İzmir’de bulunan CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. <br/>Aydın’da 18 Mayıs’ta gerçekleşti...
Abone olİzmir’de bulunan CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Aydın’da 18 Mayıs’ta gerçekleştirecekleri Demokrasi, Özgürlük ve Barış Mitingi öncesi İzmir’de ikinci kez basın toplantısı düzenleyen CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, Tarihi Havagazı Fabrikası’nda basın-yayın organlarının temsilcileri ve gazetecilerle kahvaltıda buluştu.
Gürsel Tekin, Reyhanlı saldırısı, akil adamlar, 700’e yakın Alevi kökenli subayın ordudan çıkarılması iddiası, Aydın mitingi, CHP’nin yerel ve genel seçimler öncesi hedefleri gibi pek çok konuda basın-yayın kurumları temsilcileri ve gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Barış ve çözüm sürecine karşı olmadıklarını, CHP’nin Kürt sorunuyla ilgili 11 tane raporu olduğunu belirten Gürsel Tekin, hükümetin akil adamlar projesinden vazgeçmesini istedi.
"AKİL ADAMLAR DİNAMİT GİBİ"
Tekin, "Vallahi, bu aklı kim verdi demişler ya, doğrusu bu öneri bizim önerimizdi ama uygulamada böyle değildi. Akil adamların gittiği illerin hepsinde şu anda sıkıyönetim var. Gideceği bölgede olağanüstü güvenlik var. Demek ki sorun var. Toplumsal barışın altında birer dinamit olabileceği düşüncesi var bende. Derhal uygulamadan vazgeçilmeli. Akil adamlar ivedilikle bu projeden vazgeçmeli. Barış elçisi olmaktan ziyade dinamit olarak dolaşıyorlar ülkeyi. İktidarın bu projeden derhal vazgeçmesi gerekiyor" dedi.
Aydın mitinginin ardından birçok yerde daha miting düzenleyeceklerini belirten ve CHP’liler dışında demokrasi ve özgürlükten ödün verildiğini düşünen tüm vatandaşları da mitinge çağıran Gürsel Tekin, ardından basın yayın organlarının temsilcileri ve gazetecilerden gelen soruları yanıtladı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın bugün başlayan Washington görüşmesi hakkındaki değerlendirmesi sorulan Tekin, “Sayın Başbakan giderken yanıtını verdi; ‘her şey değişecek’ dedi. Allah bizi korusun. Döndükten sonra nelerin değişeceğini göreceğiz” diye konuştu.
700’e yakın Alevi kökenli subayın ordudan çıkarılması iddiasıyla ilgili soru üzerine Gürsel Tekin, “Bir Başbakan mezhep ayrımını kullanırsa, kamuda bunların olmaması mümkün değil. Bana bir tek Alevi genel müdür gösteremezsiniz” ifadelerini ileri sürdü.
Tekin, 1970’ler ile günümüzün farklı olduğunu, o zamanki örgütlü toplumun ve sendikacılığın günümüzde olmadığını söyleyerek, Başbakan’ın "Taşeronlaşma önerisini bana getiren sendikalardır" açıklamasına karşı çıkmayan sendikacıları, ‘sarı sendika’ olarak nitelendirdi. Tekin, şunları söyledi:
“Soldayız. Solun tam da göbeğindeyiz. Ne kadar solcu olalım? Ölçü koyun. Her dönem kendi koşullarıyla değerlendirilmeli. 77’de 2,5 milyon sendikalı işçi vardı, nüfusumuz 44 milyondu. Sendikalar acaba iktidar ne diyecek diye korkan sarı sendikalar değildi. Aydınlar, memurlar, çalışanlar, üniversitelerin tamamı örgütlüydü. Bu dönemde ise sadece arkadaşlarının haksızlığı giderilsin diye grev yapılsın diye grev yapıyorlar. Keşke 77’ler olsa da öyle davransak. Sol partilerin en büyük sıkıntısı örgütlü toplumun olmaması. Dünyanın her yerinde sol partiler gücünü örgütlü toplumdan alır. Sayın Başbakan bana taşeronlaşmayı sendikacılar önerdi dediğinde, sendikacılar ‘Ne diyorsun’ demeliydi, ne yazık ki bunu duyamadık.”
Gürsel Tekin, açıklamalarına şöyle devam etti: “Sayın Başbakan; ’kim pazarlık yaptıysa şerefsiz ve namussuzdur’ diyor. Devlete geliyoruz; devletin kurumları, Genelkurmay başka bir açıklama yapıyor. Kandil’in konuşmaları ise apayrı. BDP’lilerin apayrı. Hangisini referans alalım? Bunu referans alın deyin çözüm için. Nedir bu süreç? Demokrasinin, özgürlüğün önündeki engelleri kaldıralım. 16 kanun teklifi verdik. 16 tane de siz getirin. Bu ülkenin 7 vekili içerideyse, buna nasıl barış diyebilirsiniz? CHP’nin 87-89-90-92-96-99-2000-2001-2011 olmak üzere sekiz tane farklı raporu var. Seçim öncesi bu meseleyle ilgili programına alan ve düşüncesini söyleyen tek siyasi parti biziz. Eksiktir fazladır o başka bir şey. Ama bana bugün çözüm, barış isteyen diyen AKP’nin programında bu meseleyle ilgili bana bir sayfa gösterin. Sayın Başbakan referandum sırasında ağlama seansları geliştirdi. Ahmet Kaya için ağladı. Niçin ağladı? 18 yaşındaki Erdal Eren’e nasıl kıydınız diye ağlıyordu. Şimdi 17 yaşındaki Dilan’ı marjinal terör örgütü üyesi diye nitelendiriyor. Ben CHP adına söz veriyorum, destekleyeceğiz. Yok ortada bir şey. Biz pazarlık yapmıyoruz, yapan şerefsiz diyor. Biz de yolun açık olsun, demokrasi ve barış için sana engel olur muyuz?”
"REYHANLI’DA İSTİHBARAT AJANLARI CİRİT ATIYOR"
Reyhanlı’da istihbarat ajanlarının cirit attığını, kontrolsüz bir yere dönüştürüldüğünü öne süren Tekin, iktidarın sorularına yanıt vermediği eleştirisinde bulundu. Reyhanlı’dan Suriye’ye barış için giden iki cemaat liderinin geri dönmediğini, ancak Türk vatandaşı olan iki vatandaş hakkındaki gelişmeleri Dışişleri Bakanı’nın yurt dışında başka ülkelerin yetkililerine anlattığını söyleyen Tekin, şunları kaydetti:
“Reyhanlı olayı ne yazık ki gerçekten çok acı. Halen orada hayatını kaybeden insanların sayısını belirleyemedik. Yabancı gazetelerde sayıların çok farklı olduğunu, çok sayıda insanın kayıp olduğunu görüyoruz. İktidardan şu ana kadar somut bilgi alabilmiş değiliz. Ana muhalefete iktidarın bilgi vermesi lazım. Olayın olduğu gün ilk açıklamayı yapan benim. Sorduğumuz çok somut ve kısa sorular vardı. Hala yanıt alamadık. Reyhanlı bütün istihbarat ajanlarının cirit attığı, kontrolsüz bir yere dönüştürülmüş. Bilinçli bir şekilde yapılmış. Askerleri niye çektiniz? Bunların yanıtı yok. 24 Nisan’da iki cemaat lideri orada, Suriye’ye barışı sağlamak için gidiyorlar ve bir daha geri gelmiyorlar. Uluslararası baskılara karşın bu iki cemaat liderinin yerlerinin tespit edildiğini, bir örgütün elinde olduğunu Dışişleri Bakanı bize değil yabancı bir ülkenin bilmem nesine bildiriyor. Her iki yurttaşımız Hatay’da yaşayan iki yurttaş. Bunlarla ilgili ne olduğu diye yanıt alamıyoruz. Oradaki Çeçen örgütlerinin elinde olduğu söyleniyor. Aynı zamanda Rakka şehri dünyanın farklı siyasal örgütlerinin merkezi haline gelmiş. Anlaşılır gibi değil. Sayın Başbakana sorduğumuzda ’Katil Esad’ başka bir şey yok.”
Gürsel Tekin, bir basın mensubunun CHP’nin ne kadar solda olduğu ile muhalefet yapabildiği ve CHP içinde farklı görüşlere mensup vekillerin demeçleri hakkında ne düşündüğüyle ilgili bir soruyu da yanıtladı. “Soldayız. Solun tam da göbeğindeyiz” diyen Tekin, sosyal demokrat partilerin içinde farklı görüşlerin olabileceğini, ancak zaman zaman yapılan bireysel demeçlerin kendilerini de rahatsız ettiğini ve bundan sonra daha özenli olunacağını belirtti.
Açıklamalarını, “Hem taş gibi hem de aslanlar gibi muhalefet ediyoruz. Meşru ve demokratik yollarla, olabildiğince ciddi çaba sarf ediyoruz” diye sürdüren Tekin, “Siyasi partileri bağlayan şey kendi tüzüğüdür. Taban ve tavan arasında bir uçurum söz konusu değil. Elbette zaman zaman farklı sesler bizi de rahatsız ediyor. Türkiye’nin böylesine zor bir döneminde arkadaşlar daha disiplinli ve özenli davranırlar diye düşünüyorum. Aslında bizim penceremizle baktığımızda, kamuoyuna yansıyan şekliyle hiçbir şey söz konusu değil. Siyasi partilerde elbette farklı düşünceler olacak. Siz de AKP’lileşin gibi bir beklenti var; lider ne derse onu yapacaksınız diye bir parti... Sosyal demokrat partiler her yerde farklı düşüncelerle zenginleşir. Zaman zaman bizim de kabul etmediğimiz demeçleri oluyor, bizi de rahatsız ediyor. Bu bir ayrışma ya da bölünme gibi algılanmasın. Bundan sonra çok da fazla yaşanmaz” ifadelerini kullandı.
"BELEDİYELERE KADIN ELİ DEĞECEK"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun üç günlük İzmir ziyareti sırasında kadın belediye başkanı görmek istediği açıklamalarını da değerlendiren Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, sadece İzmir’de değil tüm Türkiye’de daha fazla kadın belediye başkanı görmek istediklerini vurguladı. Tekin, “Sadece İzmir’de değil tüzüğümüz gereği, yüzde 33 kadın kotamız var. Birçok yerde kadın adaylarımız olacak, kadın eli değecek belediyelere. Bana göre 31 tanesi de kadın olmalı. Belediye ve belediye meclis üyelerinde mutlaka makul sayıda kadınlar temsil edilecek” diye konuştu.
"ARAŞTIRMA KURUMLARINA İNANMAK SAFLIK OLUR"
Araştırma kurumlarının açıkladığı anketlerin gerçeği yansıtmadığını, yurt dışında objektif iş yapan bu kurumların Türkiye’de kamuda da iş yaptıkları için inandırıcılıklarının olmadığını savunan Tekin, “Maalesef dünyaya baktığınızda İngiltere, Almanya’da çok ciddi araştırma kuruluşu var. Her siyasi kuruluş son derece saygı duyar bunlara çünkü, gerçekten objektif iş yapar. Bizde ise gün geçmiyor ki bir araştırma kuruluşu çıkmasın. Kamuda iş yapıyorsa bağımsızlığını kaybetmiştir. Araştırma kurumlarından bana bir tane gösterin kamuda iş yapmayan. Söyleyin bir tanesini. Benzer kamu yoklamaları İstanbul ve Ankara’da oldu. CHP’nin birinci, AKP’nin ikinci olduğu... Bugün yapılan bu kamuoyu yoklamalarının çoğunun objektif davranmadığını, özellikle son dönemde şirketlerin yüzde 80’inin kamuda iş yaptığı bir yerde objektif bir şey beklemek saflık olur” şeklinde konuştu.
(İHA)