BIST 9.673
DOLAR 35,19
EURO 36,64
ALTIN 2.959,51
HABER /  POLİTİKA

Gültan Kışanak'ı böyle bilmezdik

BDP Eşbaşkanı Gültan Kışanak özel hayatından siyasete bilinmeyenlerini anlattı

Abone ol

Kürt sorunu çözümünün en önemli figürlerinden Gültan Kışanak....

Hem siyaset hem de barış sürecinde önemli rol oynayan BDP Eş Başkanı ayrıca bir anne...

Peki siyasetçi kimliği dışında kimdir Gültan Kışanak?

*Hangi tür müzik dinler?

*Güne nasıl başlar?

* Siyaset dışında bulduğu vakti nasıl değerlendirir?

*Evinde nasıl vakit geçirir?

Habertürk'ten Helin Avşar, Gültan Kışanak'ın bilinmeyenlerini yazdı.

Gültan Kışanak, BDP Eşbaşkanı. Ankara’da buluştuk. Ne yalan söyleyeyim, gündemin sert konuları nedeniyle ne bu kadar vakit bulacağını ne de röportajın kolay olacağını düşünüyordum ama Kışanak gülümseyen yüzünü benden esirgemedi. Bu eski gazeteci, tatmin edici yanıtlar verdi.

-Kendinizi, gündeminizi sizden dinleyebilir miyiz?

Kendimi anlatmam zor. Yüksek poltikanın içinde olup eşbaşkanlık gibi zor ve önemli bir görevde bulununca, insan ister istemez kendisi olmuyor. Sonuçta hayatımı; görevler, sorumluluklar, örgütün ihtiyaçları, halkın beklentileri, kamuoyundaki tartışmalar şekillendiriyor. Yeni bir Gültan oldum.

-Politika öncesini konuşalım mı biraz? Televizyon programcısı, gazeteci olduğunuzu biliyorum. Nerede doğdunuz, oradan başlayalım...

Elazığ’da doğdum. Kız Öğretmen Okulu’nda okudum. Sonra Diyarbakır Eğitim Fakültesi’nin Türkçe Bölümü’ne gittim. 12 Eylül döneminde öğrenciyken tutuklandım. Çıkınca eğitimime devam ettim ama gazetecilik okudum.

-Sizi siyasete çeken ilk şey neydi?

78 döneminde yetiştim. Babam aktif olarak çalışmasa da sendikacıydı. Kürt sorunu hayatımızın bir parçasıydı. Hayatımız eziyetini çekerek geçti fakat aktif siyasete katılmayı düşünmüyordum. Diyarbakır Cezaevi’nden çıktıktan sonra, gazetecilik okumak aldığım en büyük kararlardandı. Çünkü orada çok büyük acılar çektik ama asıl hırpalayan sesini duyuramamaktı. Ege Üniversitesi’ni yüksek bir puanla kazandım ama gazeteciliği tercih ettim.

-Gençler sinemaya giderken siz farklı şeyler yaşıyordunuz.

Biz de politik hayatın bu kadar içinde değilken sinemaya gider, arkadaşlarla eğlenirdik. Hâlâ bunu korumaya çalışıyorum. Siyasetin kaliteli, biraz daha hayata cevap verebilir olması için bunu korumak lazım.

'GAZETECİLİKTE İSTERSEN KADIN OLABİLİRSİN'

-Milletvekilliği mi gazetecilik mi?

Gazetecilik tabii ki. Gazetecilikte istersen kendin olabiliyorsun. İstediğini sorguluyor, eleştiriyorsun. Biraz daha dilinin kemiği olmadan konuşabiliyorsun ama siyasette öyle değil.

‘SİYASET KADINLARI ERKEKLEŞTİRİYOR’

-Eşinize zaman ayırabiliyor musunuz?

Evime girdiğimde önce kıyafet değiştirip pijama, eşofman, fırsat bulursam da şalvar giyiyorum.

-Siyaset kadınları erkekleştiriyor mu?

Erkekleştiriyor. Ayrıca siyasetteki resmiyet ve ciddiyet ne yazık ki biraz da kıyafetle ölçülmeye başlamış. Onun için eve girer girmez üzerimi değiştirip sivil bir insan oluyorum.

-Yemek yapar mısınız?

Fırsat oldukça. Sürekli dışarıda yiyoruz. Evde söğüş yapıp yemek bile daha lezzetli. Bir de; kötü bir alışkanlık ama evde hemen televizyonu açarım.

-Sadece haber kanallarını mı izliyorsunuz?

Çoğunlukla haber ve tartışma programları izliyorum. Dizi izlerken yanımdakiler eziyet çekiyor. Çünkü “Bu kim, geçen bölüm ne olmuştu” diye soruyorum sürekli.

-Müzik zevkinizi de merak ediyorum.

Kulağıma hoş gelen her müziği dinliyorum. Türk sanat müziği dinliyorum. İçinde keder var ama Kürt müziğinin klasikleri çok dinlendirici.

'ÖCALAN'A NASIL BİR TOPLUM HAYAL ETTİĞİNİ SORARDIM'

-Abdullah Öcalan’ın kitabından bahseder misiniz?

Biz de kamuoyundan ve avukatlardan takip ediyoruz. Anayasa Mahkemesi, başvuruda bazı eksikler fark etmiş, onların tamamlanmasını istemiş. Umarım pozitif bir karar verecek. Düşünce özgürlüğünden yararlanmak hakkıdır. Kamuoyu fikirlerini, stratejilerini, yaklaşımlarını yeterince bilmiyor. Bu kitaplar yasal olarak raflarda durursa, isteyen alıp okuyabilir, eleştirir, beğenir ya da beğenmez.

-Öcalan’la röportaj yapsanız ilk sorunuz ne olurdu?

İmralı’ya gidersem, bir gazeteci olarak da soru sorarım kendisine.

-Ne sorardınız?

Nasıl bir toplum hayal ettiğini, hükümetin kadınlar ve kendisi için ne yapmasını istediğini... Bu tür güçlü politik kişilerin hayalleri her zaman politikalarının önündedir.

-Ben, pişmanlıkları olup olmadığını, nelere özlem duyduğunu sorardım mesela. Siz siyaset dışı bir soru sorar mıydınız?

Bunları bilemeyiz ama gidersem sizin için bunu soracağım.

'ERKEKLER DEĞİL BAŞÖRTÜLÜ KADINLAR MAĞDUR OLDU'

-10 yıl sonra Türkiye Cumhuriyeti’ni ve kendinizi nasıl görüyorsunuz?

10 yıl içinde Kürt sorununun sadece Türkiye’de değil bölgesel düzeyde güçlü bir şekilde çözülebileceğine inanıyorum. Umarım başka büyük felaketler, bölgesel savaşlarla karşılaşmayız.

-Göstericilerin, biber gazlarının arasında kaldığınızı görüyorum.

Milletvekiliyim ama bu beni demokratik hakkını kullanmak üzere oraya gelenlerden farklı kılmaz. Demokrasinin kalitesi sokakta belli olur.

-Bülent Arınç sizinle empati kurduğunu söyledi. Siz onunla empati kuruyor musunuz?

Yönetim yetkisinin insana nasıl bir güç ve kudret verdiğini, bunun nasıl bir keyfiyete ya da umursamazlığa yol açtığını anlamaya çalışıyorum. Bu yüzden tezim, iktidarın bazı kişilerin, grupların, partilerin elinde toplanmaması gerektiği yönünde. Geldikleri siyasal gelenek içinde erkekler fazla mağdur olmadı. Kadınlar başörtüsü nedeniyle fazlasıyla mağdur oldu. Sadece inandığı için başını örten bir kadının haklarının sınırlandırılması doğru değil.

'PİLATESİ KENDİ YAPABİLECEĞİM FORMA SOKTUM'

-Duydum ki sabahları ilginç bir spor yapma şekliniz varmış.

Spor benim için uyanma aktivitesi. Mutlaka yarım saat yürürüm, yerimde sayarım, yere bir minder serip üzerinde bildiğim hareketleri yaparım.

-Mekik mi şınav mı çekersiniz, pilates mi yaparsınız?

Mekik çekebiliyorum ama şınav çekemiyorum. Pilates hareketlerini kendim yapabileceğim forma soktum. Arada haberleri izlerken spor yapıyorum. Gazetecilikten kalma bir refleks. Politik sorumluluk eklenince mecburen sabah 6’da kalkıp haberleri takip ediyorum. İşim olmadığı bir gün akşama kadar evde oturmak istiyorum. Ama olmuyor.

-Ebru Şallı’nın CD’sini almışsınız diye duydum.

Sabahları bilgisayara takıp taklit etmeye çalışıyorum. Eskiden erken saatte programı vardı, artık CD’den takip ediyorum.

RÖPORTAJIN TAMAMINI OKUMAK İÇİN LİNKE TIKLAYIN