Tadına doyum olmaz baklava, börek ve yüzlerce çeşit et yemeği güneydoğuluların sağlığını tehdit etmeye başladı
Abone olZengin yemek kültürü ve yaşam biçimi son yıllarda farklılıklar gösteren Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde kilolu insan sayısının artmasıyla karaciğer yağlanmasına bağlı hastalıklar ilk sıraya yerleşti.
Gaziantep Üniversitesi (GAÜN) Tıp Fakültesi Gastroenteroloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Koruk, kadın ve erkeklerin göbek çevrelerinde genişlemenin arttığına dikkati çekerek beslenme alışkanlıklarının mutlaka değiştirilmesinin gerektiğini belirtti.
Koruk, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Kişinin bir boyu, yaşı ve kilosu var. Bunu belli bir çarpanıyla tanımlıyoruz ama tabii buradaki esas şu, risk olan, son yıllarda anlaşıldı ki bu göbek çevresi. Özellikle erkekler başta olmak üzere kadınlar içerisinde de göbek çevresi risk oluşturmakta, kadınlarda 90, erkeklerde 100 santimetre olan göbek çevresi büyük risk oluşturuyor. Bundan 30-40 yıl önce şişman insanlar parmakla gösterilecek kadar azdı, bugün ise insanların büyük oranda şişman olduğunu görüyoruz. Bu durum Türkiye genelinde olduğu gibi özellikle Gaziantep çevresinde, Güneydoğu Anadolu bölgesinde dikkati çekici boyuta ulaşmıştır. Kliniğimize ve polikliniğimize gelen hastalarda, karaciğer hastalıkları başta olmak üzere birçok hastalıkların temelinde şişmanlığa dayalı karaciğer yağlanması, kalp ve damar hastalıkları, diğer organ yağlanmalarını görmekteyiz.''
Son 20 yılda Güneydoğu Anadolu bölgesinde yaşam tarzında ve beslenme alışkanlıklarında temel değişiklikler olduğunu ifade eden Koruk, şunları kaydetti:
''Nedir bunlar, eskiye göre insanlar daha doğaldan daha suniye kaymış, daha rafinerize edilmiş, daha markete dayalı beslenme alışkanlıklarına, çok çeşitli gıdalarla beslenmeye döndü. Sofralarımızda 1-2 çeşidin ötesinde çok daha fazla gıda görmekteyiz, tersine, kaloriyi yüksek alan toplum daha az harcamaya başladı. Daha az yürüyor, daha az beden olarak çalışıyor, daha çok asansöre biniyor, daha çok araç kullanıyor. Aldığı kalori gittikçe artan buna karşılık harcadığı kalori gün geçtikçe azalan bir toplumda şişmanlama kaçınılmaz hale geliyor. Şişmanlayan insanların da bu şişmanlığa dayalı birtakım metabolik hastalıklarla karşılaşması da kaçınılmaz oluyor. Bunların en önemlilerinden biri karaciğer yağlanması. Önceden karaciğer hastalığı olarak hepatit ve buna bağlı siroz vakası görülürdü, şimdi ilk sıraya yağlı karaciğer vakaları yerleşti.''
''BESLENME ALIŞKANLIKLARIMIZI DEĞİŞTİRMELİYİZ''
''Beslenme alışkanlıklarımızı ve davranışlarımızı değiştirmek zorundayız'' diyen Prof. Dr. Koruk, şu önerilerde bulundu:
''Beslenmede yeniden daha doğala dönmek, daha az çeşitle beslenmek zorundayız. Daha doğaldan kastımız, tahıla ve sebzeye dayalı beslenme alışkanlıklarını tekrar edinmemiz lazım. Aldığımız kaloriyi harcama yönünde daha gönüllü olmamız, yürüyüşlerimizi aksatmamamız, kısa mesafelerde araç kullanma alışkanlığını bırakmamız lazım. Çok kısa katlarda, birinci kata çıkarken, ikinci kata çıkarken asansör kullanmamamız lazım. Bunlar çok basit gibi gözüküyor ama günlük kalori harcaması açısından çok önemli. Dolayısıyla yemede daha doğal, market raflarından daha doğal gıdalara kaymak, az çeşitli beslenmek ama harcama konusunda daha istekli olmak bu işin temel ilaçsız çözümüdür.''