Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in Suriye'ye yapacağı ziyaret medyayı da derinden etkiledi. Yenişafak yazarı Hüsnü Mahalli kendisini suçlayanlara cevap verdi.
Abone olCumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in Şam'a yapacağı resmi ziyaret medya yazarlarını da derinden etkiledi. Yenişafak yazarı Hüsnü Mahalli, kendisini eleştiren Hürriyet yazarı Hadi Uluengin'i çelişkili davranmakla suçladı. Mahalli, başlıklı yazısında Hadi Uluengin'in teste tabi tuttu:
- Osmanlıca'da iki deyim çok hoşuma gider..
'Hafıza-i beşer nisyan ile malüldür' ve 'Nevi şahsına münhasır bir vakıa'…
Cumhurbaşkanı Sayın Sezer'in Suriye'ye yapacağı gezi ile ilgili medyadaki tartışmaları izlerken aklıma bu iki deyim geldi..
Hadi Uluengin bakın benimle ilgili olarak Hürriyet'in 16 Mart günkü sayısında ne diyor:
'Yeni Şafak gazetesinde Şam Radyosu'nun Türkçe servisi spikerliğini yürüten Hüsnü Mahalli''..
'Nevi şahsına münhasır bir vakıa' olan Hadi Bey'in bu suçlamasının nedeni benim Suriye'ye giden aydınlara destek vermem ve Cumhurbaşkanı Sayın Sezer'in Şam'a gitmesini savunmam..
Beni 'Şam radyosunun spikeri' olarak takdim eden Hadi Bey acaba kendi genel yayın yönetmeni Ertuğrul Özkök'ü neyle suçlayacak!
Sayın Özkök aynı günkü Hürriyet'te Cumhurbaşkanı Sayın Sezer'in Şam'a gitmesini savunuyor ve bakın ne diyordu:
'Türkiye, Suriye'nin liberal ekonomiye geçmesini, içinde bulunduğu izolasyondan çıkıp dünya topluluğunun bir parçası olmasını bütün samimiyeti ile istiyor. Üstelik bunu geçmişte Öcalan'a ev sahipliği yapmış olmasına rağmen istiyor. Suriye'ye güven veren bir Türkiye, ABD'nin de menfaatinedir. O nedenle Cumhurbaşkanı'nın gezisinin ertelenmemesi gerekir. Bu tavır Şam'da Beşşar Esad'ın elini güçlendirir. Güçlü bir Esad da hem Türkiye'nin hem de ABD'nin istemesi gereken şeydir'
Şimdi buyurun Hadi Bey ve patronunuz Sayın Özkök'e 'Suriye televizyonunun borazanı' deyin bakalım ..
Ama nerede sizde o cesaret!
Bu da yetmezse yine aynı gazetede Sayın Oktay Ekşi'yi de 'Suriye El-Baas Gazetesi'nin Türkiye temsilcisi' olmakla suçlayabilirsiniz..
Çünkü Sayın Ekşi Cumhurbaşkanı Sayın Sezer'in Şam'a gitmesi konusunda Amerika'nın müdahalelerine karşı sert, doğru ve onurlu bir tavır sergilemiştir.
Ama isterse Hadi Bey 8. Cumhurbaşkanı Sayın Demirel'in Güneri Civaoğlu ile yaptığı ilginç sohbeti kendini tatmin için kullanabilir.
Kendi döneminde Suriye'ye giden Sayın Demirel 'Cumhurbaşkanı Sayın Sezer'in gitmemesi gerektiğini belirterek bakın ne diyor 15 Mart'taki Milliyet'te:
'Suriye, Türkiye'ye hangi dostluğu yapmış. 40 bin Türk insanının canını kaybetmesine, Türkiye'de nehir gibi kan akmasına sebep olmuş. Şimdi Irak politikamızla Suriye'nin Irak politikası aynı çizgide denilerek Suriye'ye arka çıkmamız yanlıştır'..
7 kez Başbakan ve bir de Cumhurbaşkanı olan Sayın Demirel'in Türkiye'nin Suriye ilişkilerini Irak ile sınırlandırmasını hayretlerle karşıladım.
Sayın Demirel'in, Cumhurbaşkanı Sayın Sezer'in Hafız Esad'ın cenaze törenine katılmasının ne anlama geldiğini bildiğini sanıyorum. Ayrıca Sayın Demirel Suriye'nin bu jeste karşılık verdiğinin de farkındadır diye düşünüyorum.
Gelelim Hafız Esad'ın PKK'ya verdiği desteğe..
PKK olayında ve 15 yıl süren çatışmalarda kimlerin parmağının ve rolünün olduğunu artık herkes biliyor!
Esad, PKK'ya destek verirken başta Amerika olmak üzere tüm Avrupa, Rusya ve daha birçok ülke benzer desteği veriyordu.
Esad, Öcalan'ı gönderdikten sonra da bu ülkelerin PKK'ya olan desteği devam etti ve ediyor..
Sayın Demirel, geçmişte kalan bir olayla Suriye'yi suçlarken halen 5 bin PKK'lıyı Kuzey Irak'ta saklayan ve koruyan Amerika'ya acaba neden kızmıyor?
Üstelik Öcalan'ı Sayın Demirel'e teslim eden bu Amerikalılar hiç çekinmeden 11 Türk askerinin kafasına çuval geçirmiştir.
İnanıyorum ki Sayın Demirel bunun ne anlama geldiğini çok iyi bilmektedir.
Hadi ondan da vazgeçtik..
Perşembe akşamı Kanal Türk'te konuşan emekli Orgeneral Sayın Kemal Yavuz tarihi bir belgeden söz ederek Amerika, İngiltere, Rusya ve Fransa'nın 1915 yıllarında Ermenileri nasıl ayaklandırdıklarından söz ediyordu.
Yani bugün arada bir 'Ermeni katliamlarını Kongre'de kabul ederim' türünden tehditler savuran Amerika demek ki zamanında bu 'katliam'ların baş müsebbiplerindenmiş..
Tıpkı 'Osmanlı Rum ve Ermeniler karşısında ticaret ve siyaset alanında gerileyen dönemin Yahudilerinin İttihat ve Terakki'cileri Ermenilere karşı kışkırttıkları' gibi!
Tarihte hemen hemen tüm ülkeler birbirlerine karşı düşmanlık etmiş ve hatta savaşmışlardır.
Amerikalılar, bağımsızlık mücadelesini bugünkü müttefikleri İngilizlere karşı vermişlerdir.
Bu savaşta yüzbinlerce insan yaşamını yitirmiştir.
Amerikalılar, Hiroşima, Nagazaki ve Tokyo saldırılarında 500 bin insanı öldürdü.
Hitler'in başlattığı İkinci Dünya Savaşı sonucu 35 milyon insan can verdi ve tüm Avrupa yerle bir oldu.
Sevr'i zamanında gerçekleştiremeyen Fransa, İngiltere, Yunanistan ve İtalya şimdi 40 yıl AB kapılarında beklettikleri Türkiye ile ilgili Sevr benzeri hesaplar yapıyor.
Bu durumda ve Sayın Demirel'in mantığı ile Türkiye tüm bu ülkelerle dost olamaz hele hele 'stratejik müttefik' asla!
Üstelik Civaoğlu'nun 16 Mart'ta Milliyet'te dediği gibi :
'Abdullah Öcalan ABD ve AB ülkelerinin desteği ile Şam'da Bekaa Vadisi'ndeki odasındaymış gibi siyaset yapabilmektedir'..
Yoksa Amerikalılar bunun için mi Öcalan'ı Kenya'dan kaçırıp Sayın Demirel'e verdiler?
Not: Barış ve Adalet Koalisyonu ile birçok kitle örgütünün çağrısı üzerine Amerika'nın Irak işgaline ve tüm savaşlara 'Hayır' demek için dün Kadıköy'de toplanan duyarlı tüm insanları kutluyorum...
Yazı: Hüsnü Mahalli
Kaynak: