Galatasaray'ın efsane isimlerinden Hagi Güzel Oyun programında birbirinden çarpıcı açıklamalar yaptı..
Abone olGalatasaray'ın gelmiş geçmiş en iyi yabancı futbolcusu, efsanesi Gheorghe Hagi, Kanal 24’te yayınlanan “Güzel Oyun” programına konuk oldu. Hagi kariyerinden Avrupa macerasına; milli takımdan Galatasaray'daki günlerine kadar her şeyle ilgili unutulmayacak açıklamalar yaptı.
Teknik direktörlük kariyerine ara vererek kendisine ait bir futbol akademisi kuran Hagi, genç oyuncularla birlikte Antalya’da hazırlık kampı gerçekleştirdi. Geleceğin Hagilerini yetiştiriyor bugünlerde. Onlara futbolu, hayatı ve başarıyı taşımanın zorluklarını anlatıyor.
Ancak takım çalıştırmayı, yarışmayı da özlediğini gizlemiyor…Türkiye’den gelecek transfer tekliflerine açık olduğunu ifade eden Hagi, sene sonunda ülkemize dönebileceğinin sinyallerini verdi.
TÜRKİYE’Yİ ÇOK SEVİYORUM
“Türkiye’yi çok seviyorum. Türkiye’de çok seviliyorum, belki bir gün buraya geri dönerim diye düşünüyorum. Son 2 yıl içinde bütün planlarım futbol akademisi üzerineydi, her şeyi sıfırdan başlattım..Ancak şu anda her şeyi rayına oturttum akademi ile ilgili. Sezon sonunda, çalışmayı isterim. Türkiye’den gelecek tekliflere hazırım, açığım. Teklife göre onları inceleyip değerlendiririz. Ama gerçekten benim ilgimi ve profesyonelliğimi ortaya koyacak bir teklif olması gerekiyor. Gerçekten şunu düşünüyorum ki, mayıs-haziran gibi bu işe dönmeye hazırım çünkü bu işi çok seviyorum.”
Hagi, Galatasaray teknik direktörü Frank Rijkaard’a büyük saygı duyduğunu belirterek, onun komple bir futbolcu olduğunu anlatıyor…
“Frank Rijkaard komple bir futbolcuydu. Hem defansif hem ofansif açıdan, oyunun iki yönünü de oynayabilen dengeli bir oyuncuydu. Dengeli, her zaman iyi pozisyon alan, sahada rakibe karşı büyük saygı gösteren çok büyük bir oyuncuydu.
Frank Rıjkaard değişmeyen bir insan, bana göre futbolcuyken nasılsa şu anda da aynı. Bunu teknik direktör olarak ispat etti, kendisiyle aynı jenerasyonun futbolcusu olduğumuz için büyük saygım var.”
Hagi, 2004-2005 sezonunda Galatasaray’ın teknik direktörlüğünü yaparken Türkiye Kupası’nda Fenerbahçe ile oynanan ve sarı kırmızılı takımın 5-1 galip geldiği maçı asla unutmamış.
“Oyuncu olarak da Fenerbahçe’ye karşı başarılar aldık. En azından 4 sene boyunca şampiyon olduk ve bu bir başarıdır. Ama onlara karşı olan kupa zaferini asla unutamam. Galatasaray teknik direktörüyken Olimpiyat Stadı’nda kazandığımız 5-1’lik maç, bütün yıl elde ettiğim sonuçların en iyisiydi. “
EMRE’NİN FENERBAHÇELİ OLDUĞUNU BİLMİYORDUM
Fenerbahçe forması giyen Emre Belözoğlu ilgili de konuşan Hagi, onun tuttuğu takımı o yıllarda bilmediğini ancak Emre’nin kendisine büyük saygısı olduğunu söyledi .
“Emre Belözoğlu’nun Fenerbahçeli olduğunu bilmiyordum, o tarz konular şahsi konular. Emre’nin çok yetenekli bir oyuncu olduğunu biliyorum sadece. Zirveye ulaşan, büyük takımlarda oynayan bir oyuncudur.Türkiye için güzel işler yapan bir Emre olarak biliyorum. Onun şahsi kararlarını kendisi verir. Ama bana karşı büyük bir saygısı var.”
UEFA KUPASI BİR PROJENİN ÜRÜNÜYDÜ
Galatasaray’ın 2000 yılında Uefa Kupası’nı aldığı kadronun bir proje sonucu ortaya çıktığını ifade eden Hagi, tarihe de ışık tutuyor…Birkaç yıllık çalışmanın ürününü Uefa Kupası ile taçlandırdıklarını belirten efsane sol ayak, takım arkadaşlarının da bu zaferdeki payını unutmuyor.
“Galatasaray’ın UEFA Kupası’nı aldığı takım, bir projenin ürünüydü. 2-3 yıl içinde oluşturan ve gerçekleşen bir projeydi bu. Ben de buna dahil olduğum için çok memnunum. Projenin hayata geçmesi için elimden geleni yaptım ama tabii ki yanımda olan takım arkadaşlarımın da çok büyük payı vardı. “
Evet, Hagi ülkemizde 5 yılda gösterdiği performans ile unutulmazlar arasındaki yerini aldı. Galatasaray taraftarının gönlünde taht kuran Rumen yıldız, futbol akademisindeki gençlere hayat felsefesini aşılayarak güzel oyun futbola olan hizmetini sürdürüyor.
“Kendime ait olan futbol akademisindeki çocouklara düşüncelerimi aktarıyorum. Onlara, “Ben dünyaya var olmaya değil kazanmaya geldim” diyerek futbolda kazanma hırsının önemini aşılıyorum. “
“En büyük zevkim topla oynamak. Bunu küçüklüğümden beri sevdim. Anne ve babamdan istediğim ilk ve son hediyeydi. Yani hayatımda onlardan tek bir şey istedim, 4 yaşındaydım..O da futbol topu. Ben böyle birisiyim.”
ARDA’NIN SIRTINDAKİ YÜK ŞİMDİ BAŞLIYOR
Galatasaray’ın unutulmaz sol ayağı, sarı kırmızılıların genç kaptanı Arda Turan’ın omuzlarındaki yükün asıl şimdi başladığını ve kendisinin de bu duyguyu yaşadığını söylüyor…
“Arda Turan çok çalışkan, çalışmayı seven bir oyuncu. Aynı zamanda çok yetenekli ve ilerleme kaydetti. Çünkü bunun için çok çalıştı. Ama onun omuzlarına düşen yük şimdi başlıyor. Bu sorumluluğun zor olacağını biliyorum. Aynısını ben de yaşamıştım. O yaşlarda hocama büyük takımlarda oynayabilecek seviyeye gelir miyim diye soruyordum. Bana, “Kesinlikle o seviyeye gelebilirsin ama orada kalmak daha zordur” demişti. Arda Turan’ın da bunu çok iyi algılaması gerekir.
HAKEM BİZDEN YANAYDI
Romanya’nın Steaua Bükreş takımında yıldızı parlayan, daha 24 yaşındayken de Galatasaray’la Avrupa Şampiyon Kulupler Kupası’nda karşı karşıya gelen Hagi o günleri de anlattı.
Hagi o günlerde Tanju, Prekazi, Simoviç ve Cüneyt gibi oyuncuları tanıdığını kaydederken, “Galatasaray o zamanlar çok iyiydi. Ancak biz de iyiydik. Yarı finalde karşı karşıya geldiğimizde kendi sahamızdaki maçı biraz da hakemin bizden yana olmasının etkisiyle 4-0 kazandık. Rövanşın zor olduğunu biliyorduk. Ancak elenmeyeceğimizden adımız gibi emindik. Buraya geldiğimizde biz otobüsteyken bize elleriyle “beş” işareti yapıyorlardı. Biz bunun imkansız olduğunu biliyorduk. Nitekim İzmir’de oynanan maçtan da 1-1’lik skorla ayrılarak finale çıktık.” şeklinde konuştu.