BIST 9.916
DOLAR 35,21
EURO 36,67
ALTIN 2.975,27
HABER /  GÜNCEL

Gülen'in sağ kolu gözaltılar için ne dedi?

Ergenekon soruşturmasında gazetecilerin gözaltına alınması medyada geniş yankı buldu.

Abone ol

İNTERNETHABER.COM- Kamuoyu Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alınan gazetecileri konuşuyor. Doğan grubunun 'yandaş medya' diye suçladığı kesimin önde gelen yazarları da operasyona anlam veremediler. Gazeteci Nedim Şener'e kefil olanlar bile vardı.

Star gazetesi yazarı Ahmet Kekeç'in bugunkü yazısında "Demokrattır, meşruiyetten yanadır... En azından ben öyle biliyorum ve şahadet ediyorum" sözleri dikkat çekiciydi. Fethullah Gülen'e en yakın isimlerden Zaman gazetesi yazarı Hüseyin Gülerce, operasyona destek çıkan bir yazıyla okurların karşısına çıktı. İşte dünkü aramalara ve gözaltılara yazarların tepkisi:

Ahmet Altan (Taraf): Bu nasıl iş? 

Ahmet Şık.
Şık, Ertuğrul Mavioğlu ile birlikte Ergenekon konusunda en dürüst, en kapsamlı, en açıklayıcı kitaplardan birini yazmış bir gazeteci.
Nokta dergisinde, "Darbe Günlüklerini" ortaya çıkartan ekibin önemli bir parçası.
Şimdi siz sabaha karşı evini basıp böyle bir adamı gözaltına alıyorsanız, elinizde onun Ergenekon üyeliğiyle ilgili "Oda 7V'nin bilgisayarlarında onun yeni kitabının kopyalarını bulduk"tan öte, çok ciddi ve inandırıcı kanıtlar olması gerekir.
Ahmet Şık, "Ben kitabımı Soner Yalçın'a göndermedim" diyor.
De ki gönderdi.
Eee, ne olacak?
Birine kitabını gönderdiyse bu suç mu?
Ergenekon üyeliği, "kitap gönderme" düzeyine mi düşürülecek?
Danıştay cinayetinden, toprağa gömülü silahlardan "kitap göndermeye" mi geldik?
Şık'ın yazdığı yeni kitabın, "polis içindeki cemaatçi yapılanmayla" ilgili olduğu söyleniyor.
Eğer bu gazeteci, ortada ciddi bir belge, bir bilgi, bir kanıt yokken sadece böyle bir kitap yazdığı için gözaltına alındıysa; bunun altından ne hükümet, ne Adalet Bakanı, ne İçişleri Bakanı, ne savcı, ne polis, ne de "cemaat" kalkabilir.
Bu ülkede Ergenekon'un yakalanmasını isteyenler, özgürlüğün, demokrasinin, hukukun, halk iradesinin önünde hiçbir karanlık güç kalmasın diye istiyorlar.
Hükümeti ya da polisi ya da cemaati kızdıranlar bir punduna getirilip susturulsunlar diye değil.
Polisle ilgili bir başka kitap yazmış olan Nedim Şener'in de bir "intikama" kurban gittiği ileri sürülüyor.


Hüseyin Gülerce (Zaman): Oda TV'de ikinci dalga ve tsunami...

Oda TV ile ilgili ikinci dalgaya bakalım. Yargıya intikal etmiş ciddi iddialar var. 22 Şubat 2011 tarihli Akşam gazetesinin haberine göre, Soner Yalçın ve Oda TV'nin iki çalışanını tutuklatan belgelerden biri, ofisteki bilgisayarın hard diskinde bulundu. "teRTEmiz" isimli notta, medyayı kullanma çalışması yapılmış ve şunlar sıralanmış: "AK Parti'nin çıkardığı her yasanın, Atatürk devrimlerine karşı olduğu afişe edilecek... AK Parti'nin gerçek maksadının şeriat devleti kurmak olduğu, hep gündemde tutulacak... Ergenekon davasının, Türk Silahlı Kuvvetleri'ni yıpratma ve etkisizleştirme amaçlı olduğu, medyada sürekli işlenecek... Türk Silahlı Kuvvetleri'ni tahrik edici haberler yapılacak... Şehit cenazeleri ön plana çıkarılacak... "Sivil dikta" ve "sivil darbe" konusu sürekli işlenecek..."

Bir kısım medyada çıkan haber ve yorumlar, tam da bu paralelde değil mi? Tamam herkesi zan altında bırakmak yanlış. Ama Ergenekon korosunun, perde gerisindeki şeften habersiz çaldığını kabul etmek de, şunca olan bitenden sonra fazla saflık olmaz mı?

Yine Oda TV'de ele geçirilen bir belgeye göre, Ergenekon'un medya ile ilgili dört aşamalı bir eylem planını anlatan "Ulusal Medya 2010" adlı belgeyi de hatırlamak gerekiyor. O belgede de, bir "Ergenekon medyası" oluşturulması, davaya destek veren basının yıpratılması (yandaş medya saldırısını hatırlayınız. HG) ve AK Parti'nin TSK'yı ve yargıyı ele geçireceği propagandasının eklenerek Ergenekon davasının sulandırılması planı var. Soruşturma sürecinde delillerin boşa çıkartılması, değersizleştirilmesi, küçük hataların gündeme taşınarak, davanın geneliyle ilgili şüphe ve tereddütlerin oluşturulması var...

Bunların hepsi yapılmadı mı, yapılmıyor mu? Elde edilen belgelerde, dün evlerinde arama yapılan şahısların da isimleri geçiyor. Yani savcılar ne yapsın? Görmezden gelip, örtbas mı etsin? Hâkimler, delilleri ciddiye almayıp tutuklama vermesin mi? Bu süreç işlemesin mi?

Yazının tamamı için tıklayın


Ahmet Kekeç'ten sarsıcı Nedim Şener yazısı... Sonraki sayfada

[PAGE]



Ahmet Kekeç (Star): Nedim Şener niçin alındı

Nedim Şener’e gelince...

Nedim’i tanırım. Arkadaşımdır.

Tanıdığım ve “çalışmalarını” bildiğim Nedim Şener’in darbecilerle, antidemokratik çevrelerle, çetelerle, manipülasyon odaklarıyla hiç işi olmadı...

Demokrattır, meşruiyetten yanadır...

En azından ben öyle biliyorum ve şahadet ediyorum.

Gazeteciliğini beğenmeyebilirsiniz, bazı araştırmalarını önyargılı bulabilirsiniz... Üslubundan hoşlaşmayabilirsiniz... İsmi, bilgisi hilafına, birtakım ajandalara da geçmiş olabilir. Ama bu, “terör örgütü üyesi” olduğu anlamına gelmez. Yazıktır... Bühtandır...

Gözaltına alınmadan birkaç gün önce konuşmuştuk.

Soner Yalçın’ı hiç tanımadığını, iddia edildiği gibi Hanefi Avcı’yla bir teşrik-i mesaisi olmadığını söyledi.

Soner Yalçın’ın bilgisayarına sızdırıldığı öne sürülen belgede adı geçtiği için de öfkeliydi; “Hayatta tanımadığım, düşüncelerine katılmadığım Soner Yalçın hakkında, ismimi kullandığı için suç duyurusunda bulundum. Yakasını bırakmayacağım...”  dedi.

İhtimal ki, mahut belgede adı geçtiği için gözaltına alındı.

Bilmiyorum..

Bu gibi durumlarda, “bekleyelim, görelim...” denir.

Bekleyelim de, Ergenekon’un “bir numaralı sanığı” dışarıda, elini kolunu sallayarak dolaşıyor. Ama “bekleyelim, görelim” denilen gazeteciler üç yıldır tutuklu...

Bu da beni çok rahatsız ediyor.

Yazının tamamı için tıklayın


Akif Beki (Radikal): Beni böyle suskun bırakmayın


Huzursuzum; susmakla konuşmak arasında kararsız kaldım. Dünkü gözaltılar karşısında susarsam fikrin namusuna halel getirmekten, konuşursam gazetecilik kisvesi altında işlenmiş bir suça ortak olma ihtimalinden korkuyorum.

Soruşturmayı yürüten savcılara sesleniyorum, iki yanlıştan birine düşmekten kurtarın beni. Nedim Şener, Ahmet Şık, Yalçın Küçük ve diğerleriyle ilgili elinizde her ne maddi delil varsa, beklemeden açıklayın. Açıklayın ki, dilimin bağı çözülsün...
Çünkü pek çokları gibi benim de kalbim mutmain, vicdanım rahat, aklım net değil bu sefer. O gazetecilerin hangi güçlü şüphe emarelerine, hangi somut delillere istinaden gözaltına alındıklarını bilmek istiyorum.

Kimin suçlu kimin masum olduğuna, hangi delilin geçerli hangisinin geçersiz olduğuna elbette mahkeme karar verecek. Ama o vakte kadar zihinlerdeki güçlü soru işaretlerini izale etmeli, adaletin sorgulanmasını engellemeli değil misiniz? Hukukun, muhalif basını susturmak için kullanıldığı safsatasına izin vermemeli değil misiniz?

Yazının tamamı için tıklayın

Nedim Şener'e 'harbi gazeteci' diyen kim? Sonraki sayfada

[PAGE]




Ahmet Hakan (Hürriyet): Yok artık LeBron James


O Nedim Şener ki...
Harbiden gazetecidir.
Hrant Dink cinayetinin peşine düşmüş ve kimsenin bilmediği gerçekleri ortaya çıkarmıştır.

Hiçbir küçültücü ifade kullanmadan, devletin resmi belgelerinden yola çıkarak Gülen Hareketi'nin kitabını yazmıştır.
Polis içindeki yapılanmalara dikkat çekmiştir.

Ergenekon soruşturmasındaki çarpıklıklara işaret etmiştir.
Sadece habere imza atmış, sadece kitaplar yazmış, sadece yorumlar yapmıştır.

Vicdanından başka dayanağı, kaleminden başka silahı olmamıştır.
Tekrar soruyorum: Hadi Soner Yalçın'ı bir biçimde yutturdunuz...
Nedim Şener'i nasıl yutturacaksınız?

O Ahmet Şık ki...

Darbe Günlükleri'ni ortaya çıkarmış bir gazetecidir.
Tanıyanlarının "Benim olur, onun darbeciyle, çeteciyle, Ergenekoncu'yla bir işi olmaz" diye tanıklık yaptığı bir isimdir.
Eğer ille de "birinin adamı" denilecekse, işkence gören Manisalı gençlerin adamı denilebilir.
Eğer ille de "birinin adamı" denilecekse, polis tarafından katledilen ^gazeteci Metin Göktepe'nin adamı denilebilir.
Araştıran, soruşturan, sadece yaptığı haberlerle var olan bir gazetecidir.
Yine soruyorum: Hadi Soner Yalçın'ı bir biçimde yutturdunuz.
Ahmet Şıkı nasıl yutturacaksınız?

Yazının tamamı için tıklayın



Ali Bayramoğlu (Yeni Şafak): Ahmet Şık ve Nedim Şener: Hangi Ergenekon?


Ahmet Şık'ı yıllardır tanırım. Yeni Yüzyıl Gazetesi dâhil olmak üzere birçok kez birlikte çalıştık. Fikirlerimiz zaman zaman kesişmiş zaman zaman ayrışmıştır. Onun düzgün ve dürüst bir gazeteci olduğundan hiçbir şüphem yoktur.

Ergekenon davasıyla ilgili gözaltına altına alınması aklımı da vicdanı mı da her anlamda, her açıdan rahatsız eder.

Nedim Şener hayatta olduğum sürece asla affetmeyeceğim bir isimdir. Girdiği kavgada Dink dosyasını kullanmış ve işi, dilini bana uzatacak "iktidarı korumak için Dink cinayetinin kimi sorumlularını hasıraltı ettiğimi" ima edecek kadar ileri götürmüştür.

Ancak benim gözümde o da önce bir gazetecidir.

Kaldı ki, bugün bu gazetecilerle ilgili olumlu ya da olumsuz ne düşündüğümün hiçbir önemi yok.

Bu iki gazetecinin başına gelen, fiilen kabul edilemez, sembolik açıdan anti-demokratik bir durumdur.

Görünen o ki, bu iki gazeteci, gazetecilik faaliyetlerinden ötürü, bu çerçevede yayınladıkları ya da yayınlamaya hazırlandıkları kitaplar, kurdukları ilişkilerden dolayı gözaltına alındılar.

Durum açıklanmaya muhtaçtır.

Yazının tamamı için tıklayın




Bugün yazarı en gizemli askeri yazdı. Sonraki sayfada


[PAGE]




Adem Yavuz Arslan (Bugün): 'Son dalgadaki en gizemli asker'


Şu anda kesin hüküm vermek doğru olmaz.

Yargı sürecini beklemekte fayda var.

O yüzden son dalganın medya ayağını değerlendirme işini bir sonraki yazıya bırakıyorum.

Medya doğal olarak gözaltına alınan gazetecilere odaklandı ama dünkü dalganın çok önemli bir ismi daha vardı.

MİT’çi Kaşif Kozinoğlu.

Ergenekon dalgalarının belki de en önemli gelişmelerinden birisi bu gözaltı kararı.

Çünkü Kozinoğlu sıradan bir isim değil. MİT’in tepesinde, dış operasyonlar dairesinin başında.

Türkiye’nin en gizemli askerlerinden birisi.

Bordo bereli, özel kuvvetlerden emekli olup MİT’e geçmiş bir isim.

Kamuoyu onu yeraltı dünyasının ünlü ismi Alaattin Çakıcı ile dönemin Yargıtay Başkanı Eraslan Özkaya arasındaki trafikten tanıdı.

Oflu Osman’ın cenazesine katılmasıyla da akıllarda kaldı.

Afganistan ve Pakistan bölgesinde çok etkin.

Emekli bir özel kuvvetler mensubu olarak polis özel harekâtçıları eğiten ekipten.

En çarpıcı ayrıntılardan birisi de Perinçek’le olan mücadelesi.

Kozinoğlu’nun ismini ve ilişkilerini deşifre eden de Doğu Perinçek olmuştu.

Teşkilatta da ‘en gizemli asker’ olarak tanınıyor.

Dün hepimiz medya ayağını konuştuk ama bu düzeyde bir MİT’çinin Ergenekon’a dahil edilmesi önemli.

Dün Ankara’daki evinde uzun saatler boyu arama yapan polisler çok sayıda dokümana el koydu. Son dalgada konuşacak çok şey olacak gibi.

Yazının tamamı için tıklayın


Yılmaz Özdil (Hürriyet): Nedim Şener

Bu arkadaşlar geldi.
Açılım yapıldı.
İtalya cankuşumuz Yunanistan dostumuz Suriye kardeşimiz oldu.
Terörle mücadele edenlerin alayı hapse tıkıldı, şeref madalyalı subaylar kafasına sıktı, PKK kırmızı halıda halay çekti.
Ve şimdi...
Apo villaya çıkıyor.
Soner Silivri'ye, Mustafa'yla Tuncay hücreye konuyor...
Nedim'in evi basılıyor.
Türkiye'nin en dürüst, en yurtsever gazetecilerinden biridir Nedim... Rayında yaşar. Eviyle işi arasında gidip gelen tren rayı... Onur duyulan arkadaş, kusursuz eş, mükemmel babadır.
Apo'yu koruyan İtalyan gizli servisi vardı hiç olmazsa...
Nedim'in evini bizim kendi polislerimiz basıyor... İleri demokrasi dedikleri bu oluyor.

Ben Apo'nun yerinde olsam...
Palmiyeli isterim.

Yazının tamamı için tıklayın

Baskınlar devam edecek diyen yazar kim? Sonraki sayfada

[PAGE]




Nazlı Ilıcak (Sabah): Sabah oldu, hayır olmadı

"OoooKitap" başlığı altında, Ahmet Şık'ın poliste Fethullahçı örgütlenme isimli kitabının bir kopyası ele geçmişti.
Soner Yalçın, bütün bu dosyaları ilk defa gördüğünü açıkladı. Tabii ki, savcılar, teknik bir inceleme yaptıracak ve Oda TV ekibinin ileri sürdüğü gibi, bu tarz belgelerin virüs vasıtasıyla, herhangi bir bilgisayara yerleştirilip, sonra da anında silinmesinin mümkün olup olmadığı ortaya çıkacaktır. Diyelim ki, bütün bu belgeler, virüsle gönderilmedi ve Oda TV bilgisayarında yazıldı... Hanefi Avcı'nın kitabının bir bölümünü Nedim Şener hazırladı ya da Ahmet Şık, polisteki Fethullahçı örgütlenmeyi hedef alan çalışmasını Sabri Uzun'dan aldığı bilgilerle derledi; bu kitabın Sabri Uzun adıyla yayınlanması ihtimali de mevcuttu. Farz-ı mahal, Ahmet Şık, kitabını Soner Yalçın'a göndermiş, Yalçın da, bazı bölümlere daha ağırlık verilmesi ya da çıkarılması için üzerine notlar düşmüştü. (Çünkü kitap metninin üzerinde böyle notlar var. Ama Ahmet Şık kendisinin yazdığını söylüyor.)
Bütün bunlar, mutlaka Ergenekon örgütüyle bir bağlantı bulunduğunun işareti sayılabilir mi? Söz konusu gazeteciler, Gülen cemaatini demokrasiye bir tehdit olarak gördükleri için, ayrıca AK Parti iktidarını da yıpratmak amacıyla bu faaliyete girişmiş olamazlar mı?

Sonuç: Ya Soner Yalçın, kendi inisiyatif alarak -bazı gazetecilerle birlikte- muhalif olduğu AK Parti ve Fethullah Hoca cemaatine karşı sert bir mücadele başlattı; ya da bu faaliyet Ergenekon kapsamında yürütülüyordu veya -3'üncü şık- virüs vasıtasıyla dosyalar Oda TV bilgisayarına yerleştirildi. Eğer "virüs" söz konusu ise, Mc Chartycilik yapan ekibin kim olduğu derinlemesine araştırılmalı. Çünkü çok büyük bir tehlikeyle karşı karşıyayız.

Yazının tamamı için tıklayın



Mustafa Mutlu (Vatan): Ergenekon baskınları devam edecek... Çünkü!


Nedim’i zaten biliyoruz... Çocukluğundan beri tanıyorum ve gazeteciliğine kendim kadar kefilim!

Çünkü mesleğe benim yanımda başladı! İlk yazı işleri müdürü bendim... Şimdi de Uğur Dündar’ın başında olduğu ekipte!
Bırakın Ergenekon üyesi olmakla suçlanmayı, hayatında en küçük bir karanlık bile bulamazsınız!
Peki; onun suçu ne?

Daha üç gün önce konuştuk... Hrant Dink cinayetinde parmağı ve ihmali olan polislerden kuşkulandığını ve onların bir “iyilik” yapmalarından çekindiğini söyleyip duruyordu ama... Ben buna fazla ihtimal vermiyorum!

Çünkü Nedim’in 2009’da yayımlanan kitabının adı aynen şöyle:
“Ergenekon Belgelerinde Fethullah Gülen ve Cemaat”

***
Saptamam doğruysa... Yani; Ergenekoncu olarak damgalanmanın şifresi, gerçekten Fethullah Gülen ve tarikatı hakkında araştırmalar yapıp, bunları yazmaksa...

O zaman; bu operasyonların arkası var demektir!
Çünkü bunu yapanların sayısı, yukarıdaki listedekilerin en az iki katı!

Sıranın kime ya da kimlere geldiğini merak ediyorsanız, araştırın...

Yazının tamamı için tıklayın