TÜRKİYE gazetesi yazarı Fuat Uğur, MİT Müsteşarı Hakan Fidan'a bugünkü yazısında istifa çağrısı yaptı. Uğur, Hakan Fidan'ın darbe gecesi Cumhurbaşkanı Erdoğan'a ulaşamamasını eleştirdi.
Abone olHürriyet gazetesi yazarı Abdülkadir Selvi'nin kitabıyla MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın 15 Temmuz darbe gecesi neler yaptığına dair bilgiler gün yüzüne çıkmıştı. Bu bilgiler bir süredir MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ı eleştiri okların hedefine oturttu. Hakan Fidan'la ilgili gelişmeleri bugünkü köşesine taşıyan Türkiye gazetesi yazarı Fuat Uğur, Hakan Fidan'ın darbe gecesi içinde bulunduğu tavrın 'Kontrollü darbe' yalanlarını güçlendirdiğini yazdı ve Hakan Fidan'ı üstü kapalı bir şekilde istifaya çağırdı.
Fuat Uğur, "Eğer 'kontrollü darbe yalanı'nı dolaşıma sokan FETÖ çetesi ve onun CHP’deki kuyruklarının yürüttüğü spekülasyonun son bulması isteniyorsa Hakan Fidan’ın bir karar vermesi gerek" dedi.
İşte Fuat Uğur'un bugünkü yazısının detayları:
"Mesele Başbakan Binali Yıldırım’ın 15 Temmuz darbe gecesi MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı saat 22.20’de mi yoksa 22.40’da mı aradığı değil.
Hürriyet yazarı Abdülkadir Selvi’nin kitabından ve yazdıklarından öğreniyoruz ki 15 Temmuz darbe girişimi gecesi saat 22.30 sularında önce Başbakan Binali Yıldırım “Hakan köprüye asker çıkmış” diye telefon ediyor, birkaç dakika sonra da Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan “Hakan bu ne, ne oluyor” diye soruyor. Fidan her ikisine de gelen ihbarı, aldıkları önlemleri filan anlatıyor.
O esnada FETÖ’cü askerlerin darbe yaptığı anlaşılmış, vatandaşlar köprüye ve caddelere çıkmıştır bile. Bu tantana içinde kendisi Suriyeli din adamı Muaz el Hatip ve Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’le birlikte soğukkanlı biçimde MİT konukevinde yemek yemektedir.
Fidan, Başbakan ve Cumhurbaşkanından gelen bu telefonlar nedeniyle kalkıp masadan uzaklaştığında ise Mehmet Görmez’in eşi arar. Telaşla “Mehmet sakın gelme, darbe oluyor, evimizin etrafı sarıldı” der.
Soru şu: MİT Müsteşarı Hakan Fidan, Binbaşı O.K’nın 14.45’deki ihbarından gece saat 22.30’a dek tam 7 saat 10 dakika Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı ve Başbakan Binali Yıldırım’ı neden arayıp bilgilendirmemiştir?
Tüm SPEKÜLASYON işte bu soru üzerinden üretilmektedir.
ÜZGÜNÜM AMA BU DA KURTARMADI
Tabii sorular soruldukça Abdülkadir Selvi de yazmayı sürdürüyor. Dün de Fidan’ın “Cumhurbaşkanı’na haber verememesi” ile ilgili o mühim “ayrıntı”yı aktarmış:
Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ile O.K’nın ihbarı üzerine durumu değerlendirip gereken tedbirleri aldıkları sırada “Cumhurbaşkanı’nı bilgilendirmem lazım” diyor Sayın Fidan. Ama gel gör ki telefonunu Genelkurmay’a gelirken hep araçta bırakmaktadır. Akar mecburen telefonun bağlanması için talimat verir. Tesadüfe bakın telefonu darbeci yaver Levent Türkkan açar. Fidan Cumhurbaşkanı’nın Koruma Müdürü Muhsin Köse ile bilinen o konuşmayı yapıyor. Köse kendisinin Levent Türkkan’a ait telefondan aranması nedeniyle dikkatli konuşuyor.
Abdülkadir Selvi’ye üzülerek belirtmek isterim ki, bu izahat da tatmin edici değil.
7 ŞUBAT’TA ARAMIŞ VE BULMUŞTU
Sayın Fidan 7 Şubat 2012’de FETÖ, MİT darbesi planlayıp kendisini ifade vermeye çağırdığında, o sırada ameliyat olmak üzere hastaneye giden ve çoğunlukla telefonlara bakmayan Tayyip Erdoğan’ı bulmayı başarmıştı. Erdoğan o vakit kendisine “Sakın ifade vermeye gitme” demişti. Sadrettin Sarıkaya adlı FETÖ’cü savcı, MİT müsteşarı ile birlikte üç MİT yöneticisi hakkında gözaltı kararı çıkarmaya kalkışınca da Erdoğan 10 Şubat’ta o tarihî konuşmasını yapmış “Gücünüz yetiyorsa gelin beni alın” demişti.
Demem o ki Cumhurbaşkanı MİT Müsteşarı için ulaşılmayacak kişi değil. Hele böylesine kritik bir günde, vahamet diz boyuyken.
SUSKUNLUK “KONTROLLÜ DARBE” YALANINI BESLİYOR
Ben şunu merak ediyorum. Sayın MİT Müsteşarı “Çok acil bir durum var, Genelkurmay Başkanı’mızla birlikteyiz. Sayın Cumhurbaşkanı’mız ile mutlaka ve hemen görüşmemiz gerekiyor” dese, acaba ulaşamaz mıydı?
Fidan saat 20.20’de Akar’ın yanından ayrılıyor. Aracındayken yeniden arayamaz mıydı?
Şimdi böyle soruları ortaya atıyoruz diye kimse kızmasın. Çünkü o saatlere dair bazı belirsiz noktalar kaldıkça ve suskunluk devam ettikçe, FETÖ ve CHP’nin birlikte dillendirdiği “kontrollü darbe yalanı” daha da besleniyor. Ama bu yalan bizim bu tartışmayı yapmamızı engellememeli. Kafamızdaki tüm soruları sorabilmeliyiz.
...
Eğer “kontrollü darbe yalanı”nı dolaşıma sokan FETÖ çetesi ve onun CHP’deki kuyruklarının yürüttüğü spekülasyonun son bulması isteniyorsa Hakan Fidan’ın bir karar vermesi gerek.