BIST 9.857
DOLAR 35,07
EURO 36,60
ALTIN 2.948,93
HABER /  MAGAZİN  /  KÜLTÜR VE SANAT

Gülen'den solculara sahabe benzetmesi

Perinçek'in liderliğindeki Aydınlık hareketini mercek altına alan kitapta bugün çok farklı noktalarda olan 7 isim eteklerindeki taşları dökerken, hayatlarının bir dönemiyle de hesaplaşıyor.

Abone ol

Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Başkan Yardımcısı Erkam Tufan Aytav'ın kaleme aldığı, 'Aydınlık'tan Kaçanlar' adlı kitap Ufuk Yayınları'ndan çıktı. 

Kitapta görüşlerine başvurulan Hedef Alliance Holding Yönetim Kurulu Başkanı, işadamı Ethem Sancak, Fethullah Gülen'in kendisine 1972'de cezaevinde birlikte kaldığı solcu öğrenciler için "bunların içinde sahabe hayatı yaşayanlar vardı" dediğini anlattı.

KİTAP AYDINLIK HAREKETİNDEN KAÇANLARI ANLATIYOR

1960'lı ve 70'li yıllara damgasını vuran Doğu Perinçek'in liderliğindeki Aydınlık hareketini mercek altına alan kitapta bugün çok farklı noktalarda olan 7 isim eteklerindeki taşları dökerken, hayatlarının bir dönemiyle de hesaplaşıyor.

Habertürk'ten Bülent Günal'ın haberine göre bir dönemin hızlı Maocuları'nın neler yaşadıklarına, neden döndüklerine ışık tutan kitap, Cengiz Çandar, Şahin Alpay, Halil Berktay, Oral Çalışlar, Gülay Göktürk, Ethem Sancak ve Büşra Ersanlı'nın anlatımlarından oluşuyor:

28025614-ef09-4461-abcf-ca01be26a563-1.jpgDEV-GENÇ'İN İSİM BABASI: CENGİZ ÇANDAR

Aydınlık Hareketinin önde gelen isimlerinden Cengiz Çandar, Ankara Siyasal'da okurken üyesi olduğu kısa adı FKF olan Sosyalist Fikir Kulüpleri Federasyonu zaman içinde Dev-Genç adını alır. Çandar şöyle anlatıyor: ''Sanırım 1969'du. Federasyonun kongresinde yeni bir isim kabul edildi. Türkiye Devrimci Gençlik Federasyonu olacaktı. Ben de baskıya girmek üzere olan Türk Solu dergisinin başındaki Bora Gözen'e kongre ile bilgi aktarırken, ismini kısaca Dev-Genç olarak yazdırdım. Dev-Genç adı, Türk Solu'nda yayımlandı ve hiç kimse örgütün uzun resmi adını kullanmadı.''

GÜLEN: 'SAHABE HAYATI YAŞAYAN SOLCULARIN YANIBAŞINDA YATTIM'

Hedef Alliance Holding Yönetim Kurulu Başkanı, işadamı Ethem Sancak, 1975-1985 arası Aydınlık Hareketi'nin içinde, önder kadrosunda yer aldı. Sancak, kitapta şunları söylüyor: ''(...) Adanmışlık çok enteresan şey. Mesela geçen gün Fethullah Gülen Hocaefendi'yi ABD'de ziyarete gittiğimde kendisine dedim ki; 'Ben adalet ve özgürlük arayışı peşinde solcu oldum.' Bana, 'Beni 72'de hapse attılar, yanı başımda hücrede solcu gençler vardı, onları gözledim, bunların içinde sahabe hayatı yaşayanlar vardı' dedi. Sahabe hayatı yaşamak çok zor bir şey... Dürüst olmak, kanaatkar olmak, yalan söylememek, baskıya boyun eğmemek, despotizme karşı hakkı savunmak, haklıyı savunmak. Mesela ben acayip şekilde sempati duydum bu objektif ve güzel değerlendirmeye.''

PERİNÇEK'İN ÇOCUK YAPMA YASAĞI YÜZÜNDEN KIZ KARDEŞİ ÖLÜYORDU

Kitapta, Perinçek'in örgütte çocuk yapma yasağı koyduğu şu çarpıcı örnekle anlatılıyor. 1976 yılında Gün Zileli'nin eşi (Perinçek'in kız kardeşi Feyza) hamile kalır. Zileli, Doğu Perinçek'in yasağı delmesini fırsat bilip eşinin doğum yapması için izin ister. Perinçek izin vermez. Feyza Zileli parti kararıyla 3 aylık bebeğini mezbaha gibi bir yerde aldırırken çok kan kaybeder ve ölüm tehlikesi geçirir.''

ŞAHİN ALPAY: 'DÖNEKLİĞİMLE İFTİHAR EDİYORUM'

Gazeteci Şahin Alpay 1968-1971 yılları arasında Aydınlık Hareketi içerisinde bulunmuş. Alpay kitapta şöyle yazıyor: "Dönekliğin bir ahlaki, bir de felsefi anlamı var. Ben ahlaki bakımdan her zaman sözüne sadık, güvenilir, dürüst, şeffaf olmaya çalıştım. Ama felsefi bakımdan bir döneğim ve dönekliğimle iftihar ediyorum. Çünkü yanlışlardan dönmek, bir erdemdir."

"PERİNÇEK HÜNGÜR HÜNGÜR AĞLADI"

20 yıl hareketin içinde aktif rol alan Halil Berktay, Perinçek'le ilgili de şu satırları yazdı: "Çok zekiydi, dinamikti, enerjikti, sıcak bir karizması vardı. İkna edici, temkinli, birleştirici ve itidalli dönemleri oldu. 1980'lerde ikinci tutuklanıştan çıktığında çok farklı bir insandı. Bütün dengesini kaybetmiş gibiydi. Küçük bir yazı kurulu toplantısında kontrolünü yitirip ‘Ben meczup muyum, içeride de bana meczup gibi davrandılar' diye hüngür hüngür ağladı.''

''ÖMER MADRA'YI KARABORSA BİLET SATSIN DİYE GÖNDERDİK"

Oral Çalışlar anlatıyor: ''Örgütteki arkadaşlara şaka yollu diyorduk ki, ‘Lan burjuva çocuğu şuna bak'... Mesela bir keresinde Ömer Madra'yı karaborsa bilet satmaya gönderdik İnönü stadına... Yani onların emekçi kabiliyetleri gelişsin diye böyle bir takım saçmalıklara teşvik ediyorduk."