Leyla Zana ve arkadaşlarının yurtdışındaki gazetelere verdikleri ilanın yankıları daha dinmeden, yeni bir skandal patlak verdi. Aydın Candabakoğlu, bu skandalı yazdı.
Abone olLeyla Zana ve şurekası, nihayet ağızlarındaki baklayı çıkardı. Azınlık hakları, otonomi istiyorlar... Kendi kurum ve kuruluşlarını oluşturmak istiyorlar... Bu ne demek peki? Ayrılmak, halkı bölmek, Türkiye'yi parçalamak! * Şüphesiz bu tavırları pek çoğumuz için sürpriz olmadı. Biz bunların ne olduğunu, nereden ve kimler tarafından beslendiklerini çok iyi biliyorduk. Ama bilmeyenlere de, yabancı basın aracılığıyla 'ilan' ettiler. İyi ki de ettiler. Artık kimsenin, bunların gerçek amacının ne olduğu konusunda şüphesinin kalmaması lazım. Bunlar işte budur. Bölücü, ayrılıkçı, ırkçı... Üstelik, taşıdıkları yurttaşlık kimliğine bile ihanet eden bir çarpık zihniyetin, birilerince kullanılan ucuz elemanları. * Bunları bu tıynetleriyle iyi tanımalı ama şunu da bilmeliyiz ki, bu elemanlar asla ve asla, adına hareket ettiklerini ileri sürdükleri Kürt vatandaşlarımızın temsilcileri değillerdir. Kafkaslar'da, Çanakkale'de, Kıbrıs'ta omuz omuza çarpışan, birbirine gerektiğinde siper olup can veren, ekmeğini-aşını bölüşen, aynı fıkralara gülüp, aynı ezgilerle veya ağıtlarla duygulanan, bir sokakta, bir avluda büyüyen, bir eş, bir çocuk, bir dayı, bir amca olarak aynı evi, aynı yastığı paylaşan insanları, Türk ve Kürt diye ayırmaya ne bu elemanların, ne de besleyicilerinin gücü yeter. * Hainler boş durmuyorlar tabii. Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliğine endekslendiği şu günlerde, her yolu deniyorlar. Dün olduğu gibi, bugün de maalesef Türkiye'nin gücünü kırmak isteyen sözde dostlarımızın desteğiyle, bir büyük oyunun figüranlığını yapıyorlar. Yabancı gazetelere verdikleri ilanlarla 'otonomi' atağında bulunurken, Türkiye'de de bakın neler yapıyorlar? Hakimiyet-i Milliye Gazetesi'nin ele geçirdiği 'anket formu', ihanetin boyutlarını da gözler önüne seriyor. Türkiye'nin Doğu ve Güneydoğusu'nda, inanılması güç ama maalesef binlerce ajanın kol gezdiği biliniyor. İstihbarat kayıtlarına geçen bu konudaki veriler, daha önce defalarca Türk basınına haber oldu. İşte bu ajanların kontrolündeki bölücü elemanlar, ellerinde anket formlarıyla kapı kapı dolaşıp, bölgede yaşayan yurttaşlarımıza şu soruları yöneltiyorlar: - Ülkenin en önemli sorunu nedir? (Seçeneklerden biri 'Kürtler'in bağımsızlığı') - İslam'ın toplumun politik hayatında oynadığı rol nedir? - Annenizin, babanızın etnik kökeni nedir? - Kendinizi nasıl görüyorsunuz? TC vatandaşı mı, Kürt mü? - Kürtler'in en önemli sorunu nedir? (Barış ve ülkenin istikrarı, etnik gruplar arasındaki ilişkiler, etnik fanatikler ve şiddet, kendi etnik grubumun haklarının korunması, Kürtler'in şimdiki devletlerinden bağımsızlığı, Kürt devletinin olmaması) - Kürtler'in rolünü hangisi en iyi tanımlamaktadır? (Türkiye hükümeti Kürt insanları diğer gruplar kadar dinlemektedir. Türkiye hükümeti Kürt insanları diğer gruplardan daha çok dinlemektedir. Türkiye hükümeti Kürt insanları diğer gruplardan daha az dinlemektedir. Kürt insanlarının Türkiye'de yeri yoktur, kendi hükümetlerini kurmalıdır.) - Bölgede kurulacak bağımsız Kürdistan devletini destekliyor musunuz? - Bağımsız Kürdistan devletini kimler yönetmeli? * KAPI kapı dolaşılarak yapılan bu ihanet anketine nasıl izin veriliyor diye sormayacağım. İngiliz mi, ABD'li mi, başka ülke ajanları mı, yoksa doğrudan AB mi yaptırıyor bu anketi, pek de fark etmiyor. Ama keşke aleni, düzenli, güvenilir, ehil ellerde ve bütün Türkiye'de yapılsaydı bu anket. Hiçbir baskı, hiçbir korku ve yönlendirici sorulara başvurmadan, gerçek bir anket yapılsa keşke... Satılmış elemanların ne kadar da azınlıkta oldukları ortaya çıkardı hiç değilse. İşte onlara o zaman azınlık derdik! NOKTA...Görmek istemeyene ihanet ilanı bile vız gelir. AYDIN CANDABAKAOLU / HALKA VE OLAYLARA TERCÜMAN