Haberlerinin Başbakan tarafından yalanlanması, Vatan yazarlarını harekete geçirdi. Tayfun Devecioğlu'ndan sonra Güngör Mengi de hükümete yüklendi.
Abone olHaberlerinin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından yalanlanması Vatan Gazetesi yazarlarını harekete geçirdi. Önce Tayfun Devecioğlu, ardından da Güngör Mengi, hükümete yüklendi. Mengi'ye göre, Vatan haber görevini yaptı. İşte Güngör Mengi'nin yazısı... Güç çatışması Milletvekillerine TOKİ işbirliği ile konut edindirme girişimi büyük mesele oldu. Başbakan dün önemli bir dış gezi öncesi yine bu konuda konuştu, yine medyayı suçladı. "Altına imza koymadığım protokolün hesabını vermem. TBMM'nin veya milletvekillerinin kooperatif kurmak suretiyle şu veya bu şekilde yapacağı şeyler olabilir ama TOKİ bu tür şeylerin içerisinde değildir" dedi. Oysa bizim yaptığımız şey Başbakan'dan hesap sormak değil haber vermekti. Haber elbette milletvekillerinin ayrıcalık peşinde oldukları eleştirisini doğal olarak içeriyordu. Ama Başbakan da bu ayrıcalık zorlamasını ahlâki bulmadığını göstermedi mi? Gösterdi. Böylelikle haber görevini yaptı. Artık bu girişim, Başbakan'ın tavrından sonra hedefine ulaşamaz. Başbakan "Bu iş bitmiştir" dediği zaman mesele kapanır, tartışma biter. Ama tartışmayı Başbakan'ın kendisi büyüterek sürdürüyor. Niye acaba? Medya üstünden Uzaktan bakanlar "bir bardak suda fırtına" diyebilir fakat derinine inenler bu tartışmanın gün geçtikçe belirginleşen bir güç çatışmasına işaret ettiğini görecektir. Gerçekte Erdoğan ile Arınç, medya üstünden atışıyor.. Başbakan dün şunu söyledi: "TOKI'nin imzaladığı bir protokol yoktur. Bundan benim haberim olması gerekir. TOKİ ile görüşülmüş olabilir ama bu hiçbir zaman böyle bir şeyin yapıldığı anlamına gelmez. TOKİ'nin ne arsa tahsisi, ne böyle bir inşaatı başlatması, ne de böyle bir şeye imza atması söz konusudur.." Aynı gün TBMM Başkanı Arınç cevap verdi: "Milletvekili bir daire almak istiyorsa ve bunun için karşısına bir resmi kurumu muhatap olarak almışsa, bunda gocunacak bir şey olabilir mi?" Ve son sözlerine dikkat: "Yeni dönemde meclisin başkanı kim olursa olsun, eminim ki bu çalışmaları sonuna kadar götürecektir!" Gayet açıklıkla anlaşılacağı gibi tartışma Başbakan'la medya arasında değil, Başbakan'la Meclis Başkanı arasındadır. Yine bir inat buldu Başbakan bu meseleye medya gibi bakıp ahlâki bir zaafiyet bularak karşı çıkmış, Meclis Başkanı ise ayrıcalığı hak olarak savunmuştur. Peki Erdoğan'ın medyaya kızgınlığı niye? Çünkü Başbakan, Meclis Başkanı Arınç'a karşı kendisini hiç istemediği bir güç çatışmasına sokan bu tartışmadan medyayı sorumlu tutuyor. Bilindiği gibi seçimden sonra parti yönetimi Vecdi Gönül'ü Meclis Başkanı yapmak istemiş fakat Bülent Arınç "türban inadı" ile yakaladığı rüzgârla AKP grubunu peşine takarak hedefine ulaşmıştı. Sonbaharda yine meclis başkanı seçimi var. Arınç'tan rövanşı alma hesapları yapılıyor. Ve Annç, seçmeni olan milletvekillerini kışkırtacak, üstelik onları menfaatle etkileyecek yeni bir "inat konusu" elde etmiştir. Baksanıza dün söylediklerine: "Milletvekillerinin oksijenini mi keseceksiniz? Milletvekillerinin su içmesine, yemek yemesine engel mi olacaksınız?" AKP'deki savaş, artık gizli bir savaş değildir! Yazı: Güngör Mengi Kaynak: Vatan