BIST 10.025
DOLAR 35,16
EURO 36,68
ALTIN 2.956,54
HABER /  GÜNCEL

Gülen'e isyan eden gazeteci kim?

Mavi Marmara Gemisi'yle Gazze'ye giden grubun içinde yer alan Y.Şafak yazarı Hakan Albayrak Fethullah Gülen'e isyan etti.

Abone ol

"Bizimle niye uğraşıyorsunuz Hocam?

Bizimle uğraşmakta niçin ısrar ediyorsunuz?

Ne adına, kimlerin hatırına?

Zât-ı âliniz ve cemaatiniz ile aramızdaki gönül bağını zedelememek için bizim gösterdiğimiz hassasiyeti siz neden göstermiyorsunuz?

HİZMET'e hürmet ve muhabbetimiz elbette baki; fakat Ümmet-i Muhammed'in ve bütün insanlığın kanayan vicdanını temsil eden Mavi Marmara aleyhindeki anlaşılmaz tutumunuzdan ötürü teessüflerimizi bildiririz, vesselam."

Yukarıdaki kurşun gibi satırların sahibi Mavi Marmara gemisiyle Gazze'ye giden grubun içinde aktif görev alan Yeni Şafak yazarı Hakan Albayrak.

Albayrak, bugünkü yazısında Fethullah Gülen'e zehir-zemberek laflar etti.

KAN BEYNİMİZE SIÇRADI!

Gazze'de çatışmada ölenlerin şehit olup-olmadığı tartışmasıyla 'kan beynimize sıçradı' yorumunu yapan Albayrak, Fethullah Gülen'e şöyle yüklendi:

Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi, Mavi Marmara ve İHH İnsani Yardım Vakfı ile ilgili olarak Amerikan basınına verdiğiniz demeçler bizi derinden yaraladığı halde bu konuyu bağrımıza taş basarak kapatmayı tercih etmiştik.

Şu veya bu saikle verdiğiniz o demeçlerin bizi ne kadar yaraladığını hesap edeceğinizi ve yaramızı deşmeyeceğinizi umuyorduk.

Geçenlerde evinizde ağırlayıp sohbet ettiğiniz gazeteci arkadaşlarımız "Fethullah Gülen bize Mavi Marmara'dakilerin 'Şehit olmaya gidiyoruz' diye yola çıktıklarını, bile bile ölüme gittiklerini, onların şehit sayılamayacağını söyledi" deyince kanımız beynimize sıçradı!

BİZ BİLE BİLE ÖLÜME GİTMEDİK!

Bile bile ölüme gitmediklerini söyleyen Y.Şafak yazarı eleştirisini şöyle sürdürdü:

Öncelikle şunu ifade edeyim ki biz 'bile bile ölüme' gitmedik.

"İsraillilerin yolumuza çıkmayacaklarını, yolumuza çıksalar bile önümüzü kesmekle veya bizi rotamızı değiştirmeye zorlamakla yetineceklerini, gemimize saldırmayacaklarını umuyoruz; saldırırlarsa kendimizi savunuruz ama ölümüne değil; direnişimiz sembolik olur ve İsraillilerin gemiyi ele geçirmelerini engelleyemeyeceğimizi anladığımız yerde biter" diyerek gittik.

Aklımızdan "İşin ucunda ölüm de olabilir" diye geçirdik tabii, fakat bu ihtimali göz önünde tutarak gitmekle 'bile bile ölüme gitmek' aynı şey değil.

Velev ki "Şehit olmaya gidiyoruz" diyerek gitmiş olalım; Gazzeli kardeşlerimizin mustarip olduğu korkunç ambargoyu yarmak niyetiyle yola çıkan, Allah yolunda mazlumların imdadına koşarken öldürülen dokuz arkadaşımızın "şehit sayılamayacağına" nasıl hükmedebiliyorsunuz?

Ashab-ı Kiram'dan Amr Bin Cemûh (radyallahu anh), Uhud'a, "Allâh'ım! Bana şehidlik nasîb et! Beni mahrum ve me'yûs olarak ev halkımın yanına döndürme!" diye dua ederek gitmemiş miydi? Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem), Uhud'da katledilen bu zâtı "cennette gördüğüne" yemin etmemiş miydi?

3 Haziran günü Mavi Marmara şehitleri için yayınladığınız taziye mesajında demiştiniz ki: "Filistin'de yaşanan bu drama son verebilmek beklentisiyle yola çıkan, uğradıkları müessif saldırıda hayatlarını kaybederek ŞEHİT olan insanlarımıza Allah'tan rahmet diler, başta aileleri olmak üzere, milletimize ve bütün insanlığa taziyelerimi bildiririm."

ŞEHİT AİLELERİNİ İNCİTTİNİZ

Albayrak Gülen'in Mavi Marmara'da yakınlarını kaybeden insanları incittiğini şu sözlerle iddia etti:

Bu mesajınızı tekzip mi ediyorsunuz?

Yoksa, "3 Haziran'da şehittiler ama şimdi değiller" mi diyorsunuz?

Arkadaşlarımız, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi'nin de kabul ettiği ve dikkat çektiği gibi "tamamen gereksiz bir müdahale"de ve "taammüden" öldürüldüler.

Mezkûr konsey, uluslararası hukuka atıfta bulunarak, İsrail'in Gazze üzerindeki 'abluka otoritesi'nin yasa dışı olduğuna da dikkat çekiyor. Dünya bunları tartışırken sizin durduk yerde şehitlik tartışması başlatmanızı, şehit arkadaşlarımızın aziz hatıralarına durduk yerde gölge düşürmeye çalışmanızı, onların ailelerini ve bütün Mavi Marmara camiasını durduk yerde incitmenizi nasıl izah edeceğiz?