YÖK Başkanı Kemal Gürüz, "Türban için Anayasa mahkemesini yok sayamazsınız" açıklaması yaptı.
Abone olGürüz, 24 üyeden kurulu Milli Eğitim Komisyonu'nun başkanı da dahil 9 üyesinin dini eğitim kökeninden gelmesinin kabul edilemez olduğunu savundu. Anadolu Üniversitesi Kongre Merkezi'nde öğretim üyeleri ve öğrencilere konferans veren Gürüz, YÖK Başkanlığı yaptığı 8 yılı değerlendirdi. 1.5 saat boyunca konuşan YÖK Başkanı Kemal Gürüz, Türkiye'nin çok ciddi bir şekilde yükseköğretim ithal eden ülke olduğunu anlattı. Üniversitelerin bilimsel yayın sayısında çok büyük bir sıçrama yaptıklarını ifade eden Gürüz, en önemli Öğrenci Konseyleri'nin üniversite yönetimine katılmasını sağladıklarını vurguladı. Öğrenci Dernekleri'nin üniversite kapısından sokulmamasını isteyen Gürüz, Eğitim Fakülteleri'nin önceki dönemde siyasie partilerden bir tanesinin kötülüğüne rağmen çok ciddi bir şekilde yeniden yapılandırıldığına da işaret etti. YÖK Başkanı Kemal Gürüz, Türkiye Cumhuriyeti'nin temel niteliklerini hedef alan bir takım kadrolaşmalar, yuvalaşmalar, mevzilerin Türk üniversitelerine bir daha geri gelmemek üzere temizlendiğini dile getirerek, "Buna ayak uyduramayan insanların görevine de son verildi. Bu çok önemli bir konudur" dedi. Bugün, beyaz tahta yerine ekran, kağıt, kalem yerine de tuşa, telefona daha çok aşina olan farklı bir genç grubuyla karşı karşıya olduklarını belirtirken, Türkiye'nin uluslarası yüksek öğretim pazarında aktif rol alması gerektiğini söyledi. Gürüz, "Biz fakirden alıp zengine veriyoruz. Bütün çalışmalar yükseköğretime üst grup çocuklarının daha fazla girme imkanına sahip olduğunu gösteriyor. Türkiye, mutlaka reel öğrenim ücretine geçmeli. Muhtaç olana karşılıklı burs, başarılıya da kredi verilir. Bu böyle devam etmez. Yükseköğretim'de zenginden alıp, fakire verme aşamasına geçmemiz lazım. Hiç bir ülke yükseköğretime parasız verebilecek kadar zengin değil" diye konuştu. Ülke gündeminin sürekli kaydırıldığını ifade eden Kemal Gürüz, "Üniversitelerin eli kolu bağlı. Anlamsız ve kimsenin bilmediği özerklik, demokratik, şeffaf, katılımcı kulağa hoş gelen dünya gündemiyle alakası olmayan, bir kısım arkasında başka amaçlar yatan kayıp bir gündemin içindeyiz. Dünyada demokratik kayma alıyor, bize gündem kaydırılması oluyor" şeklinde konuştu. İnsanların inanç dünyalarına herkesin saygı göstermesi gerektiğinin altını çizen Gürüz, şunları söyledi: "İnsan aklı olmasa vahiy nereye gelecek. Tanrı-insan ilişkisinden çıkıp, gündelik hayatı eğitim sistemini etkilemeye başladığında buna tolerans gösterilmesi, bunun bir hak olarak görülmesi mümkün değildir. Cumhuriyetin temeli budur. Bugün bu konuda ciddi sıkıntılar var. Emekli Diyanet İşleri Başkanı'nın Milli Eğitim Komisyonu Başkanı olması, ileri ülkelerde olamaz. 24 üyelik komisyonun 9 üyesinin dini eğitim kökeninden gelmesi olamaz. Buna yasak konmaz, ama olmaz. Bundan taviz verdiğin an, bu mücadelelerin hepsi batıda olmuş. Batıdaki insanlar dinsiz, imansız değildi ki". Kemal Gürüz, Hacettepe Üniversitesi'nde bilimsel olmayan doktora tezinin kabul edilen jüride yer alan Devlet Bakanı Beşir Atalay'ın o dönemde Kırıkkale'de rektörlük görevine son verdiğini, bugün bakan olarak karşısına geldiğini hatırlattı. Avrupa Birliği İlerleme Raporu'nun Yükseköğretimle ilgili bölümüne tepki gösteren Kemal Gürüz, "YÖK ne yapacaktı, kanuna aykırı mı çalışacaktı? Üniversiteleri Meclis denetleyemiyor, ama Sayıştay ne yapıyor? En vahimi YÖK'ün kararları Milli Eğitim Bakanı'nın onayına tabi değil diyor. Burada türban yasağını eksik bırakmışlar. Onun için iktidar haklı olarak feveran ediyor. Ben, Avrupa Topluluğu'nun Türkiye'nin iç işlerine az karıştığı kanaatindeyim" dedi. İzleyicilerin sorularını da cevaplayan Gürüz, YÖK'ün iki alternatifi olduğunu, ya üniversitelerin bakanlığa bağlanacağını ya da hiç bir yere bağlı olmayacağına da dikkati çekti.YÖK Başkanı, görev süresi boyunca sık sık hükümet değişikliği yüzünden üniversite mali bütçelerinin radikal bir şekilde değişmesini gerçekleştiremediğini de itiraf etti. Kemal Gürüz, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın "Laiklik, din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmasıdır şeklinde basit tanımlanamaz" açıklamasına katıldığını sözlerine ekledi.