BIST 10.025
DOLAR 35,16
EURO 36,68
ALTIN 2.956,54
HABER /  GÜNCEL

Haberal kararını bozacak iddia

Ergenekon sanığı Prof. Mehmet Haberal'ın şikayeti üzerine 9 hakim ile ilgili verilen tazminat kararı sil baştan olabilir...

Abone ol

Mehmet Haberal'ın 9 hakimi tazminat ödemeye mahkum ettirdiği dosyanın yanlış mahkemeden istendiği ve sözkonusu dosyanın aslı yerine eksik fotokopilerle karar verildiği iddia edildi.

İddiaya göre, kararı veren Yargıtay 9. dairesinin doktor raporlarına bakmadı. Dosya yanlış mahkemeden istendi. Dosya aslı görülmeden fotokopiler üzerinde karar verildi. Hükükçular iddianın droğruluğu halinde hakimlerin AHİM'e gidebileceğini belirtiyor.

Star gazetesinin haberine göre; Ergenekon sanığı Mehmet Haberal’ı tahliye etmedikleri gerekçesiyle 9 hakimi tazminat ödemeye mahkum eden Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin, kararın AİHM’den dönmesine neden olacak hatalar zincirine bir yenisi daha eklendi. Haberal’ın avukatlarının başvurusu üzerine ve sadece Haberal’ın avukatlarının verdiği belgeleri inceleyerek İstanbul’da görevli özel yetkili 9 hakime ceza kesen Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, karardan 4 ay sonra İstanbul’dan Haberal dosyasını istedi. Ancak, 4. Hukuk Dairesi, burada da bir skandala imza atarak Haberal dosyasını yanlış dosya numarasıyla yanlış mahkemeden istedi.

İŞTE ADIM ADIM SKANDALA GİDEN YOL

Yargı bağımsızlığına en büyük darbelerden birisi olarak değerlendirilen Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin hakimlere tazminat kararıyla ilgili skandallar zinciri Ergenekon sanığı Mehmet Haberal’ın başvurusuyla başladı. Mehmet Haberal, sağlık sorunları nedeniyle kendisini tahliye etmeyen 9 hakimden tazminat talep etti. Haberal’ın avukatları, 4. Hukuk Dairesi’ne İstanbul Üniversitesi Kardiyoloji Enstitüsü’nden sadece bir doktorun imzasını taşıyan ‘hayati riski var, taburcu edilemez’ raporunu delil olarak sundu.

Skandal 1: DOSYANIN ASLINI GÖRMEDEN KARAR VERDİLER

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, şikayete konu olan Haberal’la ilgili dosyanın aslını Ergenekon davasına bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nden istemeye gerek duymadan Haberal’ın avukatlarının getirdiği belgeler üzerinden hakimlere ceza yağdırdı. Bu skandal, 4. Hukuk Dairesi üyesi üyesi Sadık Demircioğlu’nun muhalefet şerhi ile ortaya çıktı. Demircioğlu, “Mehmet Haberal’ın dava dosyasının aslı İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nden istenmeden, Haberal’ın sunduğu delillerin denetimi yapılmadan, kısacası hiçbir kanıt toplanmadan sadece davacı vekillerin sunduğu fotokopilere dayanılarak karar verilmesi hukuka aykırı” dedi.

Skandal 2: KARAR VERDİKTEN 4 AY SONRA DOSYA İSTENDİ

Kendi üyesinin muhalefet şerhini görmezden gelerek dosyayı 8 Haziran 2010 günü karara bağlayan ve kapatan Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, karara itiraz edilip, dosyanın orjinali görülmeden karar verildiği kamuoyuna yansıdıktan sonra tekrar harekete geçti. 4. Hukuk, karardan tam 4 ay sonra, itiraz Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nda görüşüleceği dönemde Haberal dosyasının aslını İstanbul’dan isteyerek yeni bir skandala imza attı. Ancak 4. Hukuk’un skanddalları bu kadarla da bitmedi.


Skandal 3: MAHKEME DE DOSYA NUMARASI DA YANLIŞ

Haberal dosyalarını istemeye karar veren 4. Hukuk, dosyayla ne kadar ilgili olduğunu gösterircesine Haberal dosyasını yanlış mahkemeden ve yanlış dosya numarasıyla istedi. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, 12 Ekim 2010 tarihli yazı ile Haberal’ın dosyasını sanık olarak yargılandığı İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi yerine dosya ile hiç ilgisi bulunmayan İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nden isteyerek yeni bir skandala daha imza atmış oldu. 4. Hukuk’un skandalları bununla da bitmedi. Talep yazısında Haberal’la ilgili dosyanın numarası da yanlış yazıldı.

Skandal 4: YARGITAY’I 12. AĞIR CEZA UYANDIRDI

Dairenin İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdiği yazıda, “Mehmet Haberal’ın yargılandığı 2009-31 sayılı dosyada tutuklanması ve tutukluluğa itiraz hususunda verilen kararların tasdikli birer suretlerinin istenmesine” ifadeleri yer aldı. Talep yazısında yer verilen dosya numarası Mehmet Haberal’la ilgili soruşturma dosyasına değil, Cumhuriyet gazetesine molotof atılmasıyla ilgili soruşturmaya ait çıktı. 4. Hukuk’un talebini inceleyen İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi, 2 Kasım 2010 tarihli cevap yazısında “Haberal’la ilgili dosyanın kendilerinde olmadığını, Haberal dosyası diye istenen dosyanın da Cumhuriyet Gazetesine molotof atan sanıklarla ilgili dosya olduğunu” bildirdi.

GENEL KURUL ĞÖRMEDİ Mİ?

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin karara bağladığı bir dosya ile ilgili karardan 4 ay sonra dosyanın aslını talep etmesiyle ortaya çıkan skandal, bir başka soruyu daha gündeme getirdi. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, yanlış mahkemeden yanlış dosya numarası ile Haberal dosyasını 12 Ekim 2010 tarihinde istedi. İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi de 2 Kasım 2010 günü “Haberal dosyası bizde değil, talep ettiğiniz dosya da Haberal’a ait değil” yazısını Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’ne gönderdi. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu da 5 Kasım 2010 günü 4. Hukuk Dairesi’nin 9 hakime tazminat kararını onadı.

RAPOR HERKESTEN GİZLENMİŞ 

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin, hakimleri tazminata mahkum ederken, Haberal hakkında tedavi gördüğü İstanbul Üniversitesi Kardiyoloji Enstitüsü Başkanlığı’nda görevli 4’ü profesor biri doçent 5 uzmandan olaşan heyetin verdiği 16 Ekim 2009 tarihinde verdiği “ayakta tedavci edilebilir, taburcu edilsin” raporunu görmediği, bu raporun 4. Hukuk’tan saklandığı ortaya çıkmıştı.  Bu durumda Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun da hakimlerin Haberal’ı tahliye etmemesine neden olan heyet raporunu görmeden kararı onadığı ortaya çıktı.

KARAR AHİM'E GİDER

Hukukçular, Yargıtay’ın tutuklu sanığın avukatlarından alınan dosyanın aslını görmeden, şikayetçinin verdiği belgelerle hakimleri tazminata mahkum etmesi ve karardan 4 ay sonra yanlış mahkemeden yanlış dosya numarasıyla dosyayı incelemeye kalkışmasının, mahkemelerden heyet raporunun gizlenmesinin davanın bir üst mahkemede bozulmasına neden olacağını söyledi.

Hukukçular, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun iç hukuktaki son yargı organı olduğu için, dokuz hakimin üst hukuk olan AİHM’e başvurabileceğini dile getirdi. Yargıtay eski Savcısı Ahmet Gündel, “Dosya hakkında Yargıtay kesin kararını vermiştir. Bu noktadan sonra iç hukukta yapılabilecek bir şey yoktur. Karar artık kesinleşmiştir. Tazminat ödemesine hükmedilen hakimler AHİM’e gidebilir” dedi.