BIST 9.601
DOLAR 35,26
EURO 36,78
ALTIN 2.961,74
HABER /  GÜNCEL

Hafız olacaktı, türkücü oldu

Sesi çok güzel olduğu için babası tarafından hafız olmasının istendiğini ifade eden Karadenizli türkücü İsmail Türüt, "Babam İstanbul'a gelmemi hiç istemiyordu" dedi.

Abone ol

Karadenizli türkücü İsmail Türüt, fırtınalı geçen hayatını ve yeni albümü Piryoz'u Yeni Şafak'a anlattı. Ama ben türkücü olmayı daha çocukluğumda kafama koymuştum" dedi. Üç defa evlenen ünlü türkücünün Deniz (18), Yasemin (11), Miraç (9) ve Nazlıcan (7) adında dört çocuğu var 1965'te Rize'nin Ambarlı Köyü'nde dünyaya gelen ünlü türkücü İsmail Türüt, Karadeniz yaylalarında türkü okumuş, Koryanalı Hüseyin, Nazım Çubuk, Ali Köroğlu, Bahattin Çamurali, Giresun'dan İsmet Şadi, Rize'den Ahmet Güngör gibi yörenin en iyi kemençe ve türkü ustalarının yanında yetişmiş. Kemençe ustası Bayram Türüt'ten kemençe çalmayı öğrendiğini söyleyen Türüt, "Bayram Türüt güzel kemençe çalardı. Hatta bir plak bile çıkarmıştı. Onun çaldığı kemençe ile staj gördüm diyebilirim. Türkü olarak değil ama müzik olarak ciddi bir eğitim aldım diyebilirim. O bu işi bir sanat olarak görmedi, amatör olarak çalıyordu kemençeyi. Zaten şimdi kemençeyi bıraktı, hacı oldu" şeklinde konuştu. 'Kimse benim gibi mıhlama yapamaz' Ünlü türkücü üç dört sene kadar Cimilli Yaylası'nda çobanlık yapmış. Yaylalarda türkü okumaya başladığını belirten Türüt, "Yaylalar türkünün, özgürce içinden geldiği gibi söylenebildiği, kemençenin, kavalın çalınabildiği ve horonun oynanabildiği mekanlardı. Babam türkü okumam yerine sesim güzel olduğu için, hafız olmamı istiyordu, çok uğraştı. Arabistan'a gitmemi de istedi. Zaten hafızlık eğitimi de aldım biraz" dedi. Hâlâ çobanlık yaptığı yerleri ziyaret ettiğini ifade eden Türüt, "Allah'a çok şükür imkanlarım olmasına rağmen, dünyanın hiçbir yerine tatile gitmedim. Çocukluğumda ayrıldığım o yaylalara doyamadım ben. O doğduğum büyüdüğüm cennet Anadolumun cennet Karadenizinin cennet yeşilinde oynamak, gezmek, koşmak hep içimde ukde olarak kaldı. Her fırsatta gezmek ve hasret gidermek için köyüme ve yaylalara giderim" dedi. Cimilli yaylasında çobanlık yaptığı yıllarda düğünlere davet edildiğini ve türkü okuduğunu söyleyen Türüt, "İyi mıhlama yapmasını yaylada öğrendim. İddia ediyorum, hiçbir Karadeniz bölgesinin kadını benim kadar iyi mıhlama yapamaz. Yayla her yönüyle benim için iyi bir eğitim yeriydi" dedi. Duvarlara yazı yazmış Haşarı bir çocuk olduğunu söyleyen ünlü türkücü de bir zamanların siyasi havasından etkilenmiş, duvarlara sloganlar yazmış. Türüt, "O zamanlar sen sağcısın, ben solcuyum o da vardı. O zaman kahrolsun faşizm yazarlardı, ben de kahrolsun komünizm yazardım. Sonra tek yol İslam yazılmaya başlandı. Sonra da İslam'dan da eser kalmadı ortada" diyor. Türkücü olmak hayali ile İstanbul'a geldiğini belirten İsmail Türüt, "Babam benim buralara gelmeme karşı çıktı. Para da vermedi bana. Burada amcamın marketi vardı. Orada çalışmaya başladım. Sonra o marketi satınca, ben de ortada kaldım. Sonra Bebek'te fırınlarda çalıştım. Oralarda gözüm açılmaya başladı. Aklımda, beynimde hep türkü okumak, kaset yapmak vardı" diyor. İstanbul'da çay bahçelerinde ve düğünlerde türkü okumaya başladığını söyleyen Türüt'ün yolu 1980'lerin başında pekçok sanatçı gibi Unkapanı'na düşmüş. Bu arada Marmara bölgesinde Karadenizlilerin yaşadığı ilçe ve köylere kadar giderek yöre türküleri söylemiş. Türüt, ilk kez sahipleri Artvinli olan bir müzik firmasıyla çalışmış. İlk okuduğu türkü ise yanık olduğu bir kız için yazdığı Cananım türküsüymüş. Türüt, türkü yazdığı bu hanımla da evlenmiş. Yıllarca plak şirketleri tarafından sömürüldüğünü ve kaset yapmasına imkan verilmediğini belirten ünlü türkücü, "Yıllarca çalıştığım plakçılar, bu adama kaset yapalım ama çok fazla da satmasın ki, gözü açılmasın diyorlar. Ölmesin de gözü de açılmasın bize nasıl olsa kazandırıyor diyorlardı. Olan hep bize oluyordu. Yıllarca bu böyle devam etti" dedi. TRT ambargo uyguladı Kanal7 Tv'nin ünlü olmadan önce kendisine kapılarını açtığını belirten Türüt, "Allah razı olsun. Ama ben de onlara prestij kazandırdım, para kazandırdım. Kanal 7 demek İsmail Türüt demekti" dedi. TRT'nin uzun süre kendisine ambargo koyduğuna değinen Türüt şöyle konuştu: "TRT o zaman başkalarına yazdığım türküleri onlara okutuyorlar. Bana benim türkümü okutmuyorlardı. Ciddiye almıyorlar, dinlemiyorlar. Ama sonradan kabul ettiler. Kardeşim peki o zaman, ne vardı da orada bize eziyet çektiriyordunuz. " BENDEKİ ENERJİNİN SIRRI ANZER BALI Dünyada iki bal var. 3500 metre yükseklikten elde edilen anzer balını sıcak su ile içerim. Normal yaşantısı olan bir vatandaşım. Birçok sanatçı arkadaşıma da alıştırdım. Eğer bir dopingten bahsedilecekse işte bendeki enerjinin sırrı bu baldadır diye düşünüyorum. ŞÖHRET İÇİN KARADENİZ TÜRKÜLERİNİ KULLANMASINLAR Ya popüler olmak ya da çok kaset satmak için Türk halk müziğini, Karadeniz türkülerini katletmesinler. Pop ile, tekno bilmem neyle, ya da pornografik görüntlerden oluşan klipler yapmasınlar. Bir tulum, bir kemençe ve uydurma ve horon görüntüsü ile uyduruk klipler yapılmamalı. Tatlıses'e çok şey borçluyum Yirmi kaset yaptıktan sonra İbrahim Tatlıses'in firması İdobay'dan teklif aldığını belirten Türüt ilk önce kendisine şaka yapıldığını sanmış. İşte o anı Türüt şöyle anlatıyor: "Bir televizyon kanalında İbrahim Tatlıses benim türkülerimi dinlemiş ve çok beğenmiş. Bir gün telefon çaldı İdobay'ın müdürü arıyor, işte kendisini tanıttı. İbrahim Tatlıses, sizinle görüşmek istiyor dedi. Kendisi beni arasın dedim. Çünkü kimseye güvenim yok, çünkü ağzım yanmış. Sonra baktım İbrahim abi aradı. Yarın gel saat ikide görüşelim dedi. Ben gittim, buyur ettiler. Sonra benimle çalışmak istediklerini söylediler. Hemen başla dediler. İnan yeniden doğmuş gibi oldum." PİRYOZ'DA 100 YILLIK TÜRKÜLER VAR Son albümü Piryoz-2 hakkında da bilgi veren Türüt şunları söyledi: "Piryoz, yani burun ama bildiğimiz bizim burnumuz değil. Albümünün isim babası Fuat Saka'dır. Piryoz 2'de yüz yıllık türküler de var, benim türkülerim de var. Piryoz 3ü de yapıp toplam 50 tane Türk Halk Müziği repertuvarına kazandıracağım. Kültür Bakanlığı ve TRT'nin bana ödül vermesi lazım. İki tane aynı bölgenin adamından böyle bir lezzet çıkmış ortaya. İddia ediyorum ben öldükten sonra arkamda bırakacağım bir eser kalacak gelecek nesillere." Haber: Şamil Kucur Kaynak: www.yenisafak.com.tr