Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Dr. Ekrem Keleş, bu yıl hac başvurularının 1,5 milyona ulaşmasını beklediklerini söyledi.
Abone olDiyanet İşleri Başkan Yardımcısı Dr. Ekrem Keleş, ''İnşallah Harem-i Şerif'in çevresindeki genişletme çalışması tamamlandığında kontenjan artırımı olur da hac özlemiyle bekleyen insanlarımız hacca gider'' dedi.
Keleş, şirket organizasyonlarıyla umre ziyareti için kutsal topraklara gideceklere rehberlik edecek din görevlilerine yönelik Kayseri'de düzenlenen seminerde yaptığı konuşmada, geçen yıl hac için başvuranlarla sayının 1 milyon 163 bini bulduğunu söyledi.
Hacca sadece 70 bin kişinin gidebildiğini vurgulayan Keleş, bu yıl 300 bin yeni başvuru ile sayının 1,5 milyona ulaşacağını tahmin ettiklerini belirtti.
Bakanlıklar arası Hac ve Umre Kurulu'nda konunun defalarca ele alındığını anlatan Keleş, şöyle devam etti:
''Başkanlığımız düz kura yöntemi denedi, adil de değildi. Katsayı kura sistemi benimsendi. İki yıl önce başvuran 4 kez, 3 yıl önce başvuran 9 kez, 4 yıl önce başvuran 16 kez, 5 yıl önce başvuran 25 kez, 6 yıl önce başvuran 36 kez, 7 yıl önce başvuran 49 kez kura çekti. Bazen 49 kez çeken değil de başvurduğu yıl çeken kazanıyor. 2011 yılında hacca gidenlerin yüzde 49'a yakını 2007'de, yüzde 24'ü 2008'de, yüzde 14'ü 2009'da, yüzde 9,5'i 2010'da, yüzde 5'i de 2011'de başvuranlardan. Bazı İslam ülkeleri kendileri de tatbik etmek için bizim bu sistemimizi inceliyor. İnşallah, Harem-i Şerif'in çevresindeki genişletme çalışması tamamlandığında kontenjan artırımı olur da hac özlemiyle bekleyen insanlarımız hacca gider.''
ŞİRKET ORGANİZASYONLARI
Umre organizasyonlarında, Diyanet İşleri Başkanlığı personelinin yılda yaklaşık 500 bin kişiye irşat hizmeti sunduğuna işaret eden Keleş, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Ancak geçen yıl şirket organizasyonları yaklaşık 90 bin kişiyi, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın irşadından mahrum ettiler. Başkanlığa liste olarak 39 kişi veriyor ve görevli almıyor, 199 kişi veriyor, kafile başkanı almıyor. Böylece deve sütlü umreler ortaya çıkmaya başlıyor. Bir takım hurafe niteliğindeki uygulamalar ortaya çıkmaya başlıyor. O insanları, daha sonraki yıllarda kendilerine bağlayabilmek için şeri açıdan da İslami temellere oturmayan bir takım uygulamaların içerisine sürüklemeye başlıyorlar. Bu uygulamanın esas riskli tarafı budur. Bu manada meselenin üzerinde ciddi şekilde düşüneceğiz, bununla ilgili çalışmalar devam ediyor.'