Yazar Hilal Kaplan, Fethullah Gülen'in 1990'larda yaptığı bomba sohbetin videosunu köşesinde paylaştı.
Abone olYeni Şafak gazetesi yazarı Hilal Kaplan, Hz. Muhammed'in Türkiye'nin geleceğini Gülen cemaatine emanet ettiğini söyleyen Fethullah Gülen'in açıklamalarını köşesine taşıdı.
"Dünya Hizmet’in etrafında dönüyor" başlıklı bugünkü yazısında yazar, cemaatin zihniyet dünyasını çarpık olmakla eleştiriyor.
RÜYA DEĞİL
Youtube'da dönen videonun linkini koyan Kaplan, daha sonra hocanın ne söylediğini köşesinde yazdı:
“Huzur-u Risâletpenâhîdeydim. Ümmet-i Muhammedin ve hususiyle Türk insanının derdiyle iki büklümdüm. Bir inledim, bir de sonra murakabe yaptım. Sonra “Ya Resûlallâh”, dedim, “halimiz ne olacak bizim?» Birden bire Resûlü Ekrem temessül buyurdu –rûya değil– Buyurdular ki: “Türkiye’nin mes’elesini falanlara bıraktık biz”. (Cemaatte ağlaşmalar...) Bakış bu! Şimdi hakkınızda Nebi’nin hüsn-ü zannı bu! Hâşâ, O doğru söyler, doğru görür. Siz bilmem bu hüsn-ü zannı nereye koymayı düşünürsünüz?”
YERYÜZÜNDE BÜTÜN MESELELER HİZMET ETRAFINDA DÖNER
Hz. Muhammed'in Türkçe olimpiyatlarına gelmesi, TV dizisinde konuk olarak çağrılmasını hatırlatan yazar, daha sonra Zaman gazetesi yazarı Ali Ünal'ın tartışılan son üç yazısından alıntılara yer verdi:
“İslâm’ı temsil ve İslâm’a hizmet, günümüz şartları gereği küreselleşmiş durumdadır; dolayısıyla Cenab-ı Allah, yeryüzündeki bütün hadiseleri, zahirî sebep ve mahiyetleri ne olursa olsun, temelde Hizmet etrafında örgüler.”
Evet, doğru okudunuz. Sadece Hz. Peygamber (s.a.v.) Türkiye’yi Gülencilere emanet etmemiş, aynı zamanda Allah (c.c.) de yeryüzündeki tüm hadiseleri Gülenciler için, onların doğrultusunda yönlendiriyormuş!
HİZMET ÜYELERİ ÖNDEN GİDEN ATLILAR
Ünal, “‘Bu, Allah ve Rasûlü’nün va’d ettiğidir’” başlıklı yazısında ise Gülencilerin başına geleceklerin Kur’an’da yazdığını söylüyor:
“Sürecin böyle gitmesi, sürekli ifade etmeye çalıştığım gibi, Hizmet hareketinin hakkaniyetine, istikametine en açık delillerdir. Çünkü yol, budur; böyle olduğu ve bu tür hadiselerin yaşanacağı Kur’ân’da apaçıktır. Dolayısıyla, bütün olup bitenler karşısında, Hendek Savaşı’ndaki Sahabe gibi, “Bu, Allah ve Rasûlü’nün va’d ettiğidir; Allah ve Rasûlü, doğru söylemiştir.” diyoruz. Bu süreçte gözaltına alınan ve/veya tutuklanan mazlumlar, “Önden giden atlılar”dır.”
Gülen’in binde birini tanımadığını söylediği polisler-savcılar da meğer Hizmet’in ‘önden giden atlıları’ imiş...
Ünal’ın bu hafta yayınlanan yazısının başlığını görünce (“Cemaat hata yapmaz mı, yapmadı mı?”) biraz umutlanmıştım açıkçası. Herhalde her şeyi kendi kutsiyetlerine bağlamaktan vazgeçip, dünya üzerindeki her fani gibi hata yaptıklarını kabul edeceklerini sanmıştım. Fena yanılmışım zira yazıya göre ‘cemaat hata yaptı mı?’ diye sormaya zayıf kalplilerin ve kötü niyetlilerin hakkı yoktu; samimi olanların da hakkı yoktu ve hatta bu sorunun kendisinin dahi Gülen’e hakaret kabul edilmesi gerekirdi. Hatta Ünal’ın sözleriyle “Din’e gerçekte hizmet eden bir Cemaat’in şahs-ı manevîsi velâyet-i kübra sahibidir ki, bu da, peygamberlere veraset demek”ti.
GÜLEN İÇİN ZOR GÜNLER
Anlaşılan Gülenciler içerisinde hata yapıldığı kanaati oldukça yaygınlaşmış ve çatlaklar meydana gelmiş durumda ve Gülen’e yakınlığı ile bilinen Ünal’ın, muhtemelen onun onayıyla kâleme aldığı bu satırlar da soru sormaya cesaret edenlere ‘had bildirme’ amacı taşıyor. Bunu yaparken yıllardır aşağıladıkları Şia inancındaki ‘İmam’ın masumiyeti’ nosyonu ile Gülen’e yaklaştıkları da açık... Gülen’in büyük bir itikadi sorun teşkil eden “Cebrail parti kursa, ona oy vermem” ifadesinin tevil edilmesi örneğinde olduğu gibi, her sözünün kayıtsız şartsız kabul edilmesine alışkın Gülen için zor günler..."