Bugüne kadar hep sorunlarla gündeme gelen gümrük kapılarında, şimdi köklü değişimler yaşanıyor.
Abone olÖnce ihracatçıyı kaçakçı saymaktan kurtaracak 70 yıllık Gümrük Kanunu'nun değiştirilmesi için düğmeye basıldı, ardından sınır ticaret merkezleri projesi ortaya atıldı ve gümrük kapılarına 'yap-işlet-devret' modeli uygulamaya konuldu. Gümrük Müsteşarı Nevzat Saygılıoğlu, sektördeki sorunları, gümrüklerdeki 'yap-işlet-devret' modeli ve Yeni Gümrük Kanunu Tasarısı ile ilgili olarak İHA muhabirine açıklamalarda bulundu. Zaman içindeki değişikliklere yamalar yapıldığını, ancak artık yamaların tutmadığını dile getiren Saygılıoğlu, yeni kanun tasarısının hazırlığı aşamasında, bütün meslek örgütleri, kamu kurumları, meslek odaları ve sivil toplum kuruluşlarının ilgili birimlerinin görüşlerini aldıklarını ve bu anlayışla kanun değişikline gittiklerini açıkladı. Bu yeni anlayışla suçları, 'kaçakçılık suçları' ve 'gümrük suçları' olarak ikiye ayırdıklarına işaret eden Saygılıoğlu, "Bundan böyle 'gümrük suçları para cezalarını gerektirecek, daha makul suçlar haline gelecek. 'Kaçakçılık suçları' da aracında zula yer bulunması, yasadışı eşya taşıması, yasa dışı beyanda bulunması gibi suçlardan oluşuyor. Bizim yeni anlayışımızla, dünyada gümrük anlayışı sil baştan değişecek" dedi. GÜMRÜKLERDEKİ GÜVENLİK Gümrüklerdeki güvenlik sorununa da değinen Saygılıoğlu, özelikle 11 Eylül saldırılarından sonra Dünya Gümrük Örgütü ve gümrük çevrelerinin, güvenlik kavramı üzerinde durduklarını belirterek, artık gümrüğün sadece bir vergi toplama ve dış ticaret politikalarının uygulandığı yer değil, aynı zamanda gümrük güvenliği unsurunu da dikkate alan bir konu olduğunu kaydetti. Yeni kanunla yolcular arasında birisinin yarım kilo yerine 2 kilo çay getirmesi durumunda otobüse el konulup konulmayacağının sorulması üzerine Gümrük Müsteşarı Saygılıoğlu, "Konulmayacak, çünkü o çayı getiren içeriden bir yolcu. Getirdiği 2 kilo çay için, getiren yolcu yargılanmalı. Otobüsün burada suçu yok. Hatta uyuşturucuda bile bu uygulamanın yapılması gerekir" yanıtını verdi. Kaçakçılıkla ilgili bir diğer konunun da güvenlik ağını geliştirmek olduğuna dikkat çeken Saygılıoğlu, "Nükleer bir malın getirilmesi de bizim için aynı ölçüde tehlikeli. Biz yeni kanun çalışmasıyla ciddi bir ölçüde 1918 sayılı kanunu libare etmeye çalıştık. İhracatçının, ihracatı yapan, götüren, getiren ve taşıyan kim varsa hepsini cezalandıran bir yapıdansa, gerçek suçluya giden ve ihracatı hayali olsun ya da yasadışı olsun yaptığı işle sınırlı bir cezalandırmayı öngörüyoruz. Yapanın yanına kar kalmayacak bir düzenlemeyi benimsedik" diye konuştu. SINIR TİCARET MERKEZLERİ Sınır Ticaret Merkezleri'nin kurulması, işletilmesi, yönetilmesi konularının, Gümrük Müsteşarlığı'na bırakıldığını belirten Saygılıoğlu, bu merkezlerin kurulmasında amacın, bulunduğu bölge insanlarının karşılıklı ucuz mal alabilmesini sağlamak, yasal olmayan yollara başvurmasını önlemek ve ekonomik canlanmaya imkan sağlayarak, istihdam meydana getirmek olduğunu söyledi. Saygılıoğlu, bu merkezlerin ülke ekonomisine önemli katkılar sağlayacağını belirtti. Saygılıoğlu, bugüne kadar Türkiye'nin komşularıyla olan ticaretin azlığının rejimden, ilişkiden ve kapılarda uygulanan yanlış politikalardan kaynaklandığını ifade ederek, "Bazı gerçekleri göz ardı ederseniz, kapıdan atsanız bacadan girer. İstismar yollarına sapar. Halbuki bunun bölgesel olarak uygulanabileceği şartlar var. Biz bunun zeminini hazırlamak zorundayız. Avrupa'da, Almanya'da oturan biri, Belçika'dan alışverişini yapar ve akşam evine döner. Bu anlamda bizim de komşu ülkelerle aynı alışverişi yapmamız gerekir. Çünkü sınırlarımızda yaşayanların, sınır ötesindeki yakın ilişkileri, aile bağları, kültürel bağları var. Bu insanların ticari bağlarını sanal yollarla kapatmak yerine, legal yollarla geliştirmek durumundayız. Hedefimiz bu" dedi. YAP-İŞLET-DEVRET MODELİ Yap-işlet-devret modelinin fiilen Ipsala Kapısı'nda uygulandığını söyleyen Saygılıoğlu, açılışını geçtiğimiz Ekim ayında gerçekleştirdikleri model için 10 trilyon lira harcandığını açıkladı. 22 Nisan'da temeli atılan Gürbulak Kapısı'nın da tamamlandığını kaydeden Saygılıoğlu, burada da 10 milyon dolarlık bir yatırım gerçekleştirildiğini ve bu ay içinde devreye gireceğini söyledi. Yüksek Planlama Kurulu'nun 5 büyük gümrüğün daha bu modelle yeniden yapılandırılmasına onay verdiğini belirten Saygılıoğlu, bu çerçevede Edirne-Dereköy, İstanbul-Halkalı, Hatay-Cilvegözü, Gaziantep-Karkamış ve Artvin-Sarp Gümrükleri'ni bu modelle yepyeni bir çehreye kavuşturacaklarını açıkladı. Yap-işlet-devret modeli ile fizik imkanlarını düzelttiklerini ifade eden Saygılıoğlu, "Ülkemizin imajı açısından çok acı bir gerçeği söyleyeyim; bütün komşularımızdan daha kötü kapılarımız vardı. AB'ye, Yunanistan'a açılan İpsala Kapısı'nı görseniz, eski haliyle utanılacak bir kapıydı. Orta Asya'ya İran'a açılan Gürbulak Kapısı'nı görseniz, insanın değil, herhangi bir canlının yaşayamayacağı, çalışamayacağı bir zemindi. Güneye açılan kapılarımız yine aynı şekildeydi. Bu modelle fiziki alt yapıyı iyileştirmek istedik. Özellikle devlete yük olmadan, yıllarca zaman alabilecek projeyi 4 ay, 6 ay veya bir yılda tamamladık. Buna göre kuruluş free-shop'u 10 yıl süreyle işletecek ve daha sonra devlete devredecek. Yapan kuruluş işletecek" şeklinde konuştu. GÜMRÜKLERDEKİ KURUMLAR ARASI YETKİ KARMAŞASI Gümrük kapılarında çok sayıda kurumun etkili olmasının yetki karmaşasını da beraberinde getirdiğine işaret eden Saygılıoğlu, bazı kapılarda 12 ayrı birim temsilcisine rastladıklarını, bunun da işleyişte otoritenin sağlanmasında zaman zaman sıkıntılar olduğunu kaydetti. Gümrük Müsteşarı Nevzat Saygılıoğlu, "Dönemimizde biz buna fırsat vermemeye çalıştık. Kesinlikle gümrükle ilgili işlemlere kimseyi sokmadan ama mülki amirlerinde yetkilerini dikkate alarak, bu sistemi yürütüyoruz" ifadelerini kullandı. E-DEVLET UYGULAMASI E-devlet projesinin altında, e-ticaret, onun altında ise e-belge olduğuna işaret eden Saygılıoğlu, e-belgenin koordinasyonunu Gümrük Müsteşarlığı'nın yürüttüğünü kaydetti. Saygılıoğlu, e-belgenin hayata geçmesiyle birlikte kağıt evrak ve insan olmayacağını ifade ederek, "Sadece mal hareketi olacak. Kişi ofisinde oturup, beyanname düzenleyerek, gümrüğe elektronik ortamda girecek. Elektronik ortamda mal ile birlikte beyanname onaylamayacak. Amacımız home office dediğimiz mekanizmayı devreye sokmak. Şuan kamu kurumları içinde e-belgeyi uygulayan ve e-devlete çok yakın olan tek kurum biziz" dedi. E-devlet uygulamasında hedeflerinin rüşveti engellemek olduğunu vurgulayan Saygılıoğlu, "TESEV'in rüşvet araştırmasında gümrükler, trafik polislerinin ardından ikinci oldu. Bürokrasideki yolsuzlukla ilgili orada ben bir açıklamada bulundum, ancak bir yankı bulmadı. Onu çok yadırgadım" ifadelerini kullandı. Gümrüklerde yılda 100-120 milyar dolar mal hareketi olduğunu bildiren Saygılıoğlu, "Böyle bir yer, doğası gereği rüşvete açık. Onun için bizim gümrük olarak yapmaya gayret ettiğimiz, üzerimizdeki bu bulutları dağıtabilmek. Bu yolsuzlukla ilgili yargılamaları aşabilmek" açıklamasında bulundu.