Gül'ün bu ikinci adaylık konuşmasıydı. İlki ve ikincisinde bazı farklar göze çarptı. İşte o farklar.
Abone olBütün gözlerin çevrildiği isimdi. Herkesin kendinden bir şeyler bekliyor, duymak istiyordu. Kamuoyunu daha fazla bekletmedi ve konuştu.
24 Nisan’daki adaylık konuşmasına benziyordu. Ana temaları itibariyle aynıydı. Ama tonlarda ve üslupta farklılılar vardı. Daha çok kendisinden memnun olmayan çevrelere seslendi.
Teması aynı tonları farklı
Adaylık konuşmasında iki ana başlık öne çıktı. Bu başlıklar aynı zamanda 3 ay önce adaylığını açıkladığı konuşmasından ayrılan bölümlerdi.
Onu bir önceki konuşmasından ayıran en çarpıcı fark devlet kurumlarına vurgu yapması oldu. "Devlet kurumları arasında uyum" ve devlet organlarını korumayı temel görevleri arasında saydı..
Kılavuzu ve rehberi Anayasa
Bir diğer önemli fark da Anayasaydı. Kendisine itiraz edenlerin en büyük gerekçesinin bu olduğunu biliyordu. Bu nedenle yazılı kitapçığın üzerine adeta titredi. "Anayasa kılavuzumuz olacaktır“ dedi.
Anayasa’nın ilk dört maddesi için ekstra iki kelime ekledi: “Korumak ve güçlendirmek.” 24 Nisan’daki konuşmasında belirtilen bu ilkeler için daha genel ifadeler kullanmıştı. "Kurumların hassasiyetlerini biliyorum" cümlesi dikkat çekti.
Oy vermeyenlerin endişesini anladı
Konuşmasını bir çok yerinde "seçilirsem" kelimesini kullandı.. "Seçilmiş" havasında değildi. Her cümlesini özenle seçti. Kelimelerle oynamadan oldukça düz konuştu. 3 ay önceki tepkileri ihmal etmedi
24 Nisan’daki konuşmasında herkesle bütünleşeceğini söylüyordu. Şimdi kendisini oy vermeyenlerin yerine koydu, gönüllerini alır gibiydi.
Devlet organlarıyla uyum
Kendisini en farklı düşünenlerin yerine koyacağını belirtti..”Tarafsızlık” kelimesini sık sık tekrarladı. Özellikle laiklik ilkesine ayrı bir parantez açtı..
Anayasaya sık vurgu yaptı. CHP’nin itirazını elinden almak istercesine devlet kurumlarına yönelik konuştu. Nedeni ise endişeleri giderme vardı.
Devlet organları ve kurumları ile “işbirliği ve uyum” sözü verdi. Üstü örtülü bu sözlerin adresi askerdi. Oysa 3 ay önceki konuşmasında bunlara değinmemişti.
Çankaya'yı açacak
Gül'ün satır araları okunduğunda kendi stilini Çankaya'ya yansıtacağı gözüktü. Açık toplum ve farklı görüşler üzerinde çok durdu.
Dış dünyaya açık ve bütünleşmenin önemine vurgu yaptı. Bu mesajlar Sezer'in "içe kapanmacı" siyasetine de bir gönderme olarak algılandı.
Avrupa Birliği hedefini ve reform yasalarını es geçmedi. Dış politikadaki tecrübelerini Çankaya'ya taşıyacak gibi.
Yurtdışı gezileri göründü
AB hedefinde hükümete yardımcı olacağını söylemesi bugüne kadar alışık olmadığımız bir Cumhurbaşkanı portresiydi. Bundan sonra dış ülkelere daha sık giden bir Cumhurbaşkanı göreceğiz.
Oktay Sağlam-İnternethaber