Cimbom'un efsane futbolcusu Hakan Ünsal eski takımı Galatasaray'a sitem etti. Ünsal'ın bu konuşmaları iç sızlatıyor.
Abone olFenerbahçe 6-0'ı marka yaptı, Galatasaray UEFA'yı yapamadı
Göğsünde UEFA şampiyonluğu ve dünya üçüncülüğü madalyası olan Hakan Ünsal, büyük başarılarına rağmen Türkiye'de hak ettikleri değeri göremediklerini söylüyor. 'İngiltere'den Fatih Hoca için geldim ama kadro dışı bıraktı' diyerek sitem ediyor...
2000 yılında Galatasaray’ın daha sonraki yıllarda dillerden düşmeyecek marşının son nakaratı yazılıyordu: “Üst üste 4 sene şampiyon olduk, Avrupa’nın kralı olduk. Gerçekleri tarih yazar, tarihi de Galatasaray.''
Bu tarihi yazan takımın sol kanadını tutan Hakan Ünsal'ın yeri hâlâ doldurulabilmiş değil; ne Galatasaray’da ne de Milli Takım’da.
UEFA şampiyonu Galatasaray'ın ve dünya üçüncüsü Milli Takım’ın sol kanadı Hakan Ünsal, bu büyük başarılara rağmen futbolcu olduğunun farkına Türkiye’de varmamış: “Ben İngiltere’ye gittiğimde gerçek anlamda futbolcu olduğumu anladım.''
Çok değil, sadece 3-5 aylık bir tecrübe söyletiyor bu sözleri futbol hayatının yüzde 99.9’unu Türkiye’de geçirmiş olan Hakan Ünsal’a.
İstanbul Merter’de pek de gösterişli olmayan bir binanın giriş katında karşılıyor bizi Hakan Ünsal. Burası bir kumaşçı dükkânı. Bizi içeri; duvarlarında Türkiye’de çok az futbolcuya nasip olan büyük başarıların izleri var:
UEFA Şampiyonluğu Madalyası, Dünya Üçüncülüğü Madalyası, Devlet Üstün Hizmet Madalyası, unutulmaz maçların imzalanmış formaları vs. Bütün bu başarı simgeleriyle birlikte Hakan Ünsal’ı fotoğraflamaya çalışan arkadaşım Tolga Aktaş, epey ter döküyor.
Gereken değeri görmedik
Hakan Ünsal’ın kumaş işlerine girmeden önce futbolculuk kumaşından söze girelim.
40'ına merdiven dayamış Tugay Kerimoğlu hâlâ daha Milli Takım’ın yedekleri arasında oyuna gireceği dakikayı heyecanla beklerken ondan daha küçük olan Hakan Ünsal’ın eşofmanları çıkartıp “lacileri'' çekmesi biraz erken değil miydi?
“Evet, erken bıraktım'' der demez sebebini de cevabına eklemesini istiyorum: “Galatasaray’dan ayrılma sebebim benimle alakalı değildi. Kulübün bir isteğiydi. Futbolu bırakmamızı istediler ama ben oynamak istiyordum, o yüzden Rize’ye gittim.''
Ancak, Hakan Ünsal’ın futbol hayatının son demi pek kısa; sadece yarım sezon sürdü Çaykur Rizespor’da. “Kolay değildi. İnsan bir standardı görüp, daha sonra da onun altına düşünce uyum zorluğu çekiyor'' diyor. Ve kariyerinin zedelenmesine de fırsat vermek istemeyince “bir açıklama'' ile futbola sessiz sedasız veda ediyor Hakan Ünsal. “Siz tarih yazan adeta yaşayan efsanelersiniz bugün. Size gereken değer verildi mi'' diyerek malumun ilamını istiyorum aslında: “Kesinlikle UEFA şampiyonu ile dünya üçüncüsü kadronun hak ettiği şekilde onore edildiğini düşünmüyorum. Birkaç ödül, konuşma ve törenden sonra bu iş kapandı gitti. Başarımız şans, tesadüf olarak adlandırıldı. Bir İngiltere'ymişiz gibi başarılarımız normalmiş gibi geçiştirildi..''
Aziz Yıldırım olsaydı
Bu noktada Hakan Ünsal, sarı-kırmızılı tribünlerde “ıslıklanmalara'' neden olacak sözler sarf ediyor: “Ben o dönem, ‘Başımızda Aziz Yıldırım olsaydı, biz çok daha farklı olurduk’ dediğimde bazı taraftarlar kızdı ama maalesef Türkiye’de bu böyle. Galatasaray yönetiminin bu şekilde davranması o andaki başkanıyla alakalı. Başkan her ne kadar centilmen, bu işlere öneme veren bir insan gibi gözükse de sonuçta biz de yapılana icraata bakarız. Gerçek anlamda onore edilmediğimizi düşünüyorum.'' Hakan Ünsal’ın veryansın ettiği noktayı daha iyi anlamak için “maceranın'' ikinci bölümüne dönmek lazım: UEFA şampiyonu kadro haliyle Avrupa’dan transfer teklifleri alıyor. Arif Erdem ve Fatih Akyel İspanya'ya, Hakan Şükür İtalya’ya giderken Hakan Ünsal da İngiltere’nin yolunu tuttu. Hakan Ünsal “Vay be hayat varmış'' derken bir gün bir "sülüs" aldı: “Tez zamanda geri dön. İmza Fatih Terim''.
Elbette “akan sular'' duruyor, "duran toplar" hareket ediyor neredeyse ve Hakan Ünsal tekrar Galatasaray’a dönüyor. Maceranın devamı ise tam bir hüsran: Önce kadro dışı kalmalar; sonunda da “ya jübile ya...'' ikilemi..
Sebebini Terim açıklasın
Maceranın ikinci bölümüne dair bir tek soru sorulabilir: Fatih Terim’e kırgın mısın?
“Sadece vefa için geldim. 10 yıl Galatasaray’da oynadım ama futbolcu olduğumu İngiltere’ye gittiğimde anladım. O değeri verdiler. Hakikaten Terim istediği ve Galatasaraylı olduğum için döndüm. Ve sonunda kadro dışı kalmak... Hâlâ bilmiyorum nedenini. ‘Gençlere şans vermek istiyoruz’ dediler ama inandırıcı bir sebep değildi bu.'' Bir kontra atak yapıp, “Dini inançlarınızdan ötürü olabilir mi'' diye soruyorum bu kez: “Arif ile beni dini sebeplerle bıraksalar, kaptan Bülent’in hiç alakası yok. Orada başka sebep var ama onu söyleyecek olan o dönem bizi kadro dışı bırakan Fatih Terim ve o dönemdeki yöneticiler. Fatura bize kesildi. Terim’e kırgın değilim. O dönem hakikaten üzüldüm. Çünkü ben farklı olduğumu düşünüyorum. Oyuncu kalitesi olarak değil; İngiltere gibi rahat bir yeri bırakmışım, sonuçta Galatasaray ve Fatih Hoca için gelmişim. Sonucunda kadro dışı kalmam beni çok üzdü.'' Hakan Ünsal, 3 yıl aradan sonra Fatih Terim'le bir maç çıkışı karşılaşmış ama ne o “neden'' diye sorabilmiş ne de “Sen sormadan ben anlatayım'' demiş Fatih Terim.
“Yaşanması gerekiyormuş, yaşandı. Bundan bile bir tecrübe çıkıyor'' diyerek kadere boyun eğerken Hakan Ünsal, “Neler öğrendiniz ki" diye şüpheyle soruyorum: “Vefanın çok olmadığını öğrendim. Hem Fatih Hoca ile yaşadığımız bu olay hem de kulübün bize yaptığından sonra hiç önemi yokmuş. İstediğiniz kadar iyi olun, büyük başarılara imza atın; gün gelir kapının önüne koyulursunuz. Bunu hak etmediğimizi düşünüyorum.'' Bu noktada “derin bir top'' atmakta fayda var: Tarihe altın harflerle geçmiş bir futbolcuda onulmaz bir yara açılmış.
Referans Gazetesi