Fethullah Gülen son sohbetinde hükümete isim vermeden Cumhurbaşkanı Erdoğan ve iktidar mensuplarına ağır sözlerle yüklendi.
Abone olGülen son sohbetinde "Bile bile iftira ediyorsa, kâfir olur; bile bile isnatta bulunuyorsa, kâfir olur; isterse Müslüman geçinsin, kâfir olur." ifadelerini kullandı.
Gülen, isim vermeden eski bakanlardan Egemen Bağış, İçişleri Bakanı Efkan Ala ve AK Parti Düzce Milletvekili Fevai Arslan'ın polemik konusu olan sözlerini hatırlatıp sert tepki gösterdi.
Fethullah Gülen herkul.org sitesinde Bamteli bölümünde yayınlanan "Şefkat ya hu!" başlıklı sohbette yine çok sert ifadeler kullandı.
Türkiye'de çok sayıda iddianamenin 1 numaralı sanığı olan Gülen, Pensilvanya'dan iktidara yüklendi. İşte o sohbettten bazı bölümler:
KAFİR OLUR
-Bediüzzaman hazretleri, “Yalan bir lâfz-ı kâfirdir.” der. İnsan bir kere yalan söylerse, günah-ı kebâir işlemiş olur. Tevbe edince, Allah yarlığar onu, affeder. İki kere yaparsa, Allah affeder; elverir ki kendisine dönsün. Fakat şayet bu işi mahzursuz gibi yapıyorsa, o kâfir olur!.. Bile bile iftira ediyorsa, kâfir olur; bile bile isnatta bulunuyorsa, kâfir olur; isterse Müslüman geçinsin, kâfir olur. Kebâiri mahzursuz görmek küfürdür.
EGEMEN BAĞIŞ, EFKAN ALAN VE FEVAİ ARSLAN
-Onca zulüm işleniyor ama bütün bunlar karşısında zerre kadar insanî duygu ve düşünce seslendirilmiyor. Bir tepki yok. Peygamber’e hakaret ediliyor, “gurura kapıldı” deniliyor, bir tepki yok. Kur’an’a “gırgır” deniliyor, bir tepki yok. “Falan, Allah’ın vasıflarını hâiz!” deniyor, bir tepki yok. Oysa bu türlü şeyler karşısında sükût dilsiz şeytanlıktır. Ziya Paşa’nın dediği gibi, “Yuf bu türlü ruhları taşıyan insanlara!..”
HİTLER GİBİ HAREKET EDİYORLAR
-İslam dünyasında, bilhassa güç ve iktidarı ellerinde bulunduranlar, insanların şerefleriyle, haysiyetleriyle, diyanetleriyle, nefisleriyle, mallarıyla, canlarıyla, hürriyetleriyle oynuyorlar. Asıyorlar, kesiyorlar; insanî haklarından mahrum ediyorlar; hürriyetlerini ellerinden alıyorlar. Kendileri gibi düşünmeyenlere karşı, Lenin gibi hareket ediyorlar, Hitler gibi hareket ediyorlar, bugüne kadar gelmiş Tiranlar gibi hareket ediyorlar. Manzara bundan ibaret; korkunç bir şefkatsizlik nümayan. Başka dünyalar çok alakadar etmez bizi. Hazreti Ruh-u Seyyidi’l-Enâm’ın ortaya döktüğü yakut, zebercet, zümrüt gibi temel disiplinlerden habersiz olduklarından dolayı onları -mazur görme değil- görmezlikten gelme bir esas olmalı. Fakat “Ben Müslümanım” diyen insanlar bunu yapıyorlarsa, “Onlar, başka değil, dört ayaklı hayvanlar gibidirler; belki yolca daha sapıktırlar.” (Furkan, 25/44)
HAYVANLARDAN DAHA AŞAĞIDIRLAR
-Hayvanlar günümüzün zalimlerinden daha insancıl davranıyorlar. Bir belgeselde görmüştüm: Bir panter bir maymunu derdest ediyor. Hayvancık hamlini vaz’ etme faslına yakınmış. Öyle şiddetli bir heyecanla hamlini vaz’ ediyor. Panter, doğan yavruyu görür görmez boğazından sıkıp öldürdüğü annesini hemen bırakıyor. O yavrunun üzerine eğiliyor, yalıyor, kokluyor, ağzına nefes veriyor. Dönüp böyle acı acı mahrumiyet, mağduriyet, beceriksizlik, çaresizlik içinde sağa-sola bakıyor; adeta “Ben ne yapmalıyım?” diyor. Ben onu okudum onda. “Ben buna daha ne yapmalıyım?” Şimdi vahşi bir hayvanın bile etini yemek için avladığı bir hayvanın yavrusuna karşı duyduğu şefkat!.. Sizin dünyanız sayılan o dünyada serkarlar onun onda birini duymuyorlar. Çünkü Kur’an-ı Kerim’in ifadesiyle “Onlar, başka değil, dört ayaklı hayvanlar gibidirler; belki yolca daha sapıktırlar, onlardan daha aşağıdırlar.” (Furkan, 25/44)