Cumhurbaşkanı Gül'ün bazı sözlerini alkışlayan muhalefet milletvekillerinin yüzü, konuşmanın bu bölümlerinde asıktı.
Abone olİNTERNETHABER.COM- Yeni yasama yılının açılışında konuşan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün sözleri yankı uyandırdı. Muhalefete çevreleri ve bazı kalemler Cumhurbaşkanı Gül ile Başbakan Erdoğan arasındaki farkları yazdı.
Erdoğan'ın manifestosuna karşı Gül'ün de karşı manifesto yayınladığını yazanlar bile oldu. Hatta Erdoğan'ın "sert", Gül'ün "yumuşak" olduğu söylendi. Tutuklu vekiller ile gazetecilere özgürlük konusunda Gül'ün Erdoğan'dan farklı düşündüğü dünkü konuşmayla ortaya çıktı.
BDP'li vekillerin teröristlerle kucaklaşmasında Erdoğan ile aynı görüşte olmadığını "Terör saldırılarının tuzağına düşüp, yanlış istikamete girmemeli ve tekrar kısır döngü içine düşmemeliyiz" sözleriyle açıklıyor. Ancak hemen öncesinde aynı konuyla ilgili söyledikleri ise net ifadeler içeriyor.
Aynı ılımlı Gül, geçtiğimiz yıl 24 askerin şehit düştüğü Çukurca saldırısından sonra "Devletimizi bu saldırılarla sarstıklarını zannedenler, hizaya getireceklerini zannedenler, göreceklerdir ki bu saldırıların intikamı çok büyük olacaktır ve misliyle de alınacaktır" demişti. Devletin kararlılığını ifade etmek için söylenmiş olsa da, sözleri kamuoyunda çok konuşulmuştu. Yine aynı olayla ilgili Erdoğan'ın daha soğukkanlı açıklama yapması dikkatlerden kaçmamıştı.
Erdoğan'a rakip gibi sunulan Gül'ün ılımlı mesajlar verdiği söylendi. Ancak konuşmanın satır araları farklı bir görüntü sundu. Belli başlı konularda hükümete destek ve hatta övgü, kimi konularda ise iktidara uyarıları vardı. İşte muhalefet partilerini üzen o konu başlıkları:
SURİYE POLİTİKASI
CHP, MHP ve BDP'nin şiddetle karşı çıktıkları hükümetin Suriye politikasına tem destek verdi.
-Bir ülke kendisini tüketir mi? İşte bugün Suriye kendisini tüketiyor. Biz Suriye’nin kendi kendisini tüketmesini istemeyiz. Tercihimiz, halkı mutlu olan güçlü bir Suriye’dir.
Dokunulmazlıkların kaldırılmasına karşı olduğunu üstü kapalı karşı olduğunu söylese de, Gül'ün PKK ve operasyonlar hakkındaki sözleri BDP'lilerin hoşuna gitmedi.
TAŞRON PKK
-Terör örgütü bu kez de başta Suriye olmak üzere bölgede meydana gelen dönüşüm ve kaosu fırsat zannederek, yeniden tarihi bir yanılgı içine girmiş; Türkiye’nin huzurunu ve kalkınmasını engellemek isteyen farklı odakların taşeronu haline gelmiştir.
OPERASYONLAR
-Türk Silahlı Kuvvetleri ve güvenlik güçleri teröre karşı yürüttüğü mücadeleyi büyük fedakârlıkla ve yeni şartlara göre kendisini yeniden yapılandırarak sürdürmektedir. Devlet ve millet olarak Silahlı Kuvvetler ve güvenlik güçlerimize güvenimiz tamdır.
KUCAKLAŞMA
-Terör ile demokrasi hiçbir ahvalde kol kola gezemez. Terörün kucaklanmasına, övülmesine ve meşru gösterilmesine müsamaha eden bir demokrasi de dünya üzerinde mevcut değildir.
DIŞ POLİTİKA
CHP'nin ABD'nin taşeronu olmakla suçlanan hükümetin dış politikasına tam destek verdi.
-Diğer taraftan, ülkemizin son yıllarda tüm kıtalarda yakaladığı diplomatik ve ekonomik aktivizmi sürdürmesinin, Türkiye’nin dünya politikasında yükselen profilinin korunması ve milli menfaatlerimizin genişletilmesi açısından gerekli olduğuna inanıyorum.
Ülkenin perişan olduğunu, işsizliğin kol gezdiğini ve krizin içine girdiğini savunan muhalefetin aksine Gül, hükümetin ekonomi politikalarına övgüler yağdırdı.
EKONOMİ
-21. yüzyıla sorunlarla boğuşan ve ne yapacağı kestirilemez bir ülke olarak girmiştik. Bizden yeniden ‘Avrupa’nın hasta adamı’ olarak söz edenler hayli fazlaydı.
Oysa bugün vatandaşlarının kendisine güven duyduğu, değişen dünyanın alacağı yeni düzene katkısı olabilecek, güçlü bir ülkeyiz.
-Zenginleşiyor ve zenginliğimizi tabana yaymanın yollarını arıyoruz. Sorunlarımızı, demokrasi içerisinde, konuşarak ve tartışarak çözme gayretindeyiz. Dışarıdan bakanların gıpta ettiği, içeriden bakıldığında da gurur duyulması gereken bir ülke bugün Türkiye...