BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  GÜNCEL

Gül'ün sözleri Denktaş'ı sinirlendirdi

Gül'ün "KKTC'nin egemen bir devlet olmadığına" yönelik sözlerine KKTC liderinin yanıtı sert oldu.

Abone ol

KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Dışişleri Bakanı Gül’ün kendisine yönelik eleştirilerine bugün yanıt verirken sert bir üslup kullandı. Denktaş, Türkiye'nin AB’den tarih almak için Kıbrıs’ı feda ettiğini öne sürdü. Türkiye, açık denizlere açılmak için tek şansı olan Kıbrıs'ı feda ediyor. AB'den tarih almak için Türkiye Kıbrıs'ı feda ediyor, Kıbrıs elden gidiyor. Bugün Ah Girit, Vah Girit diye ağlayanlar yarın Kıbrıs için ağlayacaklar ama çok geç olacak. Annan planının kabulu Helenizmin zaferi olacaktır' diye konuştu. Denktaş, konuşmasının sonunda TBMM’den KKTC’nin egemen olmadığına dair karar çıkartılmasını istedi. Türkiye bizi neden tanıdı? Cumhurbaşkanı Denktaş, egemenliklerine sonuna kadar sahip çıkacaklarını belirterek, ''Egemen değilsek, Türkiye bizi neden tanıdı'' diye sordu. Cumhurbaşkanı Denktaş, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlaması nedeniyle KKTC'de bulunan yabancı ülke çocuklarını kabulü sırasında, bir gazetecinin, ''Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün 'ihracat bile yapılamıyor, bu durumda egemenlikten bahsedilebilir mi' yönünde ifadeler kullandığına'' ilişkin haberleri hatırlatarak, görüşlerini sorması üzerine, ''Egemen değildiysek, Türkiye büyükelçisini niye gönderdi. Ne diye 20 yıldır egemen devletiz diye tanıdı'' dedi. Denktaş, Kıbrıs'ta ''Helenizmin zaferi için kendilerinden 'evet' istendiğini ve Türkiye'nin de kendilerine baskı yaptığını'' söyledi. ''Kıbrıs elden gidiyor'' diyen Denktaş, şöyle konuştu: ''Türkiye'nin bize karşı büyük bir sorumluluğu vardır. Egemen değildiysek bizi tanımamalıydı. 21 yıl sonra bize Türkiye'nin 'malını mülkünü satamıyorsun, bu ne biçim egemenlik, futbol oynayamıyorsun bu ne biçim egemenlik' demesi kabul edemeyeceğimiz bir durumdur. Büyük üzüntü kaynağıdır. Bunu bize yapmamalıydılar. Biz egemenliğimize sahibiz, sonuna kadar da sahip olacağız. Çünkü görüyoruz ki, Kıbrıs Rum'u, Simitis'in deyimiyle Avrupa Birliği yoluyla Enosis'i elde etmektedir. Annan Planı'nı onaylamamız, Rum tarafı da onayladığı takdirde, Klerides'in dediği gibi 'Helenizmin zaferidir'. Helenizmin zaferi için bizden de 'evet' oyu istiyorlar. Türkiye de bizi buna zorlamaktadır. Bunlar bizi derinden üzmektedir. Kıbrıs elden gidiyor. Bu eğer Türk ulusu için bir şey ifade etmezse, açıkça Türk ulusu olarak Meclis'ten bunu duymak istiyoruz. Bütün partilerden bunun duymak istiyoruz. Bir partinin, iktidardadır diye bize 'egemen olmadığımızı' hatırlatmasını asla kabul edemeyiz. Egemeniz. Şehitlerimiz egemenlik için ölmüştür. Bu mücadele, Rum egemenliği altında azınlık olmamamız için yapılmıştır, bunları bir günde unutamazsınız, bunları bir günde değiştiremezsiniz. Bu haksızlığı Kıbrıs Türküne yapamazsınız. Kıbrıs elden gidiyor. Kimsenin umurunda değilse, bizim umurumuzdadır.'' Türkiye bizi desteklesin Son güne kadar mücadelelerini sürdüreceklerini ve egemenliğe sahip çıkacaklarını kaydeden Denktaş, şöyle devam etti: ''Türkiye'den istediğimiz bizi desteklemesidir, bizi bu kadar yaralamamasıdır. Bir tarih almak için Kıbrıs feda ediliyor. Buna acıyoruz, buna gerek yoktur. Kıbrıs Türkiye'nin önünde engel değildir ve olamaz. Çünkü Kıbrıs meselesini Türkiye yaratmış değildir, yaratanlar, bunca yıldır bütün Kıbrıs'ı temsilen dünyada hareket ediyor, her şeyi yapabiliyor. Ve güvendiğimiz bir Türkiye, bir Kardak kayası için savaşı göze alan Türkiye, Türkiye'nin denizlere açık bir ülke olmasını engelleyecek olan, uğrunda şehitler verdiği Kıbrıs'ı bu kadar ucuza terk etmeye hazırlanıyor. Gücümüze gidiyor, üzülüyoruz, ağlıyoruz, ama bunu beklemiyoruz doğrusu. Çok yazık ediyorlar. Sonradan 'ah Girit, vah Girit' dedikleri gibi Kıbrıs için ağlayacaklar, ama çok geç olacak.'' Dünyada tanınmamış devletler var KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, ''meşru Kıbrıs hükümetiyim' iddiasında olan Rumların, kendilerini dünyaya ''azınlık'' olarak tanıtması sonucu, mecburen görüşme masasına oturduklarını belirterek, ''Biz masaya oturdukça dünya bizi, 'meşru hükümetten bazı haklar isteyen bir azınlık taraf' olarak değerlendirmiştir. Şimdi bakıyorum Türkiye de bu değerlendirmeye katılmaktadır. Bunlar bizi üzmektedir'' dedi. Cumhurbaşkanı Denktaş, bir gazetecinin, ''Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün, 'ihracat bile yapılamıyor, bu durumda egemenlikten bahsedilebilir mi' yönünde ifadeler kullandığına'' ilişkin haberleri hatırlatarak, görüşlerini sorması üzerine, şöyle konuştu: ''Dünyada tanınmamış devletler var. Bize devamlı surette görüşme masası gösterildiği için, dünyaya egemenliğimizi kabul ettirme mücadelesi gereğince verilmedi. Halk referandumu ile, büyük bir kavgadan sonra adayı Yunanistan'a bağlamak için başlatılan kanlı bir savaştan sonra, Türkiye'nin adaya gelmesiyle kurtarılan Türk halkı, bütün barış girişimlerinin netice vermediğini gördükten sonra, anavatan Türkiye ile anlaşarak, anavatan Türkiye'nin desteğiyle devletini kurmuş ve Türkiye bu devleti tanımıştır. Egemen değildiysek, Türkiye bizi niye tanıdı.'' ''Egemen devletlerin çeşitli nedenler, siyasi zorluklar ve büyük ülkelerin haksız girişimleri nedeniyle egemenliklerinin tam meyvesini toplayamayabildiğini'' ifade eden Denktaş, bu devletlerin, zorluklar içinde kalabileceğini, haksız ambargolar altında yaşayabileceğini, ama egemenliklerini kaybetmediklerini kaydetti. ''Kıbrıs, canla, kanla verilen bir mücadeleyle alınmıştır, kurtarılmıştır'' diyen Denktaş, daha sonra şunları söyledi: Egemenlik ''Şehitlerimiz yüzlerce yan yana bu topraklarda yatmaktadırlar. Egemenliğin simgesi onlardır. Tekrar soruyorum: Egemen değildikse Türkiye ne diye bize büyükelçisini gönderdi, ne diye 20 yıldan fazladır egemen bir devlet olarak bizi tanıdı. Meseleyi halletmek bu kadar kolay olsaydı, çoktan halledilirdi. Egemenlik mücadelesi, 'Kıbrıs'ın meşru hükümetiyim' diye diye bütün Kıbrıs'a sahip çıkmak isteyen Rum tarafının bütün Kıbrıs'a sahip çıkma hakkı olmadığını gür sesle savunmakla ve bu iddiada bulunanlarla masaya oturmamakla olur. Biz Türkiye'nin siyaseti nedeniyle devamlı surette masaya oturduk. Bizi tanımak isteyenler olsa dahi, 'ya birleşeceksiniz, ya tanınma istiyorsunuz' diye bekledi. Tanınmak istiyorsak ABD'nin, İngiltere'nin ve o zaman Sovyetler Birliği'nin kendi çıkarları için Güvenlik Konseyi'nde aldığı kararın kaldırılması için Türkiye bütün nüfuzunu kullanmalı ve barışı istemeyenin, bütün Kıbrıs'ı almak siyasetini güdenin Rum tarafı olduğunu devamlı surette yaymalıydı. Bu yapılmadıkça, 'meşru Kıbrıs hükümetiyim' diyen Rum tarafının bizi dünyaya bir azınlık olarak tanıttığını yayması neticesinde mecburen biz masaya oturdukça dünya bizi, 'meşru hükümetten bazı haklar isteyen bir azınlık taraf' olarak değerlendirmiştir. Şimdi bakıyorum Türkiye de bu değerlendirmeye katılmaktadır. Bunlar bizi üzmektedir.''