BIST 10.025
DOLAR 35,16
EURO 36,68
ALTIN 2.956,54
HABER /  GÜNCEL

Güneşin cilde zararları

Yaz aylarının yaklaştığı şu günlerde güneş, iyi korunulmazsa derinin en büyük düşmanı.

Abone ol

Alman Hastanesi Dermatoloji uzmanı Dr. Belma Bayraktar, güneşin cilt üzerindeki alerjik etkilerini ve nasıl korunulması gerektiğini anlattı:

"Ultraviole ışınları deri üzerinde akut ve kronik olmak üzere biyolojik değişikliklere yol açmaktadır. Akut dönemde güneş yanığı, alerjik reaksiyonlar, lekelenme ve deri kalınlaşması, kronik dönemde ise tekrarlayan maruziyet sonrası deri yaşlanması, deri kanserleri gibi yan etkilere neden olmaktadır.

Ultraviole ışınlarının birtakım kimyasal maddelerle reaksiyona girmesi sonucu fototoksik reaksiyonlar meydana gelir. Bunlarda alerjik mekanizma yoktur. Erken gelişenler güneşe maruz kaldıktan birkaç saat sonra alın, yüz, burun, boyun vb. gibi açık alanlarda yanma, batma hissiyle başlar.

Daha sonra kırmızı kabarıklıklarla içi sıvı dolu kabarcıklar gelişebilir. Psoralenin yaptığı fototoksisite ise 24 saat sonra ortaya çıkarken, 48-72 saat sonra ise pik yapar.

Bu durum sonraki dönemde lekelenmelerle seyreder. Tedavi amacıyla kullanılan bazı ilaçlar da fototksik reaksiyona neden olabilmektedir. Bazı kanser ilaçları, antibiotikler, antideprasanlar, mantar ilaçları, kalp ilaçları, idrar söktürücüler, boyalar, katkı maddeleri de bu etkiye yol açmaktadır. Limon, kereviz, havuç, maydanoz vb. bitkilerde de aynı özelliğe rastlanmıştır.

Fotoallerjik reaksiyonlar ise 280-600 nm dalga boyundaki ışınların deri ile etkileşmesi sonucu oluşan alerjik reaksiyonlardır. Bazı kimyasal moleküllerin ışığa maruz kalmasıyla alerjenik bir durum ortaya çıkmaktadır.

Bunların bir kısmı ağız yoluyla alınan, bir kısmı ise dışardan sürülen maddelerdir. Bazıları da dev sarmaşık, çayır otu, bergamot gibi bitkilerdir.

Döküntüler genelde güneşe açık bölgelerde başlar. Ardından kaşıntılı, kırmızı, bazen içi sıvı dolu kabarcıklar meydana gelir ve zamanla diğer bölgelere de yayılabilir."

Güneşle alevlenen cilt hastalıkları

Polimorf ışık döküntüsü:

"Güneşle alevlenen ve sık rastlanan cilt hastalıklarından biridir. Kollar gibi açık bölgelerde kaşıntılı kabarcıklarla seyretmektedir. Bu durum genç ve orta yaş bayanlarda daha sık görülürken, döküntüler ilkbahar ve yaz aylarında güneş ışınlarıyla temastan kısa bir süre sonra ortaya çıkar.

Hastalar güneşten uzaklaştıklarında veya güneş koruyucu kullandıklarında iyileşmektedir. Ancak zaman zaman kısa bir süre ilaç tedavisi gerekebilir."

Kalıcı ışık reaksiyonu:

"Bu hastalığa sahip olan kişilerde önce ağır bir fotoalerjik reaksiyon oluşur ve
ışıktan uzaklaşma bile düzelmeye neden olmaz. Hastalığın ağır seyrettiği bazı olgularda deri önemli derecede kalınlaşmıştır.

Işınlardan tamamen uzaklaşmak bir zorunluluktur. Hastalığın tanısında, şüphelenilen ışığa karşı duyarlılık sağlayıcı maddeler deriye konularak ultraviole ışını verilir.

Işın uygulanmasından sonraki 72 saate kadar oluşabilecek egzama aranır."

Açık havada çalışanlar dikkat

"Bunların yanı sıra, bazı cilt hastalıklarında da güneşle alevlenmeler görülebilir. Porfiriler, Lupus Eritamatozus, Rosasea, Aktinik Prurigo bu hastalıklardan bazılarıdır.

Yaşlanmaya bağlı oldukları düşünülen kırışıklıklar ve diğer deri değişiklikleri de aslında solar ultraviole ışınlarının yaptığı kronik hasara bağlıdır. Bu değişiklikler çiftçiler, inşaatçılar veya denizciler gibi açık havada işi olanlarda daha kolay görülebilir.

Güneşte kolay yanan açık tenli ve mavi gözlü kişilerde bu durum daha belirgindir. Ayrıca bronzlaşma merakı gereksiz olarak aşırı güneş ışığına maruz kalmaya neden olur. Kırışıklıklar, göz çevresinde en çok belirgindir.

Solar elastoz dediğimiz olguda deride soluk sarımsı bir ton mevcuttur. Ayrıca güneş hasarlı ciltte genişlemiş kılcal damarlar da belirgin olabilir."

Korunma çocuklukta başlamalı

Dr. Belma Bayraktar, deri sağlığı için korunmanın çocukluk
çağlarından başlatılmasının önemine değindi:

"İlk 10 yıldaki güneş yanıklarının melanom (çok tehlikeli bir cilt kanseri) tehlikesini büyük ölçüde artırdığı bilinmektedir. İşte bu nedenle güneşten korunmanın ilk yaşlardan başlatılması büyük önem taşır.

Ultraviole A (UVA)) ve Ultraviole B (UVB) koruyucuların DNA hasarını önleyip kanser öncüsü ve cilt kanseri oluşumlarını engellediği yapılan bazı çalışmalarda gözlenmiştir.

Foto yaşlanmanın da yaşamın ilk yıllarından başladığını düşünürsek, korunmanın erken başlatılmasının önemi bir kez daha ortaya çıkacaktır."

Giyinmek en iyi korunma yolu

Giyinmenin en iyi güneşten korunma yolu olduğuna da değinen Dr. Belma Bayraktar, "hiçbir güneş koruyucu yüzde 100 koruma sağlayamaz ve giyinme en ucuz ve yan etkisiz olan bir korunma yöntemidir" dedi.

Dr. Belma Bayraktar, giysilerin koruma değerlerinin 15-50 SPF arası değişebildiğini de anlattı:

"Fakat bu değerler giysinin dokuma sıklığı, kalınlığı, ıslak olması gibi faktörlere göre değişir. Ultraviole ışınlarının yüzde 20-30'u koşullara göre giysilerden geçebilir.

Örneğin, sıradan bir tişört 15 SPF bir koruma sağlarken, ıslandığında bu değer 5'e iner. Giysilerin özel ultraviole önleyicilerle kaplanması (en çok tinosorb) yeni önerilen daha etkin koruma sağlayan bir yol olsa da, klasik giysilerin koruması yeterlidir.

Şapkalar yüz ve boyunda gölge yaparak, tepeyi de tam örterek koruma sağlar. 10 cm. genişliğinde kenarlığı olan bir şapka yüz, boyun ve ensede ortalama SPF 3-5 oranında bir koruma sağlar.

Gölgede oturmak her ne kadar insana güven duygusu verse de, şemsiye, duvar dibi, balkon gibi gölgeler ancak yüzde 20-40 bir koruma sağlar. Daha fazlasını beklememek gerekir. Bulutlar da yüzde 20-50 arası koruma sağlar ve güvenirlikleri de yoktur.

Tatillerde alınan ultraviole ışınları çok daha fazla olduğundan, bu dönemde özellikle dikkat edilmesi gerekmektedir."