BIST 9.539
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 2.992,52

Haçlı Kedi Erdoğan’dan hamle bekliyor!

Dünya üzerindeki bütün büyük katliamlarda Batı’nın (haçlı) parmak izleri vardır. (Tabi burada Batıyı bu kadar zikrettikten sonra içimizdeki Batı hayranı ve özentisi olan mankurtları da yâd etmek lazım gelir..!)

Geçtiğimiz Cuma günü Yeni Zelanda’da akıllara durgunluk veren bir katliam yaşandı.

Camide Cuma namazı kılan Müslümanların üzerine ateş açan bir terörist katliam yaparak 40’dan fazla kişiyi öldürdü. Saldırganın silahına yazdığı yazılar olayın ne olduğunu açıkça ortaya koyuyordu: Hristiyan (Haçlı) ve Batı terörü…

Olayın oluş biçimi ve saldırganın söyledikleri asla ve asla tasvip edilecek şeyler olmadığı gibi en ağır şekilde lanetlenmeyi hak eden bir davranış. Nitekim olayın ardından başta Türkiye olmak üzere uluslararası toplum değişik şekillerde tepkilerini dile getirdi.

Ancak olayın asıl muhatabı olan Batı (Haçlı) henüz dişe dokunur bir şeyler yapmış değil. Fransa’da yaşanan Charlie Hebdo katliamından sonra bir araya gelerek bir yürüyüş gerçekleştiren Batılı liderler suskunluklarını koruyorlar. İbrahim Kalın'ın dediği gibi: Bakalım terör dedikleri Charlie Hebdo olayındakiyle aynı tutumu bu olayda da gösterebilecekler mi?

Yeni Zelanda’daki terör olayını kişisel bir olay olarak yorumlamak ve değerlendirmek yanlış olur. Bu olay hafife alınamayacak kadar büyük bir arka plana sahip.

Bu olayı “köşeye sıkışmış bir kedinin saldırgan tavırları” olarak yorumlamak lazım. Şöyle ki: …

Yaklaşık 20 yıl öncesinde zayıf bir İslam dünyası ve liderleri karşısında Batı her zaman üst perdeden konuşmuş ve gerçek kimliğini gerek Müslüman ülkelerin liderlerine gerekse halklarına yaptıkları baskılar ve yaptırımlarla gizleyebilmişti. İçlerindeki düşmanlığı Müslümanlara yaptıkları ikinci sınıf hatta üçüncü sınıf insan muamelesi ile tatmin etmişler, egolarını bu şekilde teskin edebilmişlerdi.

Ancak Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan yönetimindeki Türkiye, ezberleri bozdu. Artık Batı’nın (Haçlı) karşısındaki ezik lider profili gitmiş, her yerde ve platformda sesini yükselten, kimliğini gösteren bir ‘lider’ görünür olmuştu.

Davos’ta zirve yapan ve tabiri caizse “dünyanın sahipleri”ne ağzının payını veren “Bi dakka!” duruşu tabloyu tersine döndürmüştü. Artık sesini yükselten Batı değildi. Türkiye artık hesap veren değil hesap soran konumundaydı.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti de tıpkı lideri gibi bir değişim geçiriyor ve dünyanın yönetilmesinde söz sahibi olmaya başlıyordu. Gerek Birleşmiş Milletler’de gerekse diğer platformlarda Türkiye dünyanın 5’ten büyük olduğunu haykırmaya başlamış ve ezilen dünya milletleri için bir ümit olmaya başlamıştı.

Ezik Müslüman liderler ve devletler karşısında efelenen Batı (haçlı), dayak yiyen bir boksör misali köşesine çekilmiş ve arka arkaya gelen darbelerden kurtulmaya çalışmaya başlamıştı. Köşeye sıkışmışlığın verdiği çaresizlikle de hatalar yapmaya başladı.

İşte Yeni Zelanda’daki terör saldırısı da köşeye sıkışmışlığın verdiği çaresizliğin sonucu Batı’nın gerçek yüzünü göstermesinin emaresidir.

Gerçek yüz şudur: Haçlı Terörü…

Batı, her ne kadar günümüzde “medeni” gibi gözükmeye çalışsa da Haçlı Seferleri ile dünya üzerindeki en büyük terör olaylarının müsebbibidir. Batı’nın tarihi incelediğinde en büyük katliamları onların yaptığı görülecektir.

Yakın tarihten geriye doğru gittiğimizde; atom bombasının kullanımı, Amerika yerlilerinin katliamı, Afrika’da yapılan katliamlar, Aztek, İnka ve Maya medeniyetlerinin yok edilmesi, Birinci ve İkinci Dünya savaşları, Orta çağ karanlığında insanların engizisyon mahkemelerinde katledilmesi… vs. vs…

Dünya üzerindeki bütün büyük katliamlarda Batı’nın (haçlı) parmak izleri vardır. (Tabi burada Batıyı bu kadar zikrettikten sonra içimizdeki Batı hayranı ve özentisi olan mankurtları da yâd etmek lazım gelir..!)

Ekonomik üstünlük ile bir nevi üstü örtülmeye çalışılan Batı’nın gerçek yüzü, yukarıda bahsettiğimiz son 20 yılda yaşanan gelişmelerin ardından daha fazla gizlenemedi ve patlak verdi.

Eğer biz Türkiye olarak uluslararası arenadaki duruşumuzdan taviz vermezsek Batı gerçek kimliğini göstermeye devam edecek.

Yapılması icap eden şey; son 20 yıldaki duruşun devam ettirilmesidir. Bunun için de Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ile devam etmek elzemdir.

Bunu sakın “AK Parti’ye oy verin, Cumhurbaşkanı’na hesap sormayın” olarak algılamayın. Oyunuzu kime verirseniz verin ama Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın uluslararası arenada ne ifade ettiğini unutmayın. İç politikada hesaplaşalım, mücadele edelim, hakkımız arayalım, yönetime talip olalım ama bunu yaparken “Erdoğan gitsin de ne olursa olsun” mantığı ile yapmayalım…

Yeni Zelanda’da yapılan katliam Türkiye ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eline tarihi öneme sahip bir koz verdi. Batı’nın gerçek yüzünü göstermesi sonucu atılacak adımlar ve hamleler çok önemli.

Batı’nın gözü de zaten bu olayın ardından Erdoğan’ın yapacağı hamlelerde. Bunun için de devlet aklının devreye girmesi, öfkeyle değil akl-ı selimle adımlar atılması gerekiyor.

Çünkü Erdoğan da yapacağı hamlelerin sadece Türkiye adına değil İslam dünyası adına olduğunun bilinciyle hareket edecektir.

Bu olay karşısında takınılacak tavır Türkiye’yi İslam ülkelerinin meşru lideri konumuna yükseltecektir.

Allah, başta devlet büyüklerimiz ve İslam aleminin yöneticileri ve halkına basiretle hareket etmeyi nasip etsin…

facebook.com/msbeser

twitter.com/msbeser

instagram.com/msbeser