan ayından sonra başlasa da, operasyonlar seçim sonrası hız kazandı.
İster ihmal deyin, ister kavga, ister revahet, isterse de gaflet... Asker ve sivil irade seyretti, PKK, KCK örgütlenmesiyle bölgeye attığı demirin çapasını büyüttü.