7 Şubat MİT krizinde yaşananlara dikkat çeken Yükselir, Hakan Fidan olmasaydı cemaatin devleti ele geçirme planında başarılı olacağını iddia etti.
Abone olİNTERNETHABER.COM
MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın Haziran seçimlerinde AK Parti'den Milletvekili adayı olmak için görevindne istifa etmesinin yankıları sürüyor. Sabah yazarı Sevilay Yükselir, bugünkü yazısında Fidan'ın "Gülen Cemaati'nin gerçek yüzünün deşifre olmasında" öncü rol oynadığını yazdı.
7 Şubat MİT krizinde yaşananlara dikkat çeken Yükselir, Hakan Fidan olmasaydı cemaatin devleti ele geçirme planında başarılı olacağını iddia etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yanında böyle bir ismin olmasının o dönem ülke için büyük şans olduğunu kaydeden Yükselir, cemaatin oyun planını ilk farkeden ismin Fidan olduğunu yazdı. Yükselir, Fidan'a övgüler dizdiği yazısında "Devleti alttan alta ele geçirmek için 40 yıl evvelinden yola çıkanların kullandığı taşeron Fethullah Gülen ve örgütünün çözümlenmesinde ve gerçek niyetlerinin anlaşılmasında Fidan'ın çok büyük rolü var. Daha önceki iktidarlarla olduğu gibi AKP iktidarının da nimetlerinden faydalanmak için taktıkları 'alnı secde gören iyi çocuklar' maskesiyle aldatmayı başaran ve iktidar mensuplarını yıllarca ayakta uyutan Paralel Örgüt'ün kirli emellerinin deşifre olmasında öncü rol üstlenen Fidan'a çok şey borçlu bu ülke insanı." dedi.
İşte Yükselir'in yazısındaki ilgili bölüm:
Bu iki isim olmasaydı inanın Türkiye hala dış mihrakların bu topraklar üzerinde at koşturmak için kullandığı Paralel Örgüt'ün yuvasıydı.
Bugün bu yuva dağıldı ise, dağıtıldı ise başta Erdoğan'ın sonra da Fidan'ın büyük payı vardır. Diğerlerinin yoktur demek istemiyorum ama şu gerçek ki bu örgütle mücadelenin başlaması için düğmeye basılmasına önayak olan çok az sayıda isim var. İçişleri Bakanı Efkan Ala, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, o dönem Başbakan Yardımcısı olan Beşir Atalay ve şu anda aklıma gelmemiş olsa da bir iki isim daha vardı. Emin olun bunların dışındaki birçok iktidar mensubu o dönem yani ilk zamanlar örgütle mücadele noktasında Erdoğan'a geri adım attırtmak için büyük çaba sarfettiler. Kim ne düşünür bilmem! Umurumda da değil! Ama ben şuna inanıyorum; Büyük ihanetin gerçekleştiği 7 Şubat 2012 sonrası yaşananları sıradan bir mesele olarak görüp Pensilvanya ile Erdoğan arasında mekik dokuyanlar da o günkü ihanetin bir parçasıdır. Bugün onların nerede olduğu, hangi tarafta olduğu da benim bu fikrimi değiştirmez! Çünkü eğer o günler Erdoğan 'kara kutum, sır küpüm' dediği Fidan'ın öngörü ve tespitlerine değil, sözüm ona kendilerini iyi niyet elçisi ya da güvercin sananların tavsiyelerine uymuş olsaydı Türkiye bu örgütün yuvası olmaya devam edecekti. Örgüt değil, devlet paralel olarak anılacaktı. O kadar ucu ucunaydı yani durum. Öyle ucu ucunaydı ki işte tarihe 7 Şubat Krizi olarak geçen o günkü ihaneti gerçekleştirenler devlete, devletin politikalarına kafa tutacak kadar küstahlaşmışlardı.
Dün arşivleri karıştırdım bu yazıyı yazmadan evvel. O gün ve sonrası yaşananları tek tek okudum yeniden. O dönem Başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan'ın ameliyat saatini bile hesaplayıp Hakan Fidan'ın bileklerine kelepçe takmaya kalkanların bugün geldikleri noktayı ve yaşadıklarını düşündüm. İster istemez nerdennn, nereyeee dedim kendi kendime... Evet...