BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  GÜNCEL

"Hakemler ev sahibini tutar"

Bu iddia Hürriyet Gazetesi'nden Ayşe Özek Karasu'ya ait. Peki yazar bu yargıya nasıl ulaşıyor. İşte cevabı...

Abone ol

"HAKEMLER EV SAHİBİ TAKIMI TUTUYOR" ! Hürriyet Gazetesi'nin Dış Haberler Müdürü Ayşe Özek Karasu, "futbolda ev sahibi takımın avantajlı" olduğunu kanıtladı. Peki nasıl ? Futbolda ev sahibi takım avantajlıdır. İyi de, neden avantajlıdır? Siz seyirci desteği diyebilirsiniz. Ancak iki ayrı araştırmanın sonuçları farklı şeyler söylüyor. Birincisi İngiltere'de yapılmış. Buna göre futbolcular, evde oynadıkları maçta salgıladıkları testosteron sayesinde maç kazanıyorlar. Çünkü aynı saldırıya uğrayan hayvanlar gibi içgüdüsel olarak kendi egemenlik alanlarını savunuyorlar. İkinciyi ise Avusturyalı ekonomistler, Bundesliga'yı baz alarak yapmış. Çıkardıkları istatistik, Türkiye'de asla bitmeyen bir tartışmanın kahramanlarını hedef gösteriyor: HAKEMLER. Genelde ev sahibi takım lehinde düdük çaldıkları için konuk takımın şansı azalıyor. Hakemlerin maç sonrası televizyon programlarında bizdeki kadar ince dilimlendiği, yenilen takımdan mutlaka çamur yediği bir başka ülke var mı bilmiyorum. Ama, dünyanın en fazla horlanan, en fazla alay edilen ve küfür yiyen meslek mensupları arasında yeşil saha düdüklerinin de bulunduğu kesin. Bu gerçek bilimsel araştırmalarla kanıtlanmış durumda. İngiliz uzman Nick Neave, ülkedeki liglerden birinde görev yapan 42 hakemin hal ve gidişini inceledikten sonra şu sonuca varmış: Bu adamlar, polis ya da askerle aynı hizada çalışıyor, şartları zor. Bu işte ancak çelik gibi sinir sistemine sahip olanlar ayakta kalabilir. Çünkü sahada 22 adamı birden idare etmek zorundalar ve aldıkları her kritik karara mutlaka 11 kişi birden itiraz eder. Her hakem bir maçta ortalama 10 km koşar. Bu nedenle maçtan sonra ne durumda olduğu sorulan hakemlerin yüzde 70'i fiziksel olarak sıfırlandığını söylüyor. Bu açıdan bakınca, aslında hakemler, polis ve askerden daha zor koşullar altında çalışıyor. Çünkü diğer iki meslek grubundakiler, hakemler gibi 40-50 bin kişinin hep bir ağızdan sarf ettiği küfürlere maruz kalmıyorlar. Dr. Neave'nin araştırmasından bir not daha; hakemler asla ve asla yanlış karar vermediklerini düşünüyorlar. KONUK TAKIMA İKİ EV SAHİBİNE BİR KART Hakem tartışmasına ışık tutacak bir başka araştırma da Avusturya'nın Innsbruck Üniversitesi'nde yapılmış. Matthias Sutter ve Martin Kocher adlı iki ekonomist, sosyal ve ekonomik alanda birey veya birey gruplarının sistematik haksızlığa uğrayıp uğramadığını araştırırken, deplasmana giden futbolcuların durumunu da incelemişler. 2000-2001 sezonunda Alman Birinci Ligi'nde oynanan bütün maçları alıp, penaltı atışlarını ve uzatma dakikalarını analiz etmişler. Ortaya çıkan sonuç şöyle: Eğer ev sahibi takım bir gol gerideyse, hakem ev sahibi takımın önde veya berabere olduğu durumlara göre oyunu ortalama 40 saniye daha fazla uzatıyormuş. Penaltı atışlarında da hep ev sahipleri kollanmış. Hakemler, ev sahibi takımdan bir oyuncunun rakip ceza sahası içinde iki ayağı üzerinde duramadığı hallerde daha fazla penaltıya hükmetmiş. Bu durum ikinci yarılarda daha da keskinleşmiş. Ev sahibi takımlardan yana 38 penaltı, konuk takım lehine ise sadece 10 ceza atışı verilmiş. Ev sahibi takım oyuncularının rakip kaleye daha fazla hücum ettiğini, dolayısıyla penaltı kazanma şansının daha yüksek olduğunu düşünen iki ekonomist, futbol dergisi Kicker'deki uzmanlara başvurmuşlar. Bu uzmanlar da onların çıkardığı sonucu doğrulamış: Deplasman takımlarına hak ettiği iki penaltıdan sadece biri verilirken, ev sahibi takımda bu oran yüzde 81'e kadar çıkıyormuş. Bunların yüzde 85'i de golle sonuçlanıyormuş. Konuk takım oyuncularının gördüğü sarı ve kırmızı kart sayısı da ev sahibi oyuncuların tam iki katı. CAZGIR SEYİRCİLER HAKEMİ ETKİLİYOR Futbolsever iki ekonomist, İspanya Birinci Ligi'ni de incelemişler ve orada deplasmana giden takımların daha da feci durumda olduğunu keşfetmişler. Ev sahibinin bir gol geride olduğu karşılaşmalarda Alman hakemler maçı bitirmek için 40 saniye oyalanırken, bu süre İspanya'da iki dakikaya kadar çıkıyormuş. Peki, hakemler sonucu değiştirebilecek kritik kararları alırken tribünlerden ne kadar etkileniyorlar? Bu konuda da basketbol tribünlerini temel alan bir araştırma var. ABD'deki Maryland Üniversitesi'nden psikolog Thomas S.Wallston liderliğindeki bir ekip araştırmış ve hakemlerin kesinlikle seyirci cazgırlığından etkilendiği sonucuna varmış. Çünkü hakemlerde, insan sürülerinin gözüne girme dürtüsü gelişmiş. ALMANYA'DA HAKEMLER BAYERN MÜNİH’İ TUTAR Avusturyalı iki ekonomistin yaptığı istatistik çalışmasıyla ilgili bir sorun var. Sutter ve Kocher'in incelediği Bundesliga 2000-2001 sezonunun son maçında hakemin kayıp süreyle ilgili verdiği karar o kadar kritikmiş ki, şampiyonu belirlemiş. Bayern Münih ile Schalke 04'ün karşılaştığı maçta hakem, üç dakika uzatma oynatınca Bayern şampiyon olmuş. İşte bu şampiyonluk, ‘‘hakem ev sahibi lehinde düdük çalar’’ tezini çürütüyor. Çünkü Bayern, o maçta deplasmandaymış. İki ekonomiste göre bu durum, hakemlerin ev sahiplerinin yanı sıra hemen her zaman Bayern Münih'ten yana düdük çaldığı anlamına geliyor. Spor basınında da hayli yaygın olan bu görüşün istatistiklere dayalı bir kanıtı ise yok. Ev sahibi takım testosteron sayesinde kazanıyor Hakemlerin psikolojik ve fizyolojik durumunu araştıran İngiliz nöropsikoloji uzmanı Dr. Nick Neave'nin ‘‘ev sahibi takım neden kazanır’’ başlıklı bir çalışması da var. Northumbria Üniversitesi'nde görevli olan Neave'nin tezine göre ev sahibi takımın oyuncuları, bir çeşit hayvani dürtüyle kendi egemenlik alanlarının, düşman tarafından saldırıya uğradığı psikolojisiyle hareket ediyorlar. Sadece direk ve ağlardan oluşan kaleyi değil, sembolik anlamda da ‘‘kalelerini’’ savunuyorlar. Bu ruh hali daha fazla testosteron salgılamalarına yol açıyor. Böylece motive olup fişekleniyorlar ve dolayısıyla performansları artıyor. Uzmanlara göre testosteron hormonu mücadele gücünü artırıyor ve refleksleri kamçılıyor. İngiliz Premier Ligi'nde maçların yüzde 70'ini ev sahibi takımlar kazanıyor. Kazanılan zaferlerin ardında ise seyirci desteğinden çok testosteron hormonunun bulunduğu düşünülüyor. Çünkü psikologların yaptığı incelemelere göre seyircilerin tezahüratı çoğunlukla maç kazandıracak kadar yüksek desibellere tırmanmıyor. Dr. Neave'nin bu araştırmanın sonuçlarını açıklamasından sonra, İngiliz Premier Ligi takımlarından birinin her maç öncesi oyuncuların testosteron ölçümlerini yapıp ona göre takım kurmak için araştırma ekibiyle temas halinde olduğu söyleniyor. Hormon düzeyi düşük olan oyuncuların terapi görebileceği ve maçtan önce seksin yasaklanabileceği belirtiliyor.