Fetullah Gülen'in ABD'de kalmak için referans gösterdiği eski CIA ajanı Graham Fuller hakkında yakalama kararı çıkarılmıştı. Peki bu Graham Fuller! Sabah yazarı ABD-Türkiye gerilimine ışık tutan Fuller'in önceki açıklamalarını köşesine taşıdı.
Abone olEski CIA ajanı Fuller, Türkiye'deki mevcut yönetimden dert yandığı son kitabında "Yahut Batı olarak Türk siyasetindeki hangi unsurları desteklemeliyiz ki, bu durum düzelsin." diyor.
FETÖ'nün kumpasları ve 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında, eski CIA ajanı Graham E. Fuller hakkında yakalama kararı çıkarılmıştı.
Gözlerin çevrildiği isimle ilgili Sabah gazetesi yazarı Mahmut Övür, çarpıcı ayrıntılar paylaştı. ABD ile yaşanan krize ayna tutan Fuller'in kitaplarındaki ifadeleri, yazar "Fuller asıl kavgayı anlatıyor" başlıklı köşesinde aktardı.
Graham E. Fuller Amerikan RAND Corporation düşünce kuruluşunun daimi politik danışmanı, ABD Merkezi Haberlama Teşkilatı'nın (CIA) Milli Haberlama Konseyi eski başkan yardımcısıdır.
Harvard Üniversitesi'nden Rusya ve Orta Doğu çalışmaları ile BA ve MA dereceleri aldı. 20 yıllık dışişleri görevlerinin 17 senesini Almanya, Türkiye, Lübnan, Suudi Arabistan, Kuzey Yemen, Afganistan, Hong Kong gibi ülkelerde hizmet ederek geçirdi. 1982 yılında Yakın Doğu ve Güney Asya'dan sorumlu CIA'nın Milli Haberalma görevine atandı. 1986 yılında ulusal seviyede stratejik tahminler umumi sorumlusu olarak CIA Milli Haberalma Konseyi başkan yardımcılığına getirildi.
1988 yılında doğrudan devlet ile çalışmalarını sonlandıran Fuller, RAND Şirketine esas olarak Orta Doğu, Orta Asya, Güney ve Güneydoğu Asya ve Sovyetler Birliği etnik problemleri ile ilgili çalışmalar yapmak göreviyle katıldı.
GÜLEN'E YEŞİL KART ALDIRAN KİŞİ
Fuller, Fethullah Gülen’in ABD’deki Yeşil Kart başvuru sürecinde Gülen’in Amerika için bir güvenlik tehdidi veya radikal bir unsur olduğuna inanmadığını anlatan bir mektup teminat/kefalet mektubu vererek Gülen’in ABD de kalmasını sağlayan kişilerin arasındadır.
Rusça, Türkçe, Arapça ve Çince bilmektedir. Ayrıca Yabancı Dil Nasıl Öğrenilir isimli popüler kitabın yazarıdır. Bazı iddialara göre, Kurtlar Vadisi Pusu adlı televizyon dizisindeki Aron Feller karakteri Graham Fuller'i temsil etmektedir.
ABD YÖNETİMLERİ 'ESKİ TÜRKİYE'DEN MEMNUNDU
(...)FETÖ ile ilgili tezleri yerle bir olsa da Türkiye-ABD ilişkileri üzerine, ABD'li bir istihbaratçı olarak söyledikleri yaşanan hesaplaşmanın "yolsuzluk veya ambargo" ile alakalı olmadığını gösteriyor. Önce onun gözüyle eski Türkiye'nin üstlendiği rolünü dinleyelim:
"Art arda gelen uzun bir ABD yönetimleri silsilesi 'eski' Türkiye'den memnundu; sadık, güvenilir, sıkı bir şekilde Batı yanlısı, çıkarları ABD'nin çıkarlarından pek farklı olmayan (...) bir Türkiye."
Sonra da bu rolün, 90'larda Sovyetler'in çöküşünden sonra değiştiğini, Türkiye ve ABD'nin bölgesel çıkarlarının çatıştığını ve Türkiye'nin bir arayış içinde olduğunu söylüyor:
"Ankara, kendisine alternatif siyasi ve ekonomik opsiyonlar öneren Müslüman dünya, Avrasya, Rusya ve Çin ile giderek daha fazla yeni stratejik bağlantılar kurmuştur."
Bunu ne zaman söylüyor? "Yeni Türkiye Cumhuriyeti" kitabının basıldığı 2008'de.
SADIK ABD MÜTTEFİKİ TÜRKİYE ARTIK TARİHE KARIŞMIŞTIR
Tabii bu çatışmanın nasıl sonuçlanacağına ilişkin öngörüde de bulunuyor: "ABD'nin bölgesel meselelerde Türkiye ile yakın temas halinde olmayı ihmal etmesi daha pahalıya mal olacaktır."
Ve kitap şu son sözle bitiyor: "Gelecek ne getirirse getirsin, bir şey kesindir: O eski öngörülebilir ve sadık ABD müttefiki Türkiye artık tarihe karışmıştır."
SORUNUN KAYNAĞI İSLAM OLMALI
Şimdi gelelim, FETÖ ile ilişkili Fuller'in, 8 yıl sonra 2016'da yazdığı "Türkiye ve Arap Baharı" kitabına... O kitapta Batı ve Washington'dakilerin şaşkınlığını anlatır:
"Türkiye'nin nesi var ki böyle davranıyor? Ya da Türkiye İslamcı arka planı olan bir parti tarafından yönetildiğine göre, sorunun kaynağı İslam olmalı. Yahut Batı olarak Türk siyasetindeki hangi unsurları desteklemeliyiz ki, bu durum düzelsin."
Gördüğünüz gibi "Sarraf veya ambargo" bahane, asıl dert Türkiye'nin bağımsız siyaset izlemesini içlerine sindirememeleri."