TGC'nin 'Basın Şehitleri' bölümünde yer alan Ali Kemal'in gündeme gelmesinden sonra Mehmet N.Yılmaz'da tartışmalara katıldı. Yılmaz'ın bu sözleri çok konuşulacak gibi;
Abone olHain çıkarmakta dünya şampiyonuyuz!
‘MÜTAREKE gazetecisi’ Ali Kemal’in, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin ‘basın şehitleri’ listesinde isminin yer alması üzerine çıkan tartışmalar, ‘ihanet-hain’ kavramlarını yeniden değerlendirmemiz gerektiğini düşündürtüyor bana.
Kişisel görüşüm şu ki, listenin adı ‘basın şehitleri’ değil de ‘görevi sırasında öldürülen gazeteciler’ olsaydı daha doğru olurdu.
Ali Kemal ve Ali Kemal gibi düşünenlerle hiçbir ilişkim olamaz.
Görüşlerini, yazdıklarını onaylamıyorum. Ancak unutmamak gerekiyor ki Ali Kemal, yaptığı bir eylem nedeniyle değil, düşüncelerinin farklılığı nedeniyle öldürüldü.
Dünyanın hiçbir ülkesinde görülmedik ölçüde çok hainin bulunduğu bir ülkede yaşıyoruz.
Bu yüzyıllar içinde oluşturduğumuz bir tür ‘devlet geleneği’ ve artık değişmesi gerekiyor.
Belli bir döneme hákim olan görüşe karşı çıkanları hain olarak niteleyip, infazlarını meşrulaştırma çabasından başka bir şey değil bu.
Piri Reis, Basra’dan zaferle döndüğünde bu gerekçeyle asılmıştı.
Názım Hikmet, ülkeyi terke mecbur bırakıldığında da bu geleneğin kurbanı olmuştu.
Bugün de hemen her siyasi görüşün bir hain listesi var.
Doğu Perinçek’ten tutun da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a; Deniz Baykal’dan tutun da Mehmet Ağar’a kadar herkesin kendi tanımladığı bir ‘vatan hainleri listesi’...
Kimi için Telekom’un özelleştirilmesine karşı çıkmak, hainlik için yeterliyken, kimi için ‘Türkiye, AB’ye girmek için gerekenleri yapsın’ demek hain olarak nitelenmeye yetebiliyor. ‘Silahı bırakalım’ diyen bir Kürt’seniz, Apocular için ‘hain’ oluyorsunuz; ‘Osmanlı padişahlarının bazıları zavallı ve yarı deli insanlardı’ derseniz de ‘milliyetçilerin’ haini...
Tartışmaya, bizden farklı düşünen ve farklı davranan insanların, bunu bir ‘ihanet’ gerekçesiyle değil de sadece öyle düşündükleri ve düşündüklerinin doğruluğuna inandıkları için yaptıklarını kabul ederek başlamalıyız diye düşünüyorum. Bu kadar çok ‘hain’imizin olması, aslına bakarsanız ‘kapalı toplum’ geleneğinden hálá kurtulamamış olmamız.
Açık toplumlarda hainler değil, farklı görüşleri savunanlar, düşünce ve ifade özgürlüklerini kullananlar vardır çünkü.
Bir de kendimize şunu sormalıyız: Bu kadar çok hain çıkarabilen bir toplumun, sağlıklı bir ruh yapısına sahip olduğunu ileri sürebilir miyiz?
www.hurriyet.com.tr